Sabah erkenden uyanıp yola çıkmıştık. Kamp fikri kulağa hoş geliyordu. Buğra yanına gitarını da almıştı. Eminim gecemiz iyi geçecekti.
Birkaç saatlik yolun ardından nihayet kamp alanına gelmiştik. Erkekler çadırı kurarken biz de İrem ile odun toplamaya çıkmıştık. Sessizliği bozmak adına İrem'e döndüm.
"Yağız ile ne yaptınız?"
Dedim. İrem hüzünlü bir şekilde bana baktı.
"Kanka ne desem boş. Yiğit'i kurtarmamıza çok sinirlendi. Şimdilik kesik kesik konuşuyoruz ama ayrılmamız yakındır. Doruk ile olduğu sürece onunla görüşmek istemiyorum"
Dedi. Omzuna hafifçe dokundum.
"Senin için en iyisi neyse o olsun canım benim. Üzme kendini."
"İnşallah kankam aynı şeyi senin içinde diliyorum"
Dedi. Ellerimizdeki odunlarla çadırların yanına gittik. Özgür fotoğraf makinesiyle koşarak yanımıza geldi.
"Poz verin!"
Dedikten hemen sonra fotoğrafımızı çekmişti. Eminim ki ağzım yüzüm kaymış gibi çıkmıştım.
"Habersiz çektin kesin çirkin oldu. Sil onu"
Dedim.
"Anıların güzeli çirkini olmaz Derin."
Elimdeki odunları kenara bırakıp ona doğru yürüdüm. Amacımı anladığı sırada kamerayı kapatıp tişörtünün içine sokmuştu. Sinsice bana bakarken 'yiyosa al' diyordu gözleriyle.Bekle sen Özgür bey. Elbet yalnız kalırız.
Saatler sonra nihayet çadırları kurma işi bitmişti. Bizde ateşi yakmıştık. Yere birkaç minder atarak ateşin etrafına oturduk. Herkes susuyor ve ateşe bakıyordu. Sessizliği bozan Buğra olmuştu.
"Anlat bakalım Derin. Neden intihar ettin"
Gözlerim sırasıyla Ömer Ali ve İrem'i gezindi. Utanmıştım.
"Buğra patavatsızlığın hiç değişmemiş"
Dedi Ali hafif sinirli bir sesle.
"Sorun değil Ali anlatacağıma söz vermiştim zaten."
Dedim ve ekledim.
"Ancak sizde anlatacağınıza söz verin"
"Söz"
Dedi Özgür kendinden emin bir şekilde.
"Hatta istersen ilk ben başlayayım"
Diye de ekledi. Başımı olumlu anlamda salladım.
"19 yaşındayken bir kızla çıkıyordum. Benim için peri masalı gibiydi o aşk. Ne dese benim için kabuldü. Kısa sürede birçok şey yaşamıştık. Zaten benim hayatıma giren tek kızdı. Öncesi yoktu. Sonra ilgisini kaybetmeye başladı. Eskisi kadar konuşmuyordu. Bir süre sonra ayrılmak istediğimi söyledim ancak kabul etmedi. Beni sevdiğini söyleyip duruyordu. Tabi ondan ayrılmak istesem de ona deli gibi aşıktım. Doğum gününün olduğu akşam ona sürpriz yapmak istedim. Gün boyu hiç yazmamıştım. Gece eve en yakın arkadaşımla geldi. Bir köşede onları izledim. Meğer beni aldatıyormuş."
Bir süre üzgünce Özgür'e baktım.
"Tabi sonra duramadım İsviçre'de annemleri orda bırakıp İngiltere'ye geçtim. Hayatımı baştan kurdum. Bu durum beni yıpratmak yerine güçlendirmişti. Zaten hayatıma Buğra'da girince daha da kolaylaştı."
Dedi. Bir kız için ülke değiştirmesi beni çok şaşırtmıştı. Etraf sessizliğe büründü.
"Sıra Sende"
Dedi Buğra yandan bir bakış atarak. Anlatmaktan çekiniyordum. Onun hikayesinin üzerinden 5 yıl geçmişti. Benimse daha çok yeniydi.
"Hiçbir acı kalıcı değildir"
Dedi Özgür güven vermek istercesine.
"Ne kadar anlatırsan o kadar rahatlarsın"
Derin bir nefes çekip Ömer ve Ali'ye baktım. Kafalarını evet anlamında salladılar.
"Birkaç ay önce bir çocuk geldi sınıfımıza. Doruktu ismi. Belalı bir tipti. Uzak durulması gereken biriydi. Ancak bir şekilde bulaşmıştım işte"
Dedim. Hepsi beni izliyordu. Bizimkiler konuyu bildiklerinden kafalarını öne eğmişlerdi.
"İlk başlarda nefret ediyorduk birbirimizden. Doruk çok kötü şeyler yapmıştı. Sonra tehditle onun evinde kalmaya başladım"
Buğra'nın sinirlendiği çok belliydi.
"Bu sürede Doruk kendini baya değiştirmişti. Beni sevmeye başlamıştı. Bende ona karşı bir şeyler hissediyordum tabi."
Gözlerim yanmaya başlamıştı.
"Çok geçmeden sevgili olduk. Tabi her şey rüya gibiydi. Doruk bambaşka biri olmuştu sanki. Her anımı onunla geçirmek istiyordum."
Gözlerimden bir damla yaş süzüldü.
"Tabi bu rüya çok uzun sürmedi. En yakın arkadaşı onun oyununu bozdu"
Ağlıyordum.
"Aslında Doruk'un beni hiç sevmediğini, yaşadığımız her şeyin bir intikamın parçası olduğunu, bu oyunun sonunda Doruk'un beni paramparça bırakacağını söyledi. En başında ona inanmasamda kendi kulaklarımla Doruk'tan duydum"
Hıçkırıklarım yüzünden konuşamıyordum. Özgür yanımda olduğu için elini omzuma koydu.
"Bana aynaya her baktığımda onu göreceğimi söylemişti. Dediği gibi de oldu. Ne zaman aynaya baksam onun eserini görüyorum."
Dedim.
"Nerde o şerefsiz"
Diye kükredi Buğra. Sinirlenmesi boşaydı.
"Onunla uğraşmanı istemiyorum"
Dedim. Buğra alayla bana baktı.
"Sana uğraşabilir miyim diye sormadım Derin"
Dedi. Ardından Ali araya girdi.
"Derin haklı. Zar zor kurtuldu. Tekrar buluşmasına gerek yok"
Ali'nin sözleri üzerine Buğra ayağa kalktı ve Ali'ye yukardan bir bakış attı.
"En yakın arkadaşını bu hale getirmiş ve sen kendin için mi korkuyorsun?"
Ali sinirle ayağa kalkarken aralarına girdim.
"Yeter Buğra Ali haklı. O çok tehlikeli biri."
Buğra sinirli bir şekilde kahkaha atarken bana bakıyordu.
"Ne kadar tehlikeli olabilir Derin. En fazla ne yapabilir!!"
"En yakın arkadaşını öldürmeye çalıştı sırf Derin'e gerçekleri anlattığı için. Eğer biz olmasaydık Yiğit şu an hayatta değildi"
Dedi İrem. Buğra bir süre İrem'e baktı.
"Çocuk şu an Türkiye'de değil. Doruk'tan kurtulmak için gitti. Ve sende uğraşırsan onu Derin'in hayatına tekrar yaklaştırabilirsin"
Buğra umutsuzca yerine oturdu. Bakışlarım Özgür'e kaydı. Özgür de bana bakıyordu. Öyle güzel bakıyordu ki. Biliyorum sürekli böyle söylüyorum ama öyleydi. Bakışları öyle güzeldi ki. Ne üzüntü kalıyordu ne yalnızlık. Güven veriyordu.
"Sanırım biraz kafa dağıtsak iyi olacak"
Dedi Buğra ardından gitarını almaya gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIYI SEVMEK...
Teen Fiction"Senin için ölürüm" Dedi. Yutkundum. Gözlerimin dolmasına izin vermedim. Her şey bitmişti benim için. Artık yoktu. Hiç olmamış gibiydi. Derin bir nefes aldım. "Benim için zaten öldün" Dedim. Uzun bir süre yüzüme baktı. Bir şey demesine izin vermede...