20 x Aile

22.6K 1.1K 43
                                    

Keyifli okumalar!

Bir 'Vişne' Masalı - Bölüm Yirmi: Demir Olmak

"Siz gidin." dedim ciddiyetle karşımdaki dört insana bakarken. Gözlerimi üçünün üzerinde dolaştırmış, Meriç Efe'de oyalandırmadan hızlıca çekmiştim. İçimde ona dair hala bir çekingenlik vardı. Meriç Efe'e ile uğraşmaktan zevk alan ve kendisinden nefret ettiğini, hatta buzdolabı olduğunu düşünen o kadın ortamdan koşarak uzaklaşmıştı resmen. Yine de biyolojik abime ismiyle seslenmem hiç etik değildi. "Ben birazdan gelirim." 

"Siz girin." dedi Meriç Efe üçlüye dönerken, benimkinden farksız bir ciddiyet ile. Kaşlarım çatılırken gözlerim onun dışında her yerde dolaşıyordu. Bu konuda cesur olamayacak kadar alışamamıştım hala. Üstelik kimse de benden bu kadar kolay alışmamı bekleyemezdi. Olan olaylara uyum sağlardım, ama alışmak... Bambaşka meseleydi. "Biz birazdan geleceğiz."

Diğerleri onaylarken, Eriz bana dönmüş ve göz kıprmıştı. Bu onun sözsüz bir şekilde yanındayım demesiydi. Yağız ise kaşlarını kaldırarak bana bakmış ve inmeden hemen önce elimi sıkıca tutup destek olmak istercesine sıkıp bırakmıştı. Ben ise o an buna takılıp heyecanlanamayacak şekilde gergindim. Sonunda aranadan indiklerinde Meriç Efe ile yalnız kalmıştık. İkimizin de bakışları birbirimizde değildi. Arabanın dışında kalan ve sokağın birçok yerinden gözüken göldeydi.

Adana'nın en güzel ve sessiz yerinde oturuyorlardı sanırım. Şehrin uç kısımlarda, onlarca villanın olduğu bir siteydi. Bir tarafta yeşillikler vardı, diğer tarafta ise Seyhan Barajı. Sokağın oldukça sessiz olması hiç şaşırtmamıştı beni. Böyle siteler zaten hep insanlık ölmüşçesine sessiz olurdu. 

"Buraya birkaç sene önce taşındılar." diyerek aramızda süregelen sessizliği bozdu Meriç Efe. "Eski evimiz Fatih'te tatlı bir mahalledeydi. Çisem ve ben de orada büyüdük zaten." diye yeniden konuştu. Sesi oldukça uysal ve yumuşak çıkıyordu. Konuşmaktan çekiniyormuş gibiydi. "Evi satmadı annemler, hala sık sık giderler."

Annemler... Leyla teyze ve Melih amca.

O yemekte onları gördüğümde dünyanın en tatlı çifti olduğunu düşünmüştüm. Aralarındaki uyum ve aşk elle tutulur cinstendi çünkü. Birbirlerine bakarken gözlerinin içinde beliren sevgi hep kendini belli etmişti. 

DNA konusunda ısrarla reddetmemin ikinci sebebi de buydu aslında. 

Elimde seneler önce yaptırdığım kapı gibi pozitif DNA sonucu vardı evet. Ama ben ailemin her şeyi yapabileceklerini de bilerek büyümüştüm. İhtimal vermemiştim hiç ama DNA testinin sonucunu değiştirmek onlar için ufak bir meblağya bakardı. Yine de onların çocuğu olduğumu düşünmek istememiştim. Leyla teyzeye, anneme, olan benzerliğime rağmen. Kaçmıştım bu düşünceden. Onların çocuğu olmak benim için güzel bir düşünce, güzel bir hayal olurdu yani. Ben o hayale kapılmak istememiştim. Yılla geçse de eksikliğinin tamamlanmasını isteyeceğim tek şeydi çündü sıcacık bir aile.

Şimdi ise o düşünmekten bile korktuğum gerçek karşımdaydı. 

Bu kadar tesadüf beni ürkütmüyor değildi. Meriç Efe'yi o davette gördüğümde onun hakkında düşünmemiştim bile. O anda odağımda sadece Yağız vardı çünkü. Daha sonra ise onun hakkında düşünmemin tek sebebi Yağız'ı bulmak olmuştu. 

Hakkari'de onlar ile toplantı salonundaki o karşılaşmamızda yine tek odağım Yağız olmuştu. Onlarla konuştukça ise Meriç Efe ve Yağız'ın soğukluğunu düşünmüştüm. Meriç Efe bu zamana kadar benim için sadece; balodaki sarışn adam, ortak görevdeki komutan yardımcısı, yeni tim arkadaşım, Çisem'in kocası, timin buzdolabı ve buzlarını çözmek istediğim o insan olmuştu.

Bir 'Vişne' MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin