25.Bölüm

1.5K 95 21
                                    

"O eve nasıl gireceğemizin planı mı?" Diyerek çatık kaşlarla onlara bakmaya başladığımda ikisi de suç üstünde yakalanmış gibi gözlerini kaçırdı. Bununla birlikte şaşkınlıkla onlara baktım. "Bir dakika!" Sinirle onların önüne geçtim. "Tek başınıza mı gidecektiniz?!" İkisi de birbirine baktı.

Sinirli bakışlarım bu sefer masanın üstünde ki kağıda döndü. Yurttan başlayarak onların arka bahçesine kadar giden bir şerit vardı. Evin çevresi ise diğerlerinden farklı olarak yeşil bir kalemle çizilmişti.

"Gerçekten mi?!" Diyerek bağırdığımda öfkeden deliye dönecek gibiydim. Bu yaptıkları çok bencilceydi. Ben onlara bir şey olmasın diye elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken ve güvenli bir plan yapmaya çalışırken, onlar bize haber vermeden ölüme gidiyorlardı. "Bunu nasıl yaparsınız ya siz?! Dediğimde çok fazla bağırdığım için sanırım herkes buraya gelmişti.

Görkem "N'oluyor?"

"Sakin ol İdil." Dedi, Seda ama umurumda olmadı.

"Ben burada ki hiç kimseye zarar gelmesin diye kendimi yırtarken siz tek başınıza gitme planları mı yaptınız?! O kızın ne kadar tehlikeli olduğunu, Zeynep'i ve Sezer abiyi nasıl öldürdüklerini bile bile bunu nasıl yaparsınız?!" Boğazım acıyordu ama artık dayanamıyordum.

"Ne?!" Diyerek Uğur şaşkınlıkla yanımıza geldiğinde gözüm, Seda ve Zeki abiden başka birini görmüyordu.

"Olayların başladığı ilk zamanlarda o kızı öldürmek istediğimde neredeyse üstüme atlayan sen değil misin Seda?!" Bakışları ağır ağır yere indi. "Şimdi de öldürmek için tek başına mı gideceksin?! Yeni mi aklın başına geldi!" Nefeslerim sıkılaşırken bulunduğum duruma lanet ettim ama yine de susmadım. "Bu bana haksızlık değil mi?!" Dediğimde sinirden gözlerim dolmuştu.

"İdil..." Dedi, Zeki abi ama onu böldüm.

"Bu kadar insan sizi aile olarak görmüşken, kendi kafanıza göre iş yapamazsınız! Hem buranın lideri benim! Bana sormadan, fikrimi almadan hiç bir şey yapamazsınız!" Dediğimde ilk defa lider olduğumu herkese karşı söylemiştim. "Benden büyüksünüz diye saygım her zaman vardı ama benim iyi niyetimi kullanmayın." Derin bir nefes almak istedim ama alamadım.

"Bunu nasıl yaparsınız ya?!" Diyen Elif'i duymuştum ama benim söyleyeceklerim daha bitmemişti.

"Senin burada küçücük kızın var!" Bakışlarım Seda'daydı. "Ama sen..." Dediğimde nefesim artık bana yetmemişti ve bütün öfkem bana eziyet etmek istercesine bunu zorlaştırıyordu. Ellerim boğazıma gittiğinde bu sefer bir krizin eşliğinde olduğumu anlamam uzun sürmedi.

"İdil!" Diyen Simay'ı duyduğumda saniyeler sonra biri ellerimi boğazımdan çekti. "Sakin ol! Kardeşim nefes al!" Diyordu ama alamıyordum. Öfkemle birleşen hastalığım beni öldürüyordu.

"Ne yapıcağız?! Simay bir şey yap!" Diyen Eymen'in korkulu sesini duyduğumda hala benim için endişelenmesi beni mutlu ederken, diğer yandan sanki bir daha asla nefes alamayacakmış gibi tükenmiştim.

"Ne yapıcağımı bilmiyorum!" Diyerek neredeyse ağlayan Simay'ı duyduğumda sırf o korkmasın diye nefes almaya çalışmıştım ama bu sadece benim yere oturmamı sağlamıştı. Dizlerimin üzerine çökerek ellerimi yere koydum ve gözlerimi kapattım.

"Sakin ol İdil... Sakin ol." Diyen abimin sesi kulaklarımda çınladı. Hastalığımda nefes darlığı yaşadığım sırada sıkıca ellerimi tutuyordu ve gözlerimin içine bakarak konuşuyordu. "Buradayım abicim... Hadi nefes al."

Ellerim tekrar boğazıma gittiğinde gözyaşlarımı tutamadım. Abim her zaman yanımda olurdu ama o olmadığı zamanlar da her zaman yanımda olan bir kişi daha vardı.

HiçlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin