"Seni seviyorum."
18 yaşımdaydım ve bu zamana kadar aşkı bir kere tatmıştım. Kerem'le çocukluk aşkı denilecek bir yaşta tanışmıştık ve rüya gibi bi' 2 yılı beraber geçirmiştik. Onunla beraber olduğumda başka kimseyi göremiyordum. O an tek önemli olan sadece Kerem oluyordu. Sanırım onu gerçekten hayatımın aşkı sanıyordum. Kısacası aptal aşıklardan biri olma yolunda ilerliyordum.
Şimdi ise Kerem hala hayatımdayken, ben başka birine aşıktım. Eymen'i ilk gördüğüm andan itibaren yaşadığımız her şeyi öyle detaylı bir şekilde hatırlıyordum ki, sanki daha önceki hayatım yokmuş gibi hissediyordum. Sanki benim hayatım sadece Eymen'den sonra var olmuş gibiydi. O yokken bende yokmuş gibiydim.
Onunla beraberken, hiç hissetmediğim kadar güçlü bir güven ve bu dünyada çok zor bulabileceğimiz bir huzur hissediyordum. O yanımdayken hiçbir sorun yokmuş gibiydi. Sanki dünya hala çok güzel bir yerdi ve tek dileğim Eymen'in hep beni sevmesiydi. Dünya çok güzel bir yer değildi ama Eymen'in hep beni sevmesini isteyebilirdim.
İşte tam da bu yüzden saniyeler önce Eymen'e onu sevdiğimi söylemiştim. Belki o da farkındaydı ama bilmekle, duymak arasında çok fark vardı. Sevildiğini, sevdiğin kişiden duymak, her zaman iyi hissettirirdi.
Bakışlarım tekrar Eymen'in yeşillerini bulduğunda şaşkınlıkla hala bana baktığını gördüm. Transa girmiş olabilir miydi acaba? Çünkü tam 2 dakikadır öylece bana bakıyordu. Hayır yani başka bir tepki bile vermiyordu ki, bir şey anlayayım. Bu beni gererken ellerimi ıslak saçlarımdan geçirdim ve derin bir nefes verdim.
"Eymen?" Dediğimde bir an irkildi ve gözlerini kırpıştırarak bana döndü. Sonunda kendine geldiğini anlamamla derin bir oh çektim ama bunun farkında değil gibiydi.
"Sen..." kaşları çatıldı. "Sen... Ne dedin? Beni... Ney?" Cümle bile kuramayacak kadar şaşkın olmasını, pat diye itiraf etmeme mi bağlamalıydım?
"Ben bir su içeyim en iyisi." Diyerek hızla ayaklandığımda o da ayaklandı. Onun yatağının önünden geçtiğim için ayaklandığı an yüz yüze gelmiştik.
Koca bir SİKTİR! Duygularımı asla saklamayan ve her şeyi öylece dile getiren bana ne olmuştu şu an? Kalbim çok hızlı atıyordu ve sanırım bayılıcaktım. Vücudundan gelen onun kokusuyla karışık nane kokusunu aldığımda bakışlarımı ona çevirdim. Yeşilleri parlıyordu ve bu kalbimdeki sevginin taşıp Eymen'e sarılmasına neden oluyordu.
"Benden hoşlanmıyorsun," Dediğinde bakışlarımı ondan çekmeden kafamı salladım. "Beni... Seviyorsun." Dediğinde tekrar kafamı salladım. Söylediklerimi sanki gaipten duymuştu ve emin olmak için defalarca soracak gibi duruyordu. Bu beni güldürürken bakışları dudaklarıma kaydı. "N'oldu?" Dediğinde aslında bunu merak etmiyordu çünkü tüm odağı dudaklarımdaydı. Açıkçası benimde tüm odağım az önce dudaklarına kaymıştı ve ben tüm kalbimle, mantığımla Eymen'i öpmek istiyordum.
"Çok şaşkınsın," Dediğimde nefes alış-verişlerim o kadar hızlıydı ki, konuşmakta zorlanmaya başlayacaktım. "Seni sevdiğimi, bilmiyor olamazsın." Beni duymuş gibi durmuyordu.
"İdil..." Dediğinde sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Yeşilleri kahvelerimin en derinine öyle duygularla baktı ki, tam anlamıyla heyecandan kalbim durdu. Ona merakla bakan gözlerimi gördüğünde gamzelerini ortaya serdi ve dudaklarını dudaklarıma bastırmadan önce son bir cümle kurdu. "Sana aşığım."
Dudaklarının baskısıyla, hissettiğim duyguların ağırlığıyla ve bütün zihnimi, vücudumu saran huzurla gözlerimi yumdum. Şu an nefes almıyordum ama sanki saatlerdir iç çekiyormuşum gibi bi' rahatlık beni sarmıştı. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki, göğüs kafesimi parçalayacağını ve Eymen'in kalbiyle birleşmek için tepindiğini hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlik
TeenfikceHer şeyimizi kaybetmiştik. Bir havlama sesi doldurdu kulaklarımı. Cesur delirmiş gibi havlıyordu. Adımlarım beni deliğe götürürken, Eymen'in çıldırmış yüz ifadesini gördüm. Herkes onu büyük bir kuvvetle tutmaya çalışıyordu ama o herkesi parçalayaca...