Ellerim ayaklarım ve gözlerim sıkı sıkı bağlanmış bir sandalyenin üzerindeydim. Boğazım çok acıyordu. Nedenini bilmiyordum. Birkaç kez öksürdüm. Ayak sesleri geliyordu.
"Kimsin sen?"
Diye bağırdım. Sesim yankı yapmıştı. Ayak sesleri daha da yaklaştı.
"Ne istiyorsun?"
Dedim bu kez. Yine konuşmadı. Daha sonra kafamda bir sertlik hissettim. Silah!!
"Beni öldürecek misin?"
Diye sordum korkuyla. Cevap yoktu. En son olanları hatırlamaya çalıştım. Doruk ile konuşmuştum. O olabilir miydi? Kendisiyle konuşmak istemediğim için beni kaçırmış olabilir miydi?
"Doruk sensin biliyorum"
Dedim bu kez. Başka kimse olamazdı.
"Bak artık seni sevmiyorum bunu anla lütfen. O silahı indir ve beni serbest bırak. Son ver artık buna"
Dedim. Cevap vermiyordu. Allahın cezası konuşmuyordu. Daha sonra ayaklarımı çözdü. Bir süre bekledi. Silah hala kafamdaydı.
"Doruk?"
Diye sordum elbette cevap yoktu. Ardından ellerimi çözdü. Hızla ellerimi gözlerime götürdüğüm sırada ellerimi tuttu. Ardından omuzlarımdan tutarak beni çevirdi. Yavaşça gözlerimi açtı. Her tarafta mumlar ve gül yaprakları vardı. Ardından gözlerim duvarlara kaydı. Her anım duvarlardaydı. Ağlarken, gülerken, yemek yerken, uyurken....
Silah tekrar başıma dayandı ve o kahkaha sesi yine içimi ısıttı.
"Benimle evlenmezsen seni öldürürüm"
Dedi gülerek. Hızla arkamı dönüp ona sımsıkı sarıldım. Uzunca bir süre sarıldıktan sonra ondan ayrıldım ve yüzüne baktım. Özgür elinde bir yüzükle benden cevap bekliyordu. O az önce bana evlilik teklifi mi etmişti?
"Özgür sen....""Silahı hala bırakmadım evet de yoksa seni vururum"
Dedi. Kahkahama engel olamadan elimi ona uzattım.
"Ölmek istemiyorum"
Dedim. Yüzük yavaş hareketlerle parmağımda ki yerini aldı. Kahkaham solarken gözlerim dolmaya başladı. Ardından tekrar Özgür'e sarıldım.
"Lütfen bir daha benden uzağa gitme"
Dedim. Artık ağlıyordum. Eli saçlarımda gezindi bir süre. Sonra benden ayrıldı.
"Aslında İngiltere'ye geçen hafta gittim. İki hafta boyunca seninleydim. Bu fotoğrafları da iki haftadır çekiyorum."
Şaşkınlıkla ona bakıyordum. O ise hala gülüyordu. Kaşlarım çatılırken bir adım geri gittim.
"Ben üç haftadır ne çekiyorum haberin var mı senin?"
Dedim kırgın bir sesle. Özgür de ciddileşti.
"Biliyorum"
Dedi ardından duvarları işaret etti.
"Her anını biliyorum."
Dedi. Ardından ellerimi tuttu.
"Şimdi senden isteğim eve gitmek ve ailenle bu konuyu konuşmak"
Dedi. O an çok acele ettiğimizi düşündüm. Evlilik farklıydı. Özgür'ü seviyordum ama evlenmek beni korkutuyordu.
"Derin?"
İrkilerek Özgür'e baktım.
"Ne oldu birden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIYI SEVMEK...
Teen Fiction"Senin için ölürüm" Dedi. Yutkundum. Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Her şey bitmişti benim için. Artık yoktu. Hiç olmamış gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Benim için zaten öldün" Dedim. Uzun bir süre yüzüme baktı. Bir şey demesine izin vermede...