Sinirle kendi odama girip kapıyı çarptığımda Cesur hemen yatağa atladı ve kıvrıldı. Hızla banyoya girdiğim an kapı sert bir şekilde açıldı.
"O yaptığın neydi?!" Diyerek bağıran Eymen'i duyduğumda belimde ki kemeri çıkarıp sinirle tezgaha koydum.
"Sana hesap mı vericem?!" Diye bağırdığımda diğer yandan dağılmış saçlarımı topluyordum.
"Evet vereceksin!" Diye kapının arkasından bağırmaya devam etti.
"Niye?! Sen onları getirirken, ben sana hesap sordum mu?!" Dediğimde yüzümü soğuk suyla iyice yıkadım ve aynadan kendime baktım. Gözlerimden alev çıktığına şahit oluyordum.
"Yaralı biri vardı! Ölüme mi bıraksaydık?" gözlerimi devirerek havluya uzandım ve yüzümü kurulamaya başladım.
"Mesela bize 'siz ne dersiniz?' Diyebilirdin! Sanki orada tek sen varsın gibi konuşamazsın!" Dediğimde damarlarımda gezen kanın bile sinirden çalkalandığını hissediyordum.
Gerçekten şuan damarıma basılıyordu.
"Sen kalpsiz gibi düşünmeyi bıraksaydın, sana da sorardım." Dediği an elimde ki havlu yere düştü. Kalbim hızlı bir şekilde atmaya başladı.
Kalpsiz.
Havada kalan elimi indirdiğimde yutkundum. Beni kalpsiz mi görüyordu? Gerçekten mi? Bana kalpsiz demişti.
Bunca yaşanılan şeyden sonra tek isteğim herkesi korumaktı ve bunun uğruna yaptığım şeyler beni kalpsiz mi yapıyordu?
Sadece arkadaşlarımı hayatta tutmak için çıktığım yolda, Eymen bize bir telsizle ulaşmıştı ve ben onu tanımadığım halde... Onun ölüp ölmediğini bilmediğim halde onu aramıştım. Pes etmemiştim ve onu bulmuştum. Ama kalpsiz olmuştum.
İnsanlar çok mu bencildi yoksa ben mi fazla iyimserdim?
Yapılan iyilikler yüze vurulmaz derler ama sanırım bazen vurmak gerekiyordu.
"İdil." Diyen Eymen'in sesini duyduğumda ne zaman dolduğunu anlamadığım gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. "Ben öyle demek istememiştim." Demesiyle kemerimi aldığım gibi banyonun kapısını açtım ve yüzüne bakmadan yanından geçtim.
Bana kalpsiz diyorsa... Kalpsiz biriyle de muhattap olmasındı.
"İdil!" Diye seslenerek peşimden geldiğini bile yemekhaneye girdiğimde anlamıştım. Kolumu tuttuğunda sinirle çektim.
"Bir daha bana sakın dokunma!" Diye bağırdığımda Eymen yüzümde ki öfkeyi görmüş olucak ki bir adım geriledi ve ellerini havaya kaldırdı.
"Tamam sakin ol. Dokunmam..." Dediğinde sinirden yüzümün kızardığını hissediyordum. "Yanlış anladın beni." Güldüm. Bu sadece sinir krizi geçirmemek için yaptığım bir şeydi.
"Ben seni yanlış anlamadım. Hatta biliyor musun, ilk defa seni doğru anladım." Dediğimde diğerleri bize şaşkın ve meraklı gözlerle bakıyordu. 2 dakikada neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
"Ne demek istiyorsun?" Dediğinde kaşları çatılmıştı.
"Ailemi kaybettikten sadece 2 dakika sonra Elif ve Simay'ı hayatta tutmak için her boku yaptım! Sonra bir anda sen ortaya çıktın ve seni tanımadığım halde! İyi biri olup olmadığını bilmediğim halde saatlerce seni aradım!" Bağırıyordum çünkü dolmuştum. "Ama biliyor musun insanların ne kadar nankör olduğunu unutmuşum. Bu dünyada insanların nasıl nankör olduklarını bana tekrar hatırlattığın için çok teşekkür ederim." Güldüm. "Ha bir de kalpsiz olduğumu söylediğin için de." Dediğimde karşımda olduğu yere mıhlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Teen FictionHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...