13.Bölüm

221 39 5
                                    

                     Yedi Usta

       Yedi usta merdivenlerden yavaşça inerken, öğrenciler dev heykelin yanında dörtlü sıralar halinde beklemeye başladılar. Kalabalığın ortasında kalan Kavin yanında duran sarışın kız ile Dylan'ın arasında element büyücüsünün dikkatli bakışlarının altında ezilirken, isimleri okunan çocuklar sırayla yedi ustanın önüne gidip ellerinde küçük bir kesik atıp kanını suyun içine akıtıyorlardı. Suyun içinde beliren işaret kanının uygun olduğu sınıfı belirlenecekti.

"Cristal Blouts"

Sarışın kız ismini duyduğunda yavaş yavaş ilerlerken Kavin, Cristal'in arkasından bakıyordu. Yedi ustanın karşısında duran Cristal masanın üzerindeki hançeri alıp, elini kestiğinde kanını gümüş kâsenin içine akıttı. Suyun içinde beliren virgül işaretiyle destekleyici ustanın sesi duyuldu.

"Destekleyici kanı taşıyan bir kişi daha" dedi genç usta, "Blouts kanın daha çok baskın Cristal bunu değerlendir"

Cristal gülümsemesiyle destekleyici ustanın arkasındaki yeni arkadaşlarına doğru ilerlerken, omzunun üstünden hoşlandığı çocuğa baktı. Sarışın kız ile göz göze gelen Kavin ufak bir tebessümle göz kırptığında isminin seslenildiğini duydu. Ağır adımlarla yedi büyük ustanın yanına giden Kavin, elemental büyücüsü dedesiyle göz göze geldi. Hafif tebessüm ve gurur dolu bakıyordu. Masadaki siyah saplı hançeri alan Kavin bir tarafını yavaşça elinde gezdirdiğinde gözlerini kapattı. Elindeki hançeri sertçe bastırdığında acıyla yüzünü bırışturdu.

Kanının yere aktığını gören Kavin hemen ayaklarının ucundaki içi su dolu gümüş kâseye elini uzattı. Su ile birbirine karışan kan yavaşça dağılırken, su üzerinde oluşan üç noktayı gören ustalar birbirlerine bakıp fısıltıyla konuştular. Küçük konuşmasını bitiren ustalar bir birine bakarken, elemental usta ayağa kalkıp konuştu.

"Doğaya hükmetmek için seçildin Kavin"

Ψ

Sınıf seçmeleri bittiğinde yaşlı adam kaderin ikizlerinden birisini elde etmenin sevincini yaşarken, Elemental büyü gücüne sahip olan yeni çaylaklar sığınağın güneyinde kalan eski bir kiliseye doğru yola çıktılar. Eski kilisenin bahçesinde duran yaşlı adam yanındaki sarı saçlı çocuğun kolundan çıkıp arkasında siyahlar içinde duran çocuklara döndü.

"Artık" dedi yaşlı adam "doğanın gücüne sahipsiniz; ama elementinizin ne olduğunu öğrenmelisiniz"

"Peki, nasıl olacak bu?" diye sordu atkuyruklu siyahî kız

"Size bir ilaç verilecek" dedi yaşlı adam "Ve daha sonra bir kâğıt"

"Bir kâğıt mı?" dedi sarışın bir kız "Neler saçmalıyorsunuz. Bir kâğıdın bize nasıl bir faydası olabilir?"

"Bunu içeride sizleri bekleyen hocalarınız anlatacak" dedi yaşlı adam tekrar arkasını dönüp sarı saçlı çocuk ile kilisenin içine girdi.

Kilisenin içine giren Kavin ve diğerleri merakla gözlerini açıp etrafı inceledi. Loş ışıklarla aydınlatılan kilise metal sandalyelerle ve bir birinden ilginç sıvılarla eski bir laboratuarı andırıyordu. Siyahlar içindeki çocuklar yavaşça kendi isimlerinin yazdığı sandalyelere oturduklarında, gölgelerin arasından çıkan kadın ve erkekler ellerindeki ilaç dolu iğneyle yeni çaylaklara doğru yaklaştılar.

Ellerindeki iğneleri çocukların boynuna saplayıp ilaçları enjekte ettiklerinde, çocukların içinde yatan güç sonunda ortaya çıkmıştı. Titreyerek, terleyerek, nefes alamayarak gibi tepkiler veren çocuklar ilacın damarlarındaki gücü uyandırdığının kanıtı olarak elde edilirken, Kavin vücudunda her zaman hissettiği soğuk enerjiyi hissetmişti; fakat hiçbir titreme veya diğer tepkileri vermemişti. Koltukların iki başında oturan esmer bir çocuk ve sarışın bir kız hareketsizce duruyorlardı.

Siyahlar içindeki kadın ve erkekler birbirlerine bakıp başlarını iki yana salladıklarında, tepki vermeyen kız ve erkeği kucağına alan iki güçlü adam kilisenin arkasındaki küçük odaya götürürken, meraklı gözlerle bakan öğrencilerin hepsinin göre bileceği bir yere çıkan uzun siyah saçlı bir kadın soğuk sesiyle konuşmaya başladı.

"Benim adım Dört" dedi siyah saçlı kadın "Elimde gördüğünüz yağlı kâğıttan bir tane alacaksınız ve içinizdeki gücü ortaya çıkaracaksınız" Sözünü bitirdiğinde elindeki yağlı kâğıdı hiç hareket etmeden ikiye yırtan kadın muzipçe gülümsedi.

Yağlı kâğıdı eline alan Kavin karşısında duran uzun saçlı kadın ile göz göze geldiğinde elindeki kâğıdı sıkıca tuttu. İçinde hissettiği soğuk enerji damarlarında aktığını düşünüp elinde yoğunlaştırdı. Elinde yayılan soğuk enerji tuttuğu kâğıdı buz ile kapladığında gölgelerin içinde saklanan beyaz tenli yaşlı adama baktı. Buz gibi parıldayan mavi gözlerle yaşlı adama bakan Kavin ufak bir tebessüm ile gözlerini kaçırdı.

'Gerçekten bizim kanımızı da taşıyor' diye düşündü yaşlı adam 'içindeki şeytani gücü ile gelmiş geçmiş en korkulan Element büyücüsü olacak'

Diğerlerinden daha çabuk gücünü gösteren Kavin, elindeki buz tutmuş kâğıdı yere attığında oturduğu yerden kalktı. Kilisenin dev kapısına doğru ilerleyen Kavin, omzunun üzerinden karanlığın içindeki annesine baktı. Gölgeler içindeki parıldayan gözlerine bakan Kavin gözlerini kaçırıp sıcak güneş ışığına çıktı.

Kilisenin hemen yanında duran yaşlı çınarın soğuk gölgesinin altına giren Kavin yeşil çimenlerin üzerine oturup sırtını yaşlı ağaca yasladı. Mavi gökyüzünün üzerinde dans eden bulutlar, cıvıl cıvıl sesleriyle süzülen kuşlar ve sakince esen rüzgâr tenini okşarken, annesi ve adının Dört olduğunu söyleyen uzun siyah saçlı kadın yanına geldi. Yavaşça yanına oturan iki güzel kadın merakla kendisine bakarken, uzun saçlı kadın ağaca yaslandı.

"Ne düşünüyorsun? Kavin" diye sordu Dört

"Sizce ben bu dünyaya ait miyim?"diye sordu Kavin kararsız çıkan sesiyle

"Sen en az annen, baban ve element baş büyücüsü olan deden kadar bu dünyaya aitsin; fakat daha yeni aile sırlarını öğrendiğin için biraz fazla fantastik bir durum alıyor" dedi Dört normal sesiyle

"Kavin" dedi Lily "size daha önce söylemek istemiştim"

"Ama çok çılgınca bir durum olduğu için söyleyemedin" dedi Kavin mızmızlanır gibi

"Aslında" dedi Dört "annen sizi bu dünyanın bir parçası yapmak istememişti ama kardeşin kaçırıldığı için seninde bu risk içinde olduğundan seni en güvenli yer olan Sığınağa getirmek için deden ısrar etti"

"Paul'u neden kaçırdılar?"

"Çünkü ikinizin arasındaki bağı koparmak istediler" dedi Dört buz gibi soğuk sesiyle "özel olduğunuz için kaçırdılar"

"Onu geri alacağız" dedi Lily kendinden emin bir şekilde "sadece biraz zaman gerekiyor"

Ayağa kalkan Dört yerde oturan arkadaşı ve beyaz tenli çocuğa dönüp gülümsedi. Siyah topuklu ayakkabısının üzerini silen kadın, Lily'nin ayağa kalkmasına yardım ettikten sonra hemen yanında duran buz mavisi gözlere baktı.

"Biraz alıştırma yapalım" dediğinde arkadaşının koluna girip kilisenin arka bahçesine doğru ilerledi.

Oyuncak Melekler #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin