Her zaman yanımda olan ve bana arkadaşlık eden, sıkı orman yine buradaydı. Yine o yemyeşil ormanın derinliklerine bakıyordum ama eskisi kadar huzurlu değildim. Aksine, bu ormanı ilk gördüğüm anda ki gibi çaresiz ve ne yapacağını bilmeyen bir şekildeydim.
Kendi sorunlarım vardı ama benim bunları bir kenara atıp, grupla ilgilenmem lazımdı. Sonsuza kadar karavanda yaşayamayacağımızı hepimiz biliyorduk ama kimse de kalkıp bir şeyler yapalım demiyordu. Hala benden medet umduklarını bilecek kadar onları iyi tanıyordum.
Bakışlarım kucağımdaki ellerime gitti ve sıkıntılı bir nefes verdim. Başım Uğur'un omuzuna yaslıydı ve ikimizde saatlerdir burada oturuyorduk. O benim sakin kafayla düşünmemi bekliyor, ben ise onun konuşmasını bekliyordum. Uğur'un her şeyden önceki hayatını çok merak ediyordum ama konuşulması gereken zaman, bu zaman mıydı? Onu bilmiyordum.
Şu an benden başka herkesin düşüncelerini bilmek istiyordum. Kendi düşüncelerimden açıkçası sıkılmıştım. Başkalarını dinlemek istiyordum.
"Biliyor musun, bu olaylar başlamadan saniyeler önce kız arkadaşımla beraberdim." Belki de aklımdan geçenleri tahmin edecek kadar beni iyi tanıyordu. "Onunla bizim evin bahçesinde oturuyorduk. Her şey şok güzeldi... Beni ilk defa o gün öpmüştü." Son öpücük olmuştu. "İlişkimiz tam o gün rayına oturmuştu. Hem o, hem de ben birbirimize olan sevgimizi sonuna kadar hissetmiştik." Gülümsedi. "Sonra biri kapıya vurdu," yüzü düştü. "En azından biz kapıya vurduğunu sanmıştık ama aslında kapıya çarpmıştı." Gözlerim dolduğunda, aklıma cama çarpan annem gelmişti. "Kapıyı benden önce açtı..." Boğazım yandı.
Aslında her şey burada bitiyordu.
Kapıyı ilk o açmıştı.
Acaba kapıyı kim açmıştı? Annem mi? Babam mı? Yoksa abim mi?
Hiçbir zaman öğrenemeyecek olmam ne acıydı.
Boğazımın kuruduğunu hissettiğimde nefesimi verdim ve hiçbir şey demeden Uğur'a kollarımı sardım.
"O kapıyı ben açmalıydım İdil! Ben açmalıydım." Sesi can çekişiyordu ama yüzü hiçbir duygu belirtisi göstermiyordu. Hislerini saklamaya o kadar çok alışmıştı ki, artık istese de bu maskeden kurtulamıyordu. Uğur gittikçe duygusuzlaşıyordu ama bunu kendi de istemiyordu.
"Biliyorum." En çok ben biliyorum Uğur.
Saniyeler saniyeleri, dakikalar dakikaları kovaladı ve Uğur sadece o andan çıkmak için, başını omuzuma yaslayarak öylece ormana baktı. Çaresiz ve yalnız hissediyordu.
Çaresiz hissetmemesi için bir şey yapamazdım ama yalnız olmadığını hissetmesi için her şeyi yapabilirdim.
Kendi yalnızlığımla başa çıkamasam bile, onunkiyle çıkabilirdim. Uğur buna değerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Novela JuvenilHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...