25 x Haber

21K 1.1K 80
                                    

İyi okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Yirmi Beş: Kaçırma

Ortaokulda,annemlerin doğduğum gün hayatımı çoktan şekillendirdiklerini düşünürdüm. Daha ilkokula yeni başlamışken gideceğim lise, hatta üniversite bile belliydi çünkü. Ömrümün sonuna kadar olabilecek her şey planlıydı onlara göre yani.

Belki ben bilmiyordum ama kiminle evleneceğimi bile seçmiş olabilirlerdi.

Her şeye rağmen bu durumlar hiç hoşuma gitmezdi. Özduman olmak hep ağır gelirdi bana. Aileden ziyade, omzuma koyulan bir yükmüş gibi hissettirirdi hep. Çünkü en iyisi olmak zorundaydım. Hata yapma lüksüm yoktu. Derslerim, arkadaşlık ilişkilerim, okul dışı yaptığım şeyleri... Kurslar, özel dersler... Hepsi planlar dahilindeydi. 

Onların çocuğu değil, eğitmeleri gereken bir çalışandım.

Kesik kesik hatırladığım ilkokul ve ortaokul anılarımda, en iyisi olmak için hep fazlasını çabalamıştım. Okul birincisiydim, etkinliklerin en iyisiydim. Her şeyde mükemmeldim ve bunun onları gururlandıracağına çok emindim. Onların gururlanması ise benim için ilgi ve sevgi demekti. Ama işler istediğim gibi gitmemişti.

Yedinci sınıfa geçmeden önceki yaz tatilinde bir şeyler bir jeton misali aklıma düştü ve ben o anda kim olduğumu sorguladım. Gerçekten istediğim hayat, yaşadığım hayat mıydı? Kimine göre belki çok küçüktüm ama yaşadığım her şey net olarak aklımın içindeydi. Ben o tatilde aydınlanmıştım.

İstediğim hayatın o olmadığına karar vermiştim.

Önce zorla gittiğim kurslara gitmeyi bıraktım. Derslerimde çok büyük düşüşler yaşadım. Hayatım birden çok başka bir noktaya evrildi. Tüm bu süreç içinde baş etmem gereken sorunlar çoğalmaya başladı. O sorunların başında ise ailem sandığım o insanlar geliyordu.

Ve o zamanlarda güç aldığım iki kişi vardı; dedem ve Eriz.

Dedem, babama rağmen hep arkamda durmuştu, Son nefesine kadar... Bunaldığım her anda beni hayattan dışarı çıkartmış ve derin bir nefes almamı sağlamıştı. Kahramanımdı, her şeyimdi. Eriz'in ise ondan bir farkı yoktu. Kendimi bildim bileli yanımdaydı. Canımdı, can yoldaşımdı.

Her şeyi bıraktıktan sonra çabaladığım tek şey asker olmak olmuştu. Özel kuvvetler askeri olma hayali ile yatıp kalkmıştım. Elimden gelenin hep çok fazlasını yapmış, çok çalışmıştım. Akademide önüme çıkan her engel ile savaşmış, hiçbirinin beni durdurmasına izin vermemiştim. Geldiğim yere tırnaklarımı kazıyarak gelmiştim.

Ve bunları bir kenara atmazdım, attırmazdım. Buna asla izin vermezdim. 

Kim olursa olsun.

"Aferin kız sana." dedi Eriz gurur dolu bakışlarıyla bana bakarken. Sesini neşeli çıkartmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. "Keşke bana da haber verseydin, çekirdeğimi alıp gelirdim aşko." diyerek devam etti. Gülerek kafamı iki yana salladım ve yüzüme kremimi sürmeye devam ettim. "Bir dahakine hayatım." diyerek konuştum kremle işim biterken. "İlk tatilimde yanındayım. Kapında köpek olmalarını zevkle izleyeceğim."

"Gel." diyerek mırıldandım heyecanla. "Hatta sonra Diyarbakır'a gideriz. Bizimkileri görürüz." diye devam ettim aklımdaki planı hızlıca ona aktarırken. Eriz kafasını salladı. "Olur olur. Uzun zaman oldu hem." dediğinde dudak büzerek kafa salladım. Uzun zaman olmuştu... Ben onlarla tanıştığımdan beri ilk kez bu kadar uzun süre ayrı kalmıştım.

Üstelik görevlerimizin fazlalaşması yüzünden doğru düzgün iletişim bile kuramıyorduk.

"Vişocum, ben kaçayım. İncelemem gereken dosyalar var. Detaylı konuşuruz sonra." dedi Eriz sıkıntılı sesiyle. Kendi kendine gözlerini devirdi. "Ülkenin ne manyağı ne de katili bitiyor amına koyayım." diyerek homurdandığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Eriz'in ifadesi oldukça komik gözükse de maalesef söyledikleri can yakan bir gerçekti. "Bitmez aşkım, hal böyleyken bitmez."

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin