Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Keyifli okumalar aşkolar💅🏻
Biri, gerçekten böyle iğrenç bir dünyada, öldüğünü sandığı birini sevmeye devam edebilir miydi? Onun evine gelecek kadar ve fotoğraflarını alacak kadar sevebilir miydi, daha doğrusu.
Simay'ın en sevdiği tişörtünü bilecek kadar ona yakındı, ama Simay'ın onu tanımadığı kadar da ona uzaktı.
"Bu..." dedim, derin bir nefes vererek. "Fazla garip."
"Hem de çok fazla!" dedi Simay, titrek bir nefes vererek. "Her şeyi geçtim, benim en sevdiğim tişörtümü nasıl biliyor?"
"Belki de şanstır?" dedim, bir umut ama mantıksızdı. Koca dolaptan onu bulmuş olamazdı.
"Buna sen inanıyor musun?" Sıkıntılı bir nefes vererek kafamı 2 yana salladım.
"Hayır," dedim, ellerimi indirip kaldırarak. "Ama yine de hemen böyle düşünmek istemiyorum. Çünkü dediğin gibi, bu biraz korkutucu."
"Biraz mı?"
"Fazla korkutucu, evet." dedim, isyan ederek.
Simay'ın dudakları aralandı ama kapıyı bile çalma gereksiniminde bulunmayan Görkem içeri daldığında, dudakları aralandığı gibi kapandı. "Herkes sizi bekliyor!" Bağırarak söylediği şeyle bakışları bizi buldu. Oldukça gergin ve endişeli olan bizi. "N'oldu be size 2 dakikada? Yalnız bırakmaya gelmiyorsunuz ha, hemen bir depresyon çabası!"
"Depresyona girmek için çabalamamıza gerek mi var?" dedim, ters ters.
Gözlerini devirdi. "Evet, hastalıklılarla beraber yaşıyoruz! Evet, uyuduğumuz her an ölüm tehlikesindeyiz! Evet, bütün sevdiklerimizi kaybettik ama hala böyle boktan bir dünyada hayattayız!" Bakış açısı beni şaşkına çevirirken, ayaklandım ve çantamı sırtıma aldım. "Hayatta olduğumuz süreci ağlaya ağlaya geçirmek yerine biraz mutlu olalım ki, yaşamamıza değsin. Ha diyorsun olmadı! Kardeşim çık dışarı dolan 2 dakika artık yaşamıyorsun zaten?!"
"Ya sen ne diyorsun şimdi bize?" dedi Simay, şaşkınlıkla. "Çıkın dışarı 2 dakika dolanın mı diyorsun sen bize?"
"Demiş gibi mi oldum?" dedi, kaşları havada.
"Demiş gibi olmadın, direk dedin." Amaaan der gibi omuzlarını silkti ve kapıyı kapatmadan odadan çıktı. Çıkarken de söylenmeyi unutmadı tabii.
"Bunlarda ne değişik insanlar valla. 2 gülmeyi bilmiyorlar, ben nasıl yaşıyorum bunlarla anlayamıyorum." Sesi gitgide kısıldığında sinirlerim bozulmuştu. Ellerimle yüzümü kapattım ve günler sonra ilk defa gülmeden edemedim. Simay'ın da güldüğünü duyuyordum.
"Şöyle bir zamanda bile beni güldürebiliyor ya! Gerçekten helal olsun!" diyerek gülmemi sonlandırdım ama dudaklarımda asılı kalan tebessümü silmeden Simay'a döndüm. Onunda yüzünde bir gülümseme görmek beni mutlu ederken derin bir nefes verdim. "Eee? Bu konuyu yolculuktan sonra konuşmaya ne dersin? İstersen yolda da konuşabiliriz." dedim ama Simay başını 2 yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
Teen FictionHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...