"HUZURUN KOKUSU OLUR MUYDU?"

56 1 0
                                    

Aylar birbirini kovalıyor ve hiçbir değişiklik olmuyordu. Özgür işe, Eliz okula gidiyordu. Eliz baya adapte olmuştu buraya. Fakat ben fazla alışamamıştım. Akşam ikisi aynı anda geldikleri için gün içinde canım genellikle çok sıkılıyordu. Türkiye'yi özlemedim desem yalan olurdu.

Acaba orda durumlar nasıldı? İrem ne yapıyordu? Doruk onlara sıkıntı veriyor muydu? Sahi Yağız ne yapıyordu? Umarım İrem'den uzaktır diye iç geçirdim. Gözlerim dışarıya kaydı. Yoğun insan kalabalığı vardı. İlk kez bu kadar kalabalıktı. İnsanlar değişik sesler çıkarıp sağa sola koşuyorlardı. Ardından müzik sesi yaklaştı. Biraz daha arkalara baktığımda aslında bunun bir mezuniyet olduğunu anladım. Kırmızı kepler evimin önünden hızlı bir şekilde geçiyordu. Çok eğlenceli bir ortamda oldukları belliydi. Kol kola geçen çiftler o kadar tatlı duruyorlardı ki.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle pencereden uzaklaştım. Özgür mesaj atmıştı.

'1 saate hazır ol. Bugün dışarıda yiyelim'

Yerimden kalkıp yavaş adımlarla odaya gittim. İçimde değişik bir şekilde isteksizlik vardı. Rastgele bir elbise giyip aynanın karşısına geçtim. Ne kadar solgun göründüğümü fark edince utandım. Tekrar ayağa kalkıp dolabı açtım. Özgür beni böyle görmemeliydi. 40 yıllık evli insanlar gibi davranmama gerek yoktu. Seçtiğim kare yaka mavi elbiseyi üzerime geçirdim. Sonra makyajımı yapıp saçlarımı hafif kıvırdım. Yüzüme renk gelmişti resmen. Zil çalınca koşar adım kapıya geldim. Özgür baştan aşağı beni süzüp bir ıslık çaldı.

"Bu ne güzellik Derin hanım. Yanınızda sönük kaldım"

Dedi. Yanaklarım kıpkırmızı kesilirken omzuna vurdum.

"Ne zaman bırakacaksın beni utandırmayı. Üstelik ne sönüklüğü senin o sıcak kahve gözlerin yeter"

Dedim. Başını yanağıma yaslayıp elini belime koydu.

"Seni hep böyle mutlu hayat dolu görmek istiyorum. Farkındayım son günlerde çok sıkıldın. Ama inan geçecek. Yakın zamanda Türkiye'ye gideceğiz"

Sesinde ki yumuşak ton ona defalarca aşık olmama sebep oluyordu. Dans eder şekilde yanımdan ayrılıp odaya gitti. Birkaç dakika sonra tekrar yanımdaydı. Uzun bir süre ona baktım. Böyle mükemmel bir adamı hak edecek ne yapmış olabilirdim ki...

"Biraz daha bakarsan rolleri değişeceğiz ve kızaran taraf ben olacağım"

Dedi. Gözlerimi devirerek ondan ayırdım ve kapıyı açtım.

"Eliz ikimizi de öldürecek. Biz böyle hazırlanmış vaziyette iken hanımefendi okul formasyla olacak"

Dedim.

"Yok yok o eniştesine kızamaz"

Dedi. Eli belimi sararken evden çıktık. İngiltere sokaklarında el ele göz göze olan çiftlerden biride bizdik. Ama eminim ki hiçbiri bizim birbirimizi sevdiğimiz kadar sevmiyordu birbirini. Özgür'ün sıcacık elleri ellerimdeydi. Dünyanın en mutlu kadını bendim. Özgür'üme....Özgürlüğüme sahiptim.

Eliz'i de alarak restoranta gelmiştik. Sarı loş ışıklar ve mum kokularıyla çevrili bir ortamda bulunmak beni ziyadesiyle huzurlu hissettirmişti. Arka fonda çalan, hafif, Fransızca olduğunu tahmin ettiğim müzik ruhumun derinliklerine işlemişti. Ben sessiz bir şekilde etrafı süzerken Özgür siparişleri vermişti.

"Beğendin mi hayatım?"

Gözlerimi gözlerine kilitledim.

"Karşımda sen olduğun sürece nerede olursam olayım benim için dünyanın en güzel yeridir"

ACIYI SEVMEK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin