dıdım dıdım dıdım dıdımlık bir bölüm geldii.
Keyifli okumalar😋
Ölüm mü daha acıydı? Yoksa sevdiğin birinin ölümüne şahit olmak mı daha acıydı? Benim için her ikisi de çok acıydı ama karşımda Görkem'le Seda nefes nefese bir şekilde benden yardım beklerlerken, tek korkum sevdiğim insanların ölümüne şahit olmaktı.
Gözlerimin içine bakan adamın dudaklarındaki vahşi sırıtışı görüyordum. Bu gülümsemeyi, ellerimi yakarlarken hayal meyal görmüştüm.
Korkuyordum. Hiç korkmadığım kadar korkuyordum. Elimde kurşunları zehirli olan bir silah vardı ama bu güvende hissetmeme neden olmuyordu. Aksine bu kurşunlardan birinin, Eymen'in vücuduna girmiş olması, beni daha çok tedirgin ediyordu. Silahı tutan elim titredi ama kendime hakim oldum.
"Anne!" Mira, Seda'ya koşmak istedi ama Selim bunu engelledi. Seda ise endişeden nefes nefese kalmasına rağmen gülümsedi ve kızıyla konuştu.
"Bir şey yok güzelim. Konuşup, anlaşacağız." dedi ama Mira bunu duymamış gibi yayına okunu yerleştirdi ve gerdirdi. Ona bunu yapmamasını söyleyecektim ama adamların ikisi de Mira'yı önemsemeden bize döndüklerinde, söylemekten vazgeçtim.
Mira'yı bir tehdit olarak görmemişlerdi. Sadece annesi için korkan ve gözyaşı döken bir kız sanıyorlardı onu. Ama Mira ne gözyaşı döküyordu ne de korkuyordu. Sadece annesini kurtarmak istiyordu ve elinde tuttuğu yayı bunu birazdan gerçekleştirecek gibi görünüyordu. Doğru zamanı anlayacağını düşüyordum.
"Buna gerek yok. Ne istediğini söyle." Sesim şaşırtıcı derecede keskin çıkmıştı. Adlarını bile hala bilmediğim iki adam arasında bakıştı ve diğerine nazaran kilolu olan konuşmaya başladı.
"Seninle hep karşılaşıyoruz değil mi lider?" Gerilmiştim. "Bence kaderimiz bu bizim!" Bakışları eldivenli ellerime kaydığında kendime engel olamadan geriye adımladım ama birinin gövdesine çarptım. Kim olduğunu anlamam için arkamı dönmeme bile gerek yoktu. Eymen'in nefesi boynumda, kokusu burnumdaydı. Bu biraz da olsa bana güç aşılamıştı.
"Ne istiyorsun dedim."
"Ne istediğimizi sen daha iyi biliyorsun."
"Laf gevezeliği yapma!" dedim, sinirle. "Ne istediğinizi söyle! Ne istiyorsunuz?! O orospu çocuğu liderin neden bizi rahat bırakmıyor?!" Yanındaki adam ettiğim küfüre sinirlenmiş olacak ki bana yöneldi ama aynı anda arkadaşı da onu durdurdu. Tek bir el hareketi onu durdurmaya yettiğine göre, Zehir'den sonra onun sözü mü dinleniyordu?
"Zehir'in sizden bir isteği vardı..." Papağan gibi her şeyi böyle taklit mi edecekti?
"Evet evet, evden bir şey alamayız falan filan!" Gözlerimi devirdim. "Ve bizde istediğini yaptık ve almadık. Hiçbir şey," karnıma ağrılar girmesine sebep olsa da, gözlerinin içine baktım. "almadık." Bir an, sadece bir an bana inandı ama hemen vazgeçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Teen FictionHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...