Daha on yaşında ve susturulmuş bir kızdım. Adım Ebrar, ve iki tane küçük kardeşim var. O gün, günlerden perşembeydi ve ertesi sabah şehir dışına çıkması için annemi uğurlamıştık.
****
Okul zamanım yaklaşımca servisim gelmişti, ve binip okula gitmiştim. Okulu seviyordum, çünkü arkadaşlarımla iyi anlaşan biriydim. Herkesi seviyordum, ve herkes de beni seviyordu. Çıkış zili çalınca en yakın arkadaşım Elfida ile birlikte servise kadar yarışmıştık, ve o kazanmıştı her zamanki gibi. Serviste sürekli konuşuyorduk, bu yüzden Elfida inince biraz durgunlaşmıştım ama o gün cumaydı ve haftasonu tatili geldiği için çok mutluydum.
****
Sonunda benim evime geldiğimizde arkadaşlarıma el sallayıp servisten atlamıştım. Mutluydum. Nedense, hiç olmadığım kadar mutluydum ve bu yüzden çok korkuyordum. Hangi mutluluk dâimdi ki zaten?
Servisten indiğimde evimin orada yoğun bir kalabalık görmüştüm. Neden herkes ağlıyordu? Neden kalbim deli gibi atıyordu? Neden eve girmeye korkuyordum? Ne olduğunu öyle çok merak ediyordum ki, uzaktan zoraki seçebildiğim babamın yanına hızla yürümeye başladım. Bahçe kapısından içeri girdiğimde aniden bir çığlık koptu evin oradaki insanlardan. Herkes beni görünce daha çok ağlamaya başlamıştı. Hem bağırıyor, hem de ağlıyorlardı.
"Yavrum, küçücüksün sen daha!"
Öyle korkuyordum ki, gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Birine bir şey mi olmuştu?
-Ne odu? Neden ağlıyorsunuz? Anlatsanıza!
Ne söylersem söyleyeyim yalnızca ağlıyorlardı. Keşke annem de burada olsaydı. O anlatırdı hemen neler olduğunu. Ardından tekrar babamı gördüm ve insanları yararak yanına koşmaya başladım. Daha sormaya kalmadan bana sarıldı ve ağlamaya başladı.
-Baba ne oldu? Neden evimizde bu kadar insan?
-Kızım, canım kızım, sana söyleyeceklerimi dikkatle dinle ve kardeşlerin için ayakta kal, olur mu?
-Anlatsana baba!
Kalbim kafesinden çıkmaya çalışan bir kuş gibi çırpınıyordu. Sanki kafamın içinde atıyordu kalbim. Korku canımı yakıyordu.
- Annene ne kadar düşkün olduğunu biliyorum, burda gördüğün herkes annen için burada.
İşin içine annem girince dizlerimdeki gücü yitirip babama tutundum ve korkuyla gözlerine baktım.
-Baba anneme bir şey mi oldu?
Babam kekelemeye başlamıştı. Dudaklarını son gücüyle açmaya çalıştığının farkındaydım ama artık sabredemiyordum. Neden sonra konuşmaya başladı, ve nefes almama engel olan o sözcükleri söyledi.
-Annen öldü.
Söylediği şeyi duyunca kalbim durdu. Nefes almaya çalışıyordum, fakat ciğerlerim açılmıyordu. Hayat öyle uzun, dünya öyle büyük görünüyordu ki gözüme, içinde kaybolmuştum sanki. Yok olmak üzere parçalara bölünüyordum ben o an...
-Kızım, artık sen bu evin annesisin. Kardeşlerine sen bakacaksın.
-Ama baba benim okulum var. Nasıl bakarım ben? Hiç değilse bir bakıcı tutalım?
-Kızım... Paramız yok ki?
-Ya okulum ne olacak?
-Bir seçim yapmalısın. Kardeşlerin mi, okulun mu?
Ne söyleyebilirdim ki? Hayat beni öyle çaresiz bırakmıştı ki, iki seçenek sunup kendi istediğini seçmeye zorlamıştı beni.
-Kardeşlerim tabiki..
****
O gece sabahı zor etmiştim. Gözüme bir gram uyku girmemişti. Kardeşlerim de bir şeyler sezmişti, ama uykunun gücüne yenik düşmüşlerdi. Ben onlara nasıl 'annemiz öldü' diyecektim? Neden küçücük yaşta büyümeye mecbur bırakılmıştım ki?
****
Sabah olduğunda en küçük kardeşim Ayşe'nin yanından onu uyandırmamaya özen göstererek kalktım ve mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım elimden geldiğince. Servisim kornaya basıyordu, ama gidemeyecektim. Onları da boşa bekletiyordum ama gidip ben olulu bıraktım demeye yüzüm yoktu ki. Suçlulukla başımı eğip dudağımı dişledim. Ben ne yapacaktım?
Servisim sonumda gittiğinde kardeşim Ali gelip gözleri dolu dolu annemi sordu.
-Annem nerede? Hani çabuk gelecekti? Söz vermişti bana?
-Annemin gelmesi biraz uzun sürecek canım. Sabredebiliriz, değil mi?
Kardeşimi yatıştırmaya çalışırken benim de gözlerim dolmuş, sesim titremeye başlamıştı.
-O zaman biz yanına gidelim?
-Olmaz ki ablacığım. Gidemeyiz yanına. Bizim burada annemizi beklememiz gerekiyor. Anlaştık mı?
-Tamam, anlaştık.
****
Biz yemek masasında durgun bir şekilde kahvaltı yaparken, babam göründü. Resmen parfüm banyosu yapmış, ve aşırı bakımlı bir şekilde geldi yanımıza. Saçları özenle taranmış, kıyafetleri jilet gibiydi.
-Hayırdır baba neden bu kadar özenlisin?
Babam tam benim sorumu cevaplamak için ağzını açtığında bir kadın sesi duyuldu aşağıdan. Kimdi babamı çağıran bu kadın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN?
Ficção AdolescenteBir yardım elinin bana uzanmasını, bir sihirli değneğin bana dokunmasını, bir iyilik perisinin yanıma gelmesini, her ne olursa olsun bir şeyin beni bu karanlıktan çekip çıkarmasını istiyorum. Ama ne yazık ki bir filmde değiliz. Kızın en ihtiyaç duyd...