"İLAÇ"

89 24 2
                                    

"Kızım uyan hadi. Geç kalacağız"

Dedi İrem kollarımı çekiştirirken. Gözlerimi açamıyordum.

"Kanka lütfen iki dakika izin ver"

Dedim uykulu bir sesle. Ardından yüzüme su döküldü. Yataktan hızla kalktım ve elinde Sürahi ile gülen Ömer'e sinirle bakmaya başladım.

"Öküz müsün acaba?"

"İrem salak mısın kızım. Bir de Üniversite okuyorsun. Suyun kaldırma kuvveti var bilmiyor musun?"

Dedi. Ayy bir de espri yapıyor. Sağ tarafta ki yastığı alıp Ömer'e fırlattım.

"Derin kalk hadi gidelim. Geç kalıyoruz"

"Sanki sevgilisiyle buluşacak. Geç kal kızım. Alla allah"

Dedi Ömer biraz sinir ve kıskançlık vardı sesinde. Dolaba doğru ilerledim. Mavi kotumu giyip üzerine de bordo beyaz yarım kol kazağımı geçirdim. Hafif bir makyaj yapıp kapıya çıktım. Ayakkabımı giyip askıda ki içi yünlü olan kot ceketimi giydim. Fena olmamıştı.

"Kızım hadi ya vallahi bizi öldürecekler"

"Oraya gider gitmez konum atın"

İrem tamam diyerek yanıma geldi. Taksi çağırmıştık ancak kapının önünde taksi falan yoktu. Onun yerine siyah bir araba vardı. Pencere açıldı. Önde Doruk ve Yağız oturuyordu.

"Geçin"

Dedi Yağız umursamaz bir ifadeyle arkayı işaret ederken. Arabaya bindik ve ilerlemeye başladık.

"Nereye gidiyoruz?"

İrem'in sorduğu soruya cevap gelmedi.

"Telefonları al"

Yağız elini arkaya doğru uzattı. Çantamı kendime çekerken konuşmaya başladım.

"Ne demek telefonları al"

"Ver"

"Hayır"

Araba ani bir frenle durdu. Çanta yere düşünce eğildim fakat alamadım. Doruk Çantamı kurcalayarak telefonu aldı. Ondan çekmeye çalışmıştım ancak vermemişti.

"Sen de verecek misin yoksa ben mi alayım?"

Dedi Yağız İrem'e bakarken. İrem korkmuş gibi görünüyordu. Telefonu çıkarak Yağız'a uzattı.

"Gıcık şey"

Doruk yola odaklanmış gibiydi. Yağız'a yaklaştım.

"Nereye gidiyoruz"

"Gidince görürsün"

Allahım yarabbim ikisi de birbirinden gıcık.

Yarım saat sonra bir yere gelmiştik. Burası depo gibiydi. Korkmaya başlamıştım. Ya bize zarar verirlerse?

Vücudumda kırmızı alarmlar yandığına eminim. Her hücrem kaçın diye bağırıyordu.

"Bizi neden buraya getirdiniz?"

Dedi İrem korkuyla. Yağız kahkaha atarken Doruk ifadesizce bana bakıyordu.

"Ne o herkül korktun mu?"

"N...ne korkması"

"Merak etmeyin sadece konuşacağız"

Yağız kapıyı araladı ve girmemiz için işaret verdi. Şimdi burdan kaçmaya çalışsak yakalarlardı.

Önden geçerek İrem'e cesaret verdim. Burası eski bir yer gibi durmuyordu. İçerde L şeklinde iki koltuk vardı. Biri sağ köşede diğeri sol köşede. Karşılıklı duruyorlardı. Ortada bir masa vardı. Duvarlar ahşap duvar kağıdıyla kaplanmıştı. Siyaha dönük bir renkte ahşap.

ACIYI SEVMEK...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin