Hava kararmıştı. Doruk ve Yağız gelmemişti. Gerçi Doruk söylemişti gelmeyeceğini ama bir umutla bekliyordum onu. Dayanamadım ve mesaj attım.
Ne yapıyorsun?
Neden bilmiyorum ama sanki güçlü bir iple Doruk'a çekiliyordum. Onu sevmek istemiyordum çünkü o acıydı. Başlı başına acıydı. Onu sevmek Acıyı sevmek gibiydi.
Yaklaşık 20 dakika sonra mesaj geldi.
Doruk: Doruk hastane de şu an
Cümleyi defalarca okudum. Okudum. Okudum. İdrak edemiyordum. Ellerim titrerken yazdım.
Sen kimsin ve hangi hastane
Doruk: Ben Yağız***Hastanesindeyiz.
Yazacak bir şey bulamıyordum. Kalp atışlarım yavaşlamış nabzım durmuş gibiydi. Bir şey boğazıma çöktü. Nefes alamadım. Sonra öksürmeye başladım. Olduğum yere çakılmış gibiydim. Öksürüklerim odada yankılanırken Yiğit dışarı çıktı. Sadece bakabiliyordum. Gözlerim nefessizlikten yaşarmıştı. Yiğit ilacı elime tutuşturmaya çalıştı. Hareket edemiyordum. İlacı ağzıma tıkıp ardı ardına sıktı. Kendimi biraz toparladım ve nefes almaya çalıştım. Yiğit endişeli bir şekilde bana bakıyordu.
"Ne oldu birden?"
Dedi. Ağlamaya başladım. Doruk hastanedeydi.
"Kızım cevap versene ne oldu?"
"Doruk"
Diyebildim sadece. Ne diyecektim gerisinde? Hastane de mi?
"Çıldırtma adamı ne olmuş Doruk'a?"
"Gitmemiz gerek Yiğit. Hemen gitmemiz gerek"
Ayağa kalktım ve montumu aldım.
"Nereye gidiyoruz?"
"***Hastanesi"
Ardından soru sormadan montunu aldı. Arabaya bindik ve hızla hastaneye geldik. Aklımı kaçırmak üzereydim. Danışmaya gittim.
"Doruk Tan"
Dedim. Bilgisayara baktıktan sonra bana döndü.
"Az önce normal odaya alınmış. 354"
Koşar adımlarla 354 nolu odayı aramaya başladım. Üst katlara çıktım. Sonunda odayı bulunca önünde bekleyen Yağız'ı gördüm.
"Yağız ne oldu?"
Dedim ağlayarak.
"Gece dövüş kulübüne gitmiş. Adam haşat etmiş."
"Ama... durumu iyi değil mi? Bir şeyi yok"
"Gir kendin gör"
Korkarak odanın kapısını açtım. Yataktaydı. Yüzünde fazla bir şey yoktu. Hatta kaşı ve dudağının kenarı haricinde yaralanan hiçbir yeri yoktu.
"Neden uyuyor?"
Yağız hemen arkamdaydı.
"Kafasından darbe almış. Bilinci hala açılmıyor"
"Yağız"
Dedim Yağız'a dönerken.
"Ölmez değil mi?"
Bu cümleyi kurmak çok zor gelmişti. Onu kaybetmek istemiyordum. Duygularım ne kadar yeni olursa olsun onu seviyordum.
"Bilmiyoruz doktorlarda bilmiyor"
"Ne demek bilmiyor ya? Ne demek bilmiyor. O zaman onu daha iyi bir yere götürün. Onun uyanması lazım"
"Neden bu kadar tepki gösterdin ki? O ölürse özgürlüğüne kavuşacaksın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIYI SEVMEK...
Teen Fiction"Senin için ölürüm" Dedi. Yutkundum. Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Her şey bitmişti benim için. Artık yoktu. Hiç olmamış gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Benim için zaten öldün" Dedim. Uzun bir süre yüzüme baktı. Bir şey demesine izin vermede...