İki tip insan vardır. Verilen değerin zerresini hak etmeyenler, ve herkese değer verdiği halde asla değer görmeyenler. Bu genelde biz oluruz. Değer veririz, ama karşılığını alamayız.
Uykusuzluktan ölsek bile 'ben yatıyorum, görüşürüz' diyemeyiz mesela. Ya da özledim, deriz, seni seviyorum deriz, iyi ki varsın deriz, ve hep ilk biz söyleriz. Kaybedilmekten korkulan taraf değil de, kaybetmekten korkan taraf oluruz.
Kıramayız, dilimize gelenleri söyleyemeyiz giderler diye. Ama şunu bilmiyoruz. Onlar hep gider. Biz istediğimiz kadar sevelim, yüceltelim, kırılmasınlar diye parçalanalım. Onlar hep giderler, çünkü onlar gidenler. Onlar bize hiç gelmedi ki gitsinler.
****
Babam, Ayla, Erkem ve babamın arkadaşı yakalanmış, hapis cezası almışlardı. Bu haber bizi çok mutlu etmişti ama henüz Emre'ye haber verememiştim, çünkü Metehan bir buçuk haftadır bize nadiren geliyordu. Bir sorun mu vardı yoksa? Bunu öğrenmenin tek yolu, sormaktı. Okuldan çıkma vaktimiz yaklaşınca hızlıca hazırlandım, çantamı sırtıma takıp hocamdan izin aldım ve Metehan'ın sınıfının önüne gidip beklemeye başladım. Kardeşlerim okulun çıkış kapısının orada beklerlerdi nasıl olsa.
Çıkış zili çaldıktan birkaç dakika sonra Metehan ağır adımlarla heyecanlı heyecanlı çıktı sınıftan. Öyle hevesli görünüyordu ki, hızla yürürken önüne atlamasam beni fark etmeyecekti bile. Bugün onunla konuşup bu meseleyi halletmek zorundaydım. Bir sorun olup olmadığını, neden eskisi gibi olmadığımızı sormalıydım.
Bir anda önüne atladığım için korkudan yarım metre kadar geriye zıpladı, ve refleks olarak ne zaman korksa yaptığı gibi,
-Yüce rabbim!
diye bağırdı. Bunu ne zaman söylese gülerdik, bu yüzden Ali ve Ayşe onu sık sık korkuturlardı.
-Metehan!
-Ebrar? Bir şey mi oldu?
-Ben de onu soracaktım sana.
-Neyi?
-Bir şey mi oldu Metehan? Bilmeden kırdım mı seni? Neden uzaksın bir buçuk haftadır? Annemle bile nadiren görüşüyorsun!
-Bak. Üzgünüm, ama şu sıralar çok yoğunum. Eskisi gibi olacağız, ama işlerimi halletmem için bana zaman ver. Birkaç gün sadece. Olur mu?
Berbat hissediyordum. Ona 'Emre'nin yanına gidelim mi bugün?' Diyecektim ama madem meşguldü, ben onu daha fazla meşgul etmemeliydim. Sanırım.. Biraz kırılmıştım.
Şaşkınlıktan sadece fısıltı halinde 'tamam' diyebilmiştim.
Ben sanırım, Metehan'ı da kaybetmiştim...
****
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.-Orhan Veli Kanık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN?
Teen FictionBir yardım elinin bana uzanmasını, bir sihirli değneğin bana dokunmasını, bir iyilik perisinin yanıma gelmesini, her ne olursa olsun bir şeyin beni bu karanlıktan çekip çıkarmasını istiyorum. Ama ne yazık ki bir filmde değiliz. Kızın en ihtiyaç duyd...