Kısa bir Eymen bölümü geldii<3
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen!
Keyifli okumalar🧟
E.AEski hayatımı pek konuşmazdım. Herkes eski hayatını büyük bir özlemle anarken, ben içten içe her şeyin böyle daha iyi olduğunu düşünmeden edemiyordum. Bu dünya benim bencilliğimi benden söküp almıştı. Eskiden kendimden başka kimseyi düşünmeyen ben, artık kendim dışımda herkesi düşünüyordum. Belki de bu yüzden kimsenin önceliği ya da birazcık bile önemsediği biri olamamıştım. Ablam bile zarar gördüğü ilişkisinde benim bir kardeşim var, o beni korur dememişti. Belki de o da benim bencilliğimin farkındaydı ve hayatına mâl olacak olsa bile, bana hiçbir şey söylememeyi tercih etmişti.
Kimsenin önceliği olmamıştım belki ama, öyle bir kızı önceliğim yapmıştım ki, hiçbir şey beni bu kadar mutlu etmemişti. Bir anda hayatıma girmiş, kalbimdeki bütün bencilliği söküp almış ve oraya kendi krallığını kurmuştu. Hiçbir şeyden haberi olmayan, genç bir kızdı aslında sadece. Bacakları korkudan titriyordu, ama farkında değildi. Güçlü durmaya çalışmaya öyle odaklanmıştı ki, korkusunu bile unutmuştu. İdil gözlerimin önünde değişmişti. Titreyen bacakları artık titremiyordu. Kendinden emin adımlarla yürüyordu. Gözlerine bakan her insan, İdil'in korkmadığını düşünürdü. Bakışlarından hiçbir şey anlamazdı mesela. Ama ben çok iyi anlamıştım. İdil'de korkmuştu. Ama kendisi için değil, yanındakiler için. O zamanlar ailesi olacağından bihaber olan insanlar için...
O gün geçtikçe güçlenirken, ben gün geçtikçe onu daha çok düşünmeye başlamıştım. Her an ona bir şey olacak korkusuyla uyuyamadığım günleri hatırladım. Zeynep yüzünden bana sinirlenip odayı terk ettiği gün, kapısının önünde sabahladığımı bilmese de olurdu. Ya da Kerem'i bulduğumuz gün, sinirden duvarları yumrukladığımı, eve kurşun yarasıyla geldiği zaman ölüp ölüp dirildiğimi, o yanımda uyurken bir gözüm açık uyuduğumu bilmese de olurdu. Onun tek bir gülümsemesi için, her şeyi yapabilirdim.
Ablamın ölümünü hatırladım birden. Son konuşmamızın sadece kavgadan ibaret olduğunu hayal meyal anımsıyordum. Onun ölümü, kendimden başka insanların olduğunu hatırlatmıştı bana. Her ölüm peşinden bir şeyler getirirdi. Bir kutu açılır ve hayat karşına hiç ummadığın bir şey çıkarırdı. Peki kollarımın arasındaki sevgilimin ölümü, bana neyi getirmeliydi? O kutunun içinde ne vardı?
İdil kollarımın arasındaydı ama nefes almıyordu. O güzel gözleriyle bana bakmıyor, içimi ısıtan gülümsemesini şaheser gibi bana sergilemiyordu. İdil sadece... Sadece... Uyuyordu. Evet, İdil sadece uyuyordu. Birazdan uyanacaktı ve bana günaydın sevgilim diyerek kollarını saracaktı.
"İdil..." Rüzgar saçlarını yüzüne örtüyordu. Titreyen ellerimle saçlarını yüzünden çekerek saçını okşadım. "Uyan artık... Yalvarırım..." Kaç dakika geçmişti? Ya da kaç saat? İdil kaç saattir uyuyordu? Hava en son aydınlıktı diye hatırlıyordum ama İdil'in yüzü gittikçe gölgeye düşüyordu. Demek ki hava kararmıştı. "Çok uyudun sevgilim... Hadi uyan artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Teen FictionHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...