Dün gece olanlar beni korkutmaya başlamıştı. Polise gitmem gerekiyordu. Beni tehdit etmiş aynı zamanda alıkoymuştu. Bunu tekrar yapabilirdi.
Mutfaktan kahkaha sesleri geliyordu. Yataktan kalktım ve kapının ardından onlara baktım. Aşırı derecede mutluydular,bensiz, tekrar odaya geçip üzerimi değiştirdim. Onlar mı değişmişti yoksa ben mi bilmiyordum fakat böyle devam ederse iyi şeyler olmayacaktı.
Kapıyı hızla çarparak evden çıktım. Sanırım anlamışlardı evden ayrıldığımı arkamdan kapı tekrar açılmıştı.
Hızlı adımlarla bir taksiye binip polis merkezine geldim. Bir ayağım ileri gitmemi söylerken diğeri geri dönmemi söylüyordu. Uzunca bir süre baktım. Ardından derin bir nefes çektim. İlerlemeye başlayacağım sırada bir el kolumu tuttu. Kafamı çevirdiğimde Doruk gayet sinirli bir şekilde bana bakıyordu.
"Aklını kaçırdığını ispatladın şimdi gidiyoruz"
Dedi soğuk ve tehditkar bir sesle.
"Beni durduramazsın"
Ondan korkmama rağmen bu cümleyi kurmuştum. Gözleri acımasız siyahlığa bürünürken beni çekmeye başladı.
"Bu kez olmaz!"
Dedim bağırarak. Birkaç memur bize doğru koşmaya başlayınca Doruk bıraktı ve yanımda bekledi.
"Hanımefendi bir sorun mu var?"
"Yok sorun falan"
Dedi Doruk kendinden emin bir sesle.
"Hayır var"
Dedim Doruk'a bakarken. Gözlerinden tehlikeli bir karartı geçti fakat vazgeçemezdim. Ben bu kadar korkak olamazdım.
"Ben ondan şikayetçiyim"
Polisler Doruk'u alırken Doruk sadece bana bakıyordu. Onunla göz teması kurmamaya çalışıyordum ancak o ısrarla bakıyordu.
Beni bir odaya almışlardı. Doruk yoktu. İyi mi yapıyordum kötü mü bilmiyordum ama buraya kadar gelmişken vazgeçemezdim.
"Derin Hanım hala şikayetinizi söylemediniz"
"Ben..."
Diyip duraksadım. Onlara cinayeti söylersem Doruk beni mahvederdi. Gerçi Doruk zaten beni öldürecekti ama yine de içimden bir ses o konuya girme diyordu.
"Evet sizi dinliyorum"
"Ben Doruk Tan'dan şikayetçiyim dün gece beni öldürmekle tehdit etti ve beni evinde alıkoydu."
"Saat kaç civarında oldu olay?"
"Aslında bir süre baygın kaldım. Gözlerimi açtığımda saat 9 civarıydı"
"Peki şahit var mı?"
"Şahitlik edecek biri olduğunu sanmıyorum ancak bugün de beni tehdit etti. Bakın gerçekten korkuyorum. Lütfen onu serbest bırakmayın"
"Derin hanım şahitiniz yok. Herhangi bir delil de yok ortada bir şey olmadan onu tutuklayamayız"
"Aslında biri var ama öncelikle buradan gitmem gerek ve lütfen onu bırakmayın"
Herhangi bir cevap beklemeden dışarı çıktım. Yiğit bana yardım ederdi belki. Sonuçta dün akşam beni o kurtarmıştı. İçimde az da olsa bir umut vardı.
Okula geldiğimde kantin de Yağız ile Yiğit oturuyordu. Yanına gitmek yerine onu çağırdım. Yağız'a hiç güvenmiyordum.
Yiğit yanıma geldi ve soru sorarcasına yüzüme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIYI SEVMEK...
Teen Fiction"Senin için ölürüm" Dedi. Yutkundum. Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Her şey bitmişti benim için. Artık yoktu. Hiç olmamış gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Benim için zaten öldün" Dedim. Uzun bir süre yüzüme baktı. Bir şey demesine izin vermede...