29 x Adana

15.1K 785 42
                                    

Herkese selam!

Size aşırı dram içeren bir bölüm ile gelmek isterdim ama maalesef. Yazmak istedim, yalan yok. Ama hayatımda, hayatlarımızda zaten yeterince drama var. Daha fazlasına gerek yok diye düşündüm. İkide Aşk'ın yeni bölümünde yeterince yaşayacağız zaten.

Umarım bölümü beğenirsiniz. Bölüm sonunda görüşmek üzere. Keyifli okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Yirmi Dokuz: Aşk

Acı.

Acı çekeceksem bunun hep fiziksel olmasını isterdim. Mental açıdan gelen acı geçmesi daha zor gelirdi bana çünkü. İyileşmesi daha uzun sürer, hep daha fazla yara aldırırdı. Fiziksel acının ise hep belli bir iyileşme süresi vardı. Onu aldığında ne zaman daha iyi olacağını bilirdin.

Ama bahsettiğim fiziksel acı da bu değildi.

İlk kez vurulmamıştım. Birçok kez, farklı yerlerden vurulmuştum. Hatta bir ara her görevde mutlaka vurulduğum için Uğur ve Yaman sürekli baygınlık geçiriyordu. Batuhan ise görevlere çıkarken hep insanlarla vurulup vurulmayacağıma dair iddiaya giriyordu. Tabi bunlar bahsetmekten hoşlandığım şeyler değildi. Yani kısacası kurşun acısı alışık olduğum bir şeydi. Günlerce işkenceye maruz kalmakta bir yere kadar alışık olduğum bir şeydi. 

Ama bu...

Sanki kalbim yeniden sökülüp takılmış gibi hissediyordum. Acıdan gözlerim bile açılmıyor, sadece göğüsümdeki o acıyı düşünüyordum.

Kalbimin yerinden sökülmüş ve oranın boş duruyor olma ihtimali neydi?

İç çekme sesi doldu o anda kulağıma. Gözlerimi açıp kim olduğuna bakmak istesem de bakamayacak kadar acı çekiyordum. İtler kurşun değil, atom bombası sıkmışlardı sanki. Ayrıca görev daha başlamadan vurulmak ne demekti ulan? 

Acemi miydim be?

"Doktorlar tepki veremesen de duyduğunu söyledi." dedi tanıdık bir ses. İçimden gözlerimi kıstım. Ses fazlasıyla çatlak ve yorgun olduğu için anlayamamıştım. Ayrıca bunların yanı sıra, titrek ve kısıktı da. "Ben bunun hep dizilerde drama yaratmak için olduğunu düşünüyordum gerçi." diyerek devam etti aynı ses. Yuh öyle değil miydi? Gerçi öyle olsaydı ben duyamıyor olurdum. Ama ben uyanıkta sayılırdım bence. Çok acı çeken insanlar acaba kendi kendine konuşurlar mıydı yoksa içime cin mi girmişti?

Allah'ım umarım bu normal bir şeydir!

İçime bir şey girdiğini Can ve Batuhan duysa beni cinci hocaya götürebilir çünkü. Kim bilir orada da ne saçmalıklar yaşardık. Onlarla uğraşmak istemezdim.

"Tahminen ne zaman uyanırsın?" dedi aynı ses burnunu çekerken. Gözlerim açık olsaydı muhtemelen ona gözlerimi devirdim. Sanırsın günlerdir uyuyordum... Acaba ameliyat olmuş muydum yoksa şuan ambulansta mıydım?

Ya ölmüşsem?

Yok artık Vişne! Ölsem kendi kendime konuşamazdım herhalde.

"Uyan artık." dedi soğuk bir el ellerimi sararken. Daha sonra kolumun üzerinde bir baskı oluştu. Baskının olduğu yerde koluma değen şeyle kolum gıdıklanırken, bunun saç olduğunu anlayacak kadar zekiydim neyse ki. "İyi olduğunu duymak yetmiyor, görmek istiyorum artık." diyerek devam etti. "Kollarıma yığılıp kaldığında canım gitti sandım. O kadar korktum ki seni kaybetmekten..." diye devam etti yeniden. Sustu sonra. Abimdi... Beni kaybetmekten korkmuştu. Beni yeniden kaybetmekten çok korkmuştu. "Yeniden."

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin