"Anne siyah bavulu unuttum. Onu da getir"
Annem mutfaktan koştur koştur çıkarken bende ayakkabılarımı giydim. İstanbul'a dönüyordum. Özgür'den üç haftadır haber yoktu. Defalarca mesaj atmış aramıştım. Hiçbirine cevap gelmemişti. Sevdiğimi kaybetmenin acısıyla geldiğim o şehre geri dönüyordum. Evet farkındayım sevdiğim dedim. Ondan ayrı kaldığım günlerde onu ne kadar özlediğimi fark ettim. O yanımda değilken bile sadece onu düşünmekle kalp atışlarım hızlanıyordu. Elimde tek bir resmi bile yoktu. Onu özlediğimde elimi kalbime götürüp gözlerimi kapatıyordum. Kahverengi gözleri gözlerimin önüne geliyordu. Sonra o buzları bile eritebilecek sıcaklıkta ki gülüşünü görüyordum. Onsuz geçirdiğim üç hafta her şeyi değiştirmişti. Şu an aptal Derin modunda değildim. Özgür karşıma çıksa yemin ederim tek bir trip bile atmam. Sıkıca sarılırım ona. Sonra gözlerine bakarım uzunca bir süre. O sıcak gözlerinde tüm hasretimi eritirim.
"Derin Ömerler geldi."
Annemin uyarısıyla aşağı indim. Ekip tamamdı. Dün her ne kadar bugün gidelim desemde yarın gidelim diyip beni susturmuşlardı. Bugün derse gitmemiz gerekti. Fakat eşyaları eve bırakmak için de birileri gerekiyordu. Bu yüzden İrem ve ben derse gidecektik. Ömer ve Ali de eşyaları eve bırakacaktı.
"Derin acele etsene kızım geç kalacağız"
Ali'nin azarı ile taksiye bindim. Hayır yani dün gitmiş olsaydık şu an bu kadar acele etmemize gerek kalmayacaktı.
"Abi bizi uçurman lazım. Bu kızlar derse yetişemezse başımızın etini yerler."
Ömer'in konuşması üzerine taksici hafif sırıtarak arayola dönmüştü.
"O zaman kısa yoldan devam edelim"
Dedi. Ömer bir süre helal abime, kral abim diyerek adama yağcılık yapmıştı. Adamda halinden gayet memnundu. İnsanlar neden övülmeyi bu kadar seviyordu ki.
Nihayet uçağa binmiştik. Her zaman ki gibi kulaklıklarımı takıp elimi kalbime götürdüm. Ardından Özgür'ü aradı gözlerim. Ordaydı. Tam kalbimin içinde. Sıcak kahveleriyle gülümsüyordu. Hani size birkaç hafta önce insan iki kez sevemez demiştim ya. Onu geri alıyorum. Çünkü insan umudu ve kalbi olduğu sürece defalarca sevebilir. Fakat sevgiler eşit olmayabilir. Kimisi için ilk aşk önemlidir ama ben son aşkı önemli buluyorum. Eğer düşünecek olursak hayatımızda ilk kimlerin olduğu önemli değildir sonumuzda yanımızda kimin olduğu önemlidir. Kader Özgür'ü bana itmişti. Şimdi de aramıza mesafe koydu ama bilmiyor ki o mesafeleri aşmak için elimden geleni yapacağım.
Şimdi size aşk ne diye sorsam 'birini gördüğümüzde kalbimizin çarpmasıdır' diyeceksiniz. Ya da 'midemizde kelebekler uçuşur' diyeceksiniz. Bunlara yanlış demiyorum. Fakat aşk bilinmeyen bir duygudur. Herkes için farklıdır. Benim düşünceme göre aşk heveslik bir şey. Bir Anlık heyecan istek arzu... ama sevgi o kadar farklı bir şey ki. Hiç bitmeyen bir şey. Tek bir anın asırlık olduğu bir şey. Aşkı Doruk'ta sevgiyi Özgür'de görmüştüm. Aşk bitti sevgi kaldı. Şimdi size soruyorum sizce de aşk heveslik değil miydi?
***
İstanbul'a iner inmez İrem ve ben taksiyle derse gitmiştik. Ali ise Ömer'i ekip Gülay ile sinemaya gitmişti. Garibim Ömer de ne yapsın 6 tane valizi üst üste koymuş ittire ittire taksiye koymuştu.
"Derin?"
İrem'in sesiyle gözlerimi ona çevirdim.
"Doruk ve Yağız geliyor"
Dedi çekingen bir sesle. Umursamazca ona baktım.
"Ee ne olmuş yani?"
"İstersen yani Doruk'u görmeye hazır değilsen çıkabiliriz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIYI SEVMEK...
Teen Fiction"Senin için ölürüm" Dedi. Yutkundum. Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Her şey bitmişti benim için. Artık yoktu. Hiç olmamış gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Benim için zaten öldün" Dedim. Uzun bir süre yüzüme baktı. Bir şey demesine izin vermede...