Keyifli okumalar!
Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Otuz Bir: 'İlacım Senmişsin...'
"Yağız..." diyerek mırıldandım yeniden. Dolu gözlerim, bulanık bir görüşle lacivertlerine bakıyordu. İçime sığmayan bir heyecan, kalbimin en derinlerinde yer edinmiş kocaman bir aşk vardı. Aşkın gerçekten beni bulduğunu daha iyi anlamıştım bugün. Ama beni bulan aşk, duygu olan değildi; Yağız'ın ta kendisiydi. Bu adam cidden aşktı. "Güzelim..." dedi içten çıkan sesiyle. Yüzümde şapşal bir gülümseme oluşurken, hiç beklemeden kollarımı beline doladım ve sıkıca sardım onu. Kulağımın altında hızlanan kalp ritimleri yer edinirken, kalp atışlarım onunkine karışmak istercesine hızlanmıştı.
Kollarıyla beni sıkıca sardı ve başımın üzerine bir öpücük kondurduktan sonra, çenesini başıma dayadı. Huzurla kapandı gözlerim. Fazla heyecandan bayılmak ve fazla aşkın getirdiği huzura kapılmak arasındaki o ince çizgideydim aslında. Neyse ki bayılsam, Yüzbaşım o güçlü kolları ile beni tutup sıkıca sarardı.
Kollarımı gevşettim ve hafifçe uzaklaştım ondan. Ellerimi usulca göğsünün üzerine koydum ve bakışlarımı lacivertlerine diktim. Yüzündeki tatlı gülümseme ile baktı bana. Yağız bu gece ilk kez bana, hiçbir duvarı olmadan göstermişti duygularını. Korkmadan, kaçmadan. Gözleriyle, sözleriyle anlatmıştı kendini. "İkimizin yollarının birleştiği o noktadayız, değil mi?" diyerek mırıldandım emin olmak istercesine. Bu günden sonra gelip bana saçma sapan davranırsa ağzına sıçardım çünkü.
Abime de şikayet ederdim!
Kafasını salladı hafifçe. Gülüşü genişledi sonra. Kafasını yüzüme doğru biraz daha eğerken, nefesimi tuttum. "İkimizin yollarının asla ayrılmayacağı noktadayız."
"Ay!" diyerek konuştum aniden. Hızlıca uzaklaştım ondan. Kaşları havalanırken, hızlıca yanından geçtim. "Sen burada bekle, ben geliyorum."
Yağız'ın cevap vermesine izin vermeden hızlıca terastan içeri girdim ve tuvalete koşturdum. Bir yandan da üniformamın cebinden telefonumu çıkartmış ve Eriz'i aramıştım. Tuvaletten girdiğimde aynada kendim ile göz göze geldim. Yanaklarım domatesten hallice bir şekilde olmuştu. Mavi gözlerime ise yıldızlar düşmüş gibi ışıl ışıl parlıyordu. "Vişne?" dedi Eriz'in telaşlı sesi. Törenden önce biraz konuşmuştuk. Onu bir türlü sakinleştirip iyi olduğuma ikna edemiyordum. Uzakta olduğu için aklı sürekli bende kalıyordu. "Eriz!" dedim heyecanlı çıkan sesimle. "Biz Yağız'la sevgili olduk!"
"Sonunda be!" diyerek heyecanla konuştu Eriz. "Nasıl oldu?" diye devam ettiğinde aynada kendimle göz göze geldim ve gülüşüm büyüdü. "Sonra anlatırım. Yağız beni bekliyor şimdi." dedim hızlı hızlı mırıldanarak. "Seni seviyorum."
"Bende seni." dedi eğlendiği belli olan neşeli sesiyle. Telefon kapanınca onu cebime koydum ve avuç içimdeki künyeye baktım. Gözlerimden kalpler çıktığında hissederken, hızlı hareketler ile dikkatlice boynuma taktım. Künyeye biraz daha aşk dolu gözlerle bakmıştım. Ailem oldun demişti bana... Ağlasam abartı olmazdı, değil mi?
Ellerimi yanaklarıma koydum ve sakinleşmeyi bekledim. Nefeslerim düzene girdiğinde koşar adımlarla tuvaletten çıkıp terasa gittim. Yağız bıraktığım yerde, yüzünde tatlı bir gülümseme ile bekliyordu. Beni gördüğünde yüzündeki gülüş büyüdü. Eğlendiğini belli eden pırıltılar gözlerinde yer etmişti. "Konuştun mu Eriz ile?"
Kaşlarım havalanırken ona yaklaşıp karşısında durdum. "Nereden anladın?" diye mırıldandım gözlerim kısılırken. Güldü yavaşça. "Seni tanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir 'Vişne' Masalı
Ficção Geral*Yeni Versiyon* "...Terasın diğer kapısından üniformalı askerler girmeye başladığında diğerleri yanıma geldi. "Kıdemli Üsteğmen Yağız Karahan." dedi beyaz tenli adam..." "... Gözlerinin etkisinden çıkmak için hızlıca dudaklarımı yaladım ve gülümseyi...