"Evet inanması güç ama doğru söylüyorum. Doruk hapisten çıktıktan sonra çete de kim var kim yok topladı.
Hepimize yüklü miktarda para verdi sonra da 'artık çete falan yok gidin hayatınızı yaşayın' dedi. E tabi ilk başta inanmadık bizi mi deniyor acaba dedik ama Doruk silahları toplayıp denize atınca emin olduk. Bende işte o paraya kendi birikimimi de ekleyerek burayı aldım her zaman gelebilirsin"Elimin üstünde olan Açelya'nın eline bakarak gülümsedim.
"Teşekkür ederim ama İstanbul'da kalacağımı zannetmiyorum. Birkaç gün sonra Mersin'e döneceğim"
Dedim sıkkın bir sesle. Açelya masada ki tabakaları toplarken kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Önce Özgür ile konuşmalısın. Belkide kız yalan söylüyor. Hemen bırakma sevdiğini"
Düşünceli bir şekilde ona baktım.
"Mantıklı geliyor Açelya kim kimi ilk gördüğü andan itibaren sevip ilgi gösterir ki?"
Dedim. Açelya mutfaktan bağırdı.
"Ayyy Derin burda sana destek olmaya çalışıyorum yeter ama. Bir şeye de tamam de!"
Yerimden kalkıp mutfağa gittim. Bulaşıkları yıkamasına yardım edeceğim sırada elime vurdu.
"Git hadi içini dök sen. O günlükte en az 10 sayfa olacak yoksa seni rehin alırım"
Tehdidine gülümserken dediğini yapıp odaya geçtim. Nedensizce bende yazmak istiyordum. Hele de Doruk'u anlatırken içim boşalıyordu sanki. Az önce yazdığım sayfanın arka sayfasını açtım. Derin bir nefes aldım ve yazmaya başladım.
Yine geldim. Bilmiyorum ama bu yazma işi hoşuma gitti. Gerçekten güzel bir dertleşme yolu. Her neyse....
İçimde birikmiş öyle şeyler var ki. Kandırılma duygusu en ağır basanı. Doruk'u anlatıyorum evet. Sınıfa ilk girdiği an ondan hoşlanmıştım. Mükemmeldi. Sonra aslında ne kadar kötü biri olduğunu anladım. Belalı bir tipti. Tüm kızların uzak durması gereken biriydi. Nasıl olduğunu anlamadan ona aşık olmuştum. Hastane de olduğunu öğrendiğimde onu kaybetmekten öyle korkmuştum ki...
Her şey hayal gibiydi. Sevgili olmuştuk. Ben Doruk Tan ile sevgili olmuştum. Tüm kızların hayali olabilecek derece de yakışıklı olan adam benimdi. Ah!! Keşke de olmasaydı. Keşke oynadığı oyunu anlasaydım da bu kadar kırılmasaydım. Kalbimi çıkarıp cam kırıklarına batırmıştı sonra elime tutuşturup 'geçmiş olsun' demişti. Kelimeler acımı anlatmak için fazla zayıflar. Neyse iyi geceler Acılı Günlük.
Günlüğü kapatırken kendimi yatağa attım. Hava henüz kararmamıştı ama ben uyumak istiyordum. Aslında tüm bu sıkıntılardan kurtulmak desek daha iyi olur sanırım.
***
"Derin?"
Açelya'nın sesiyle gözlerimi açtım.
"Bak cidden uyuyamıyorum ailene en azından haber ver. Birkaç gün onları görmek istemediğini söyle. Meraktan ölmüşlerdir."
Siz siz olun uyku sersemi bir insana bu kadar uzun bir konuşma yapmayın. Söylediği şeyleri 20 saniye sonunda sindirdim ve gözlerimi devirerek kendimi tekrar yatağa bıraktım. Ama yok! Rahat yok!
"Ya kızım seni sinirlendiren Özgür değil mi? Ne diye annenleri cezalandırıyorsun?"
"Of Açelya. Annem telefonda da olsa beni ikna eder ve dönmemi sağlar. Ben şu an Özgür'ü görmek için hazır değilim. O yüzden lütfen beni zorlama."
Dedim yüzüm yastığa gömülüyken. Omuzlarımdan tutup beni kendine çevirdi.
"O zaman sadece mesaj at. Ben iyiyim de en azından"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIYI SEVMEK...
Teen Fiction"Senin için ölürüm" Dedi. Yutkundum. Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Her şey bitmişti benim için. Artık yoktu. Hiç olmamış gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Benim için zaten öldün" Dedim. Uzun bir süre yüzüme baktı. Bir şey demesine izin vermede...