3 gündür Doruk ile görüşmüyorduk. En son onu hastaneden geldiğimiz gecenin sabahında görmüştüm. Geceyi koltukta geçirmişti benim gibi. Yanı başımda uyumuştu gece.
Şimdiyse Yiğit'ten başka kimse yoktu. Canım o kadar sıkılıyordu ki. Derslere giriyor ardından eve geliyorduk. Yine rutin bir şekilde hazırlanmış derse gidiyorduk. Sıkıcı Yiğit yol boyunca ağzını açmıyordu. Arada bir yolda duruyor sigarasını içip geri geliyordu."Acıktım"
Dedim Yiğit'e umutla bakarak. Bir yerde otursak belki az da olsa benimle konuşurdu.
"Yemek yiyelim mi?"
Cevap vermeden arabayı sürmeye devam etti.
"Yiğit acıktım bir yere gidip yemek yiyelim"
"Gidiyoruz işte"
Sesinde ki azarlayıcı ton ağlama isteğimi tetiklemişti. Bu sıralar fazla duygusaldım. Sürekli ağlamak istiyordum. Son iki gündür de Doruk'u özlemiştim. Evet doğru duydunuz. Ondan nefret ediyordum ama aynı zamanda onu seviyor gibiydim. Emin değildim. Ona sarılmak beni baya değiştirmişti. Kokusu hala burnumdaydı.
"İnmeyi düşünüyon mu?"
Yiğit umursamaz bir şekilde bana bakıyordu. Bende aynı şekilde ona baktım
"Geldik diyorum insen mi?"
Ona cevap vermeden aşağı indim ve restoranta girdim. Çok hoş bir yerdi. Önde bir masaya oturacakken garson yanıma geldi.
"Efendim lütfen gelin"
Diyerek eliyle ilerde ki kapıyı işaret etti. Gözlerim Yiğit'e kayınca başıyla onayladı. Bir şey demeden kapıdan içeri girdim. Bu oda bambaşka bir yerdi. Tek bir masa ve 3 tane sandalye vardı. Oda karanlık gibiydi. Loş yeşil bir ışık vardı. Köşede ki dolap haricinde odada başka bir şey yoktu.
"Ne yemek istersiniz?"
Gözlerimi etraftan çekip garsona baktım.
"Kahvaltı istiyorum. Çay olmasın"
Diyerek yerime oturdum. Yiğit'te tam karşımda oturuyordu.
"Yiğit bey..."
"İstemiyorum"
Neyi istemediğini çok merak etsemde sormadım. Sonuçta cevap vermiyordu.
"15 dakika içinde gidiyoruz acele et"
"Neden?"
"Soru sorma dediğimi yap"
"Niye bu odadayız?"
"Dışarda oturmak istemezsin"
"Niye istemeyeyim?"
"Alışık olmadığın şeyler dönüyor"
"Mesela?"
"Eğer susmazsan burada seni öldürerek meselasını göstereceģim"
Sesli bir şekilde yutkunurken iyice sandalyeye sindim. Yüzünde bir tebessümün hayaleti geçti. Ardından gözleri gözlerime kilitlendi. Bakışları en az Doruk'un ki kadar donuktu. Utanmama ramak kala garson hızlı bir şekilde içeri girdi ve masayı donatıp dışarı çıktı.
Bende hızlı bir şekilde yemeğe başladım. 15 dakika benim için baya kısa bir süreydi. Arada bir Yiğit'e bakıyordum ama o bir an için bile gözünü ayırmıyordu.
"Süre bitti"
Diyince önümde ki masaya baktım. Henüz bir şey yiyememiştim. Sadece bir tost ve biraz reçel yiyebilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIYI SEVMEK...
Teen Fiction"Senin için ölürüm" Dedi. Yutkundum. Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Her şey bitmişti benim için. Artık yoktu. Hiç olmamış gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Benim için zaten öldün" Dedim. Uzun bir süre yüzüme baktı. Bir şey demesine izin vermede...