Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen<3
Keyifli okumalar bebekler!
Hayatınızın dönüm noktaları olurdu. Bazıları size iyi gelir, hayatınızı öncesinden çok daha güzel hale getirirdi. Bir anda ışık açardı sanki hayatınızda. Ama bazı noktalar da olurdu ki, hayatınızı mahvederdi. Öyle mahvolurdunuz ki, önceki hayatınızı didik didik arar, ona tekrardan sahip olmak için her şeyi yapardınız ama olmazdı işte. O nokta silinmezdi, o hayat size geri gelmezdi.
Silinmemişti de, gelmemişti de.
Böyle hayal etmemiştim. O odadan kurtarıldığım an her şeyin tekrardan çok güzel olacağını, ailemle artık bu dünyada korkusuz bir şekilde yaşayacağımızı düşünmüştüm. Ama Eymen'in yanında gözlerimi açtığım o andan beri hiçbir şey düşündüğüm gibi olmamıştı. Her şey daha kötü olmuştu.
Vücudumdaki her sızı beni o odaya tekrar sokuyordu. Ben o odadan hiç çıkmamıştım ki, her gün bu kapı açılacak ve içeri 2 asker girecek diye ödüm kopuyor. Bakışlarımı camdan ayıramıyorum, tekrardan beni bulacaklar diye gözlerimi bile kırpmadan dışarıyı izlemek, gelecek olan tehlikelerden haberdar olmak istiyorum. Geceleri uyuyamıyorum. Sadece Eymen'in varlığı beni biraz da olsa rahatlatıyor ama kabuslarımı engelleyemiyor. Elinde olsa bütün gördüğüm kabusları, acıları benden alacağını biliyorum. Ama olmuyor işte. Kabuslar benimle, acılarda öyle.
İyi değildim. Hem de hiç iyi değildim. Bunu, masanın üstünde gördüğüm yarım bardak suyla delirdiğimde anlamıştım. Aklım uçup gitmişti sanki o an. Gözlerim sadece o yarım bardak su da takılı kalmıştı. Gözümü bile kırpamamış, titreyen vücudumu zapt edememiştim. Sadece bardağı aldığım gibi fırlattığımı hatırlıyorum. İçindeki su üstümü ıslatırken, cam parçacıkları ayağımın altında dağılmıştı. Delirmiştim o an. Kendimi durduramamıştım. Aklımı kullanamayacak raddeye gelmiştim. Eymen'in kahrolmuşlukla beni zar zor sakinleştirdiğini, gözlerimden akan yaşları silerek beni kucağına aldığını hayal meyal hatırlıyorum. Ben ağladıkça, o da ağlamış; ben acı çektikçe, o da acı çekmişti.
"Yarımdı o," demiştim ağlayarak. "Yarım olmasın..."
"Olmasın İdil..." demişti saçlarımı okşarken. "Yarım olmasın." O gece belki de hayatım boyunca geçirdiğim en kötü gecelerden biriydi. Gece boyunca kabuslar görmüş ama her seferinde Eymen'in dokunuşlarıyla sakinleşerek tekrar uyumuştum. Sanırım bu bebekte Eymen'in dokunuşlarını çok sevmişti çünkü Eymen onun saçlarına dokunduğu an ağlamasını kesmiş ve merakla ona bakmaya devam etmişti.
"Etrafta kimse yok." dedi Simay. "Bebeği kim, ne ara bıraktı ki?"
"Al bakalım." Seda elindeki biberonu bana uzattığında kaşlarımı çatarak ona döndüm. Biberonu bu kadar kısa zamanda nerede bulmuşlardı? Neyse ki benim sormama gerek kalmadan, o cevaplamıştı. "2 sokak ötedeki bir evde buldum. Aslında bir sürü daha eşya vardı ama çoğu zarar gördüğü için sadece bunu bulabildim." Bir şey demeden biberonu aldım. "Açtır büyük ihtimalle. Anne sütü de bulamayacağımıza göre, bizim acilen mama bulmamız lazım. Ya da meyve falan lazım, püresini yapardık." Biberonu yavaşça dudaklarına değdirdiğimde hemen suyunu içmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Teen FictionHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...