16.BÖLÜM

161 30 7
                                    

-Ben seni götüreceğim dediysem götürürüm Ebrar Hanım. Gel bakalım buraya!

-İmdat! Emre!

Çığlığımla beraber, bir sarsılmayla gözlerimi araladım. Ne yani? Doğum günü olayındaki gibi, yine mi rüyaydı?

-Sakin ol Ebrar, geçti, geçti, sakin ol.. Ben yanındayım tamam mı? Sadece bir rüyaydı.

-Ne-ne demek rüyaydı? Buradaydı işte? Buraya saklanmıştı? Sen gittin, o da bir anda ortaya çıktı!

-Hayır Ebrar, öyle bir şey olmadı. Bir saat önce ben çıktım, o zaman da uyudun sanırım. Çünkü burada kimse yok ve ben gideli bir saat oluyor. O yüzden korkma. Bak ben yanındayım tamam mı?

-Buradaydı..

-Korktuğunu biliyorum. Ve senin çığlığınla ben de çok korktum. Sana bir şey oldu sandım! Neyse ki iyisin. Ama artık nefesini düzene koymazsan iyi şeyler olmayacak gibi...

Gülerek söylediği sözler sonucunda fark ettim bir an nefes alıp bir an almadığımı.

-Hadi uyu artık. Uyuman lazım. Çünkü gün içinde okul kaydı yaptıracağız. Okulların açılmasına az kaldı.

-Ne? Ne okulu?

-Eğitim yuvası işte?

-Saçmalama.. Tabiki okulun ne demek olduğunu biliyorum. Sadece şaşırdım.

-Vallahi ne yalan söyleyeyim, Yiğit abi söylediğinde bende şaşırmıştım doğrusu. Ama ne yaparsın, hayat! Hadi şimdi uyu. İyice dinlen.

-Emre?

-Ebrar?

-Ben uyuyana kadar yanımda kalsan olur mu?

-Ah, neden olmasın..

****

Uyandığımızda hazırlandık ve okula doğru yol almaya başladık. Yiğit abiyle orada buluşacaktık. Okul evimize yakındı ve biz rahatça okula vardık.

Okulun önünde kendisi beyaz, camları siyah bir BMW vardı. Emre biraz ileride Yiğit abiyi beklerken, boş olduğunu düşündüğüm arabanın arka camına doğru biraz eğilip saçlarımı ve üstümü başımı düzeltmeye başladım. Ben bunları yaparken cam hızlıca aşağıya indi ve karşıma benden bir-iki yaş büyük, şirin ile yakışıklı arasında kalmış, ama kesinlikle hoş bir erkek çıktı. O şaşkın ve anlamaya çalışır bir ifadeyle bana bakarken ben o anki panikle bir çığlık attım:

-Ay!

-Ay!

Benim çığlığımla yerinden hoplayan oğlan da benimle beraber çığlık atmıştı. Bir süre sonra ben mırıldanarak kendime saydırmaya başladım ve başımı yere eğip sessizce Emre'nin yanına ilerledim. Acayip utanmıştım. Yanaklarım yanıyordu.

-Ebrar? Neyin var? Domatese dönmüşsün..

-Ya Emre.. Rezil oldum..

-Niye ya, ne oldu?

Dedi gülerek. Elimi boşver dercesine havaya salladım. 

Biz bu şekilde konuşurken arabanın kapısı açıldı ve ileriden Emre'yle aynı boyda, gayet tarz giyinmiş olan, rezil olduğum erkek bize doğru gelmeye başladı. Ben şaşkınlıkla ona doğru bakarken yanımıza ulaşmış ve benimle konuşmaya başlamıştı;

-Merhaba. Ben Metehan. Az önce biraz korktuğumuz için tanışamadık, kusuruma bakma.

Bu kibarlığı çok hoşuma gitmişti. Acaba her zaman böyle miydi? Uzattığı elini sıktım ve;

-Ebrar. Memnun oldum Metehan.

Dedim gülerek. Ağzı ve gözleri bir karış açık, kaşları çatık olarak bizi izleyen Emre ise, sonunda konuşabilmişti:

-Metehan?

-Emre?

-Ben.. Şey, hadi gidelim Ebrar içeriye.

-Ne oldu birdenbire? Konuşuyorduk?

-Sonra görüşürüz Ebrar. Ben de çok memnun oldum. Umarım tekrar görüşürüz. Ben de arabaya döneyim artık..

Ortamda çok gergin bir hava esti. Anlayamamıştım. Nereden tanışıyorlardı?

-Görüşürüz..

Metehan hızla arabaya bindiğinde direk Emre'ye döndüm.

-Nereden tanışıyorsunuz siz?

-Lütfen sorma Ebrar. Lütfen..

Yalvarır gibi söylemişti. Bu ricasını geri çeviremezdim.

-Peki, nasıl istersen..

NEDEN BEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin