Selam bebekler
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazmayı ve oy vermeyi unutmayııın. İyi okumalar<3
ÖPÜLDÜNÜÜÜZZ
Kızın göğüs kafesini kesmişlerdi. Kalbinin olduğu yer boştu." Şu an yüz ifadem nasıldı, bilmiyordum ama herkeste bu yüz ifadesinden olduğundan emindim. Hatta onlarında kendi yüz ifadelerini sorguladıklarına da emindim."N- ne dedin? Anlamadım. Ne?" Diyen Eylül hepimizin sormaya cesaret edemediği şeyi sormuştu ve bununla birlikte odada büyük bir sessizlik oluşmuştu. Herkes şok içinde Onur'a bakıyordu çünkü dediği şey, vahşeti bile geçecek kadar büyük bir şeydi.
Kızın kalbi yokta ne demekti?
"Bu anlattığım daha ne ki? Bu sadece başlangıç. Bu her şeyin başlangıcıydı!" Dediğinde sanki o kızı tekrar görmüş gibi bir kaç saniye gözlerini yumdu ve tekrar açarak derin bir nefes verdi. Hep elleriyle oynuyordu. Büyük ihtimalle içinde bulunduğu bu kalabalık grup yüzünden tedirgindi.
"Peki..." dedim ve bozuk çıkan sesimle boğazımı temizledim. "Bunu gördükten sonra n'oldu?" Herkesin odağı tekrar Onur oldu.
"Kızı gördüğümüz için artık iyi doktor kılığından çıktılar ve şeytana büründüler. İlk yaptıkları şey; bizi kilitlemek oldu. Artık bütün odalar kilitliydi. Pencerelere de kilit taktılar. Nefes bile almamıza izin yoktu." Yüzünü buruşturdu. "Her gün çığlık sesleriyle uyanmaya başladım. Sağımdan solumdan! Her yerden çığlık ve bağırma sesleri geliyordu. O zamanlar benim payıma düşen ilaçlar pek ağır değildi sanırım. Ben çok zarar görmedim. Sadece bir kaç kez kan kustum ve nöbetler geçirdim." Kan kusmasına şükrediyordu. "Sonra bir gün odama yine bir doktor geldi. O kadar çok doktor vardı ki, bir kere gördüğümüzü bir daha görmüyorduk. O gün aylar sonra ilk defa beni odadan çıkartmışlardı. Hatta sadece beni değil," dedi ve bana döndü. "Herkesi... Daha doğrusu geriye kalan herkesi."
"Kaç kişi kalmıştınız?" dedim, engel olamadığım merakım ve korkumla. Dudaklarını bilemez gibi büzdü.
"En fazla 30 kişi." Kaşlarım havalandı.
"Yüzlerce kişinin arasından o kadar mı? 30 kişi mi?" Dediğimde kafasını salladı. "Devam et."
"Bizi bir yere götürdüler," dedi ama devamını getiremedi. Elleriyle yüzünü kapattı ve derin nefesler aldı. Şu an baya büyük bir şey duyacakmışız gibi hissediyordum. "Kafesler vardı. Aletler vardı. Çok... Çok korkunç aletler vardı." Bakışları bana döndü. Gözleri dolu dolu olduğu için ağır ağır yutkundum. "Kan vardı. Cesetler vardı." Ayakta durucak gücü bulamamıştım. Kendimi Eymen'in yanındaki yere yavaşça bıraktım ve dizlerimi kendime çektim. Onur benim duyunca bile kaldıramadığım şeyleri yaşamıştı ve gözleri her anı hatırlar gibi yaşlarla dolmuştu. "Buraya getirilen çoğu kişinin cesetleri yerdeydi. Bazılarının yüzleri kanla kaplıydı. Bazılarının derisini yüzmüşlerdi. Parmaklarını kesmişlerdi. Gözlerini çıkarmışlardı. Belinden aşağılarını kesmişlerdi..." dediğinde nefes alamıyordum. Oda üstüme üstüme gelmeye başladığında, kulaklarımda Onur'un her dediği kelime yankılanıyordu. "Kafeslerde ise can çekişen insanlar vardı. Sadece birini görebildim. Bir kızdı." Dudaklarının arasından bir hıçkırık firar ettiğinde, kahretsin diyebildim sadece. "Kız çığlık atıyordu ve yanındaki doktordan kaçmaya çalışıyordu ama daha ilk adımında adam ona bir iğne yaptı. Kız aniden yere düştü ve titremeye başladı. Doktor onu o kadar sakin bir şekilde izledi ki, delirdiğimi hatırlıyorum. Bir şey yapmasını, onu kurtarmasını bekledim ama hiçbir şey yapmadı. Sanki bilerek öldürmüş gibi başında bekledi. Kız son nefesini verdiğinde de, boğazını kesmeye başladı." Dedi ve sustu. Belki de anlattıklarımızı sindirmemizi bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Teen FictionHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...