Hayatta beklemediğimiz anlarda beklemediğimiz şeyler olur. Kimi zaman kötü, kimi zaman iyi. Benim hayatımda genellikle kötü olaylar oluyordu. Ama hayatıma öyle birisi girmişti ki, adeta dört yapraklı yonca gibiydi. Emre'nin acısına dayanmamın en büyük sebeplerinden biri oydu, ve ben ona minnettardım.
****
O gün doğum günümdü, ve ben Emre'yle beraber kutluyordum doğum günümü. Yanına uzanıp ona sarılmış, ağlıyordum. Yeni bir elbise almıştı annem geçenlerde bana, ben de Emre'nin yanına gelirken giymiştim. Güzel olmak için. Gelmeden önce duş almış, saçlarımı yapmış, ve güzelce giyinip gelmiştim. Ama şimdi ağlamaktan ıslanan yüzüm emrenin toprağı yüzünden çamur, yeni elbisem de toprak olmuştu. Umrumda bile değildi. Ondan gelen her şeye razıydım ben. Onun yokluğuna bile razı olmuştum, istemesem de.
****
Metehan iki haftadır doğru düzgün benimle konuşmuyordu. Nedenini söylemesinden geçmiştim, en azından doğum günümü kutlasa yeterdi ama o bana küs gibiydi. Her an acele ve panik halindeydi. Gözlemlediğim kadarıyla okula geç geliyor, erken çıkıyordu. Onu bu kadar meşgul eden ne olabilirdi ki? Yoksa bir sorunu mu vardı bana anlatamadığı? Ona yardımcı olmalıydım, fakat bana anlatmıyorsa bilmemi istemiyor demekti. Saygı duymaktan başka seçeneğim kalmamıştı. O gün de okuldan çıkıp kardeşlerimle birlikte kafeye, annemlerin yanına gittik. Herkes heyecanlı görünüyordu, ve bana karşı fazla ilgililerdi. Nedenini merak ediyordum ama 'neden bana karşı bu kadar ilgilisiniz?' de denmezdi ki! Muhtemelen doğum günüm içindi. En iyisi beklemekti. Yakında ortaya çıkardı nasılsa..
Kafede bir şeyler atıştırırken sırtım kapıya dönüktü, ve yine dalgındım. Düşünecek çok şey vardı, üzülecek çok şey vardı...
Ben düşüncelere dalmışken omzumdan biri dürttü, ve arkama bakmamı sağladı. Bir kızdı bu. Benim yaşlarımda, gözlerinin içi ışıldayan, upuzun saçlarıyla, Elfida.
****
-Demek bu yüzden ili haftadır yüzüme bakmıyordun!
-Arkadaşını bulmak çok zor oldu gerçekten. Neyse ki taşınmamışlar. Eski evinizi öğrendim annenden, ve herkese sordum onu. Sana iyi gelecek bir doğum günü sürprizi olsun diye..
-Gerçekten bundan iyisi olamazdı. Çok teşekkür ederim.. Çok özlemişim seni Elfida, neler yaptın bunca zaman?
****
Yemek masasında oturmuş, yemeklerimizi yiyorduk. Ali, Ayşe, annem ve ben vardık. Babam yokken ne de huzurluydu hayat bizim için. O benim ilk kırgınlığım, ilk düşüşümdü. Ve artık o yoktu. Sessizce yemeklerimizi yerken, 3. sınıfa giden Ayşe anneme bir soru sordu. Bu sorunun gerçek cevabını bende hep merak ederdim.
-Anne aşk nedir?
Fısıldayarak konuştum, çatalımı bırakırken. Lokmalar boğazımda düğümlenmişti.
'Aşk, onun yokluğunu bile sevmektir.'
-Bir şey mi dedin abla?
-Ben duydum kızım. Ablan çok doğru bir şey söyledi. 'Aşk, onun yokluğunu bile sevmektir.'
Annem gülümseyerek Ayşe'nin yüzüne baktı, ve elindeki çatalı tabağına bırakıp devam etti konuşmasına.
-Aşk... Bir süt düşünün. O sütü yoğurt yapmak için mayalıyorsun. O maya tutmuşsa, ne yaparsan yap o yoğurt olmuştur bir kere. Bozamazsın onu. Başka bir yoğurtla mayalayamazsın da. Sadece bir kere, hiç bozulmamak üzere olur. Aşk budur işte. Bir kere aşık olursun, ve onu asla unutamazsın.
Bir anda annemi alkışlamaya başladım. Ömrümde gördüğüm en iyi açıklamaydı bu. Ama arkamı dönmek zorunda kalmıştım, çünkü ağlıyordum. Ben Emre'ye aşıktım..
-Vay be! Aşk ne güzel şeymiş öyle...
-Öyledir. Güzel şeydir aşk...
Ali'ye söylediği cümleden sonra Annemin gözleri uzaklara dalmış, ve gölgelenmişti. Annem aşık mıydı? Yoksa babama mı aşıktı? Belki de acı çekiyordu aşık olduğu adamın bize yaşattıkları yüzünden..
-Anne?
-Efendim canım?
-Sen hiç aşık oldun mu?
-Oldum. Senin yaşındayken, on altı yaşımdayken aşık oldum. Şimdi kim bilir nerede, kiminle...
-Anlatsana anne? Kim, nerede, nasıl tanıştınız?
-O gün okula geç kalmış, babamdan hayli azar işitmiştim. Üzgün bir şekilde yürüyerek okula gidiyordum ki karşı kaldırımda birinin yere düştüğünü gördüm. Yaşlı bir teyzeydi. Hemen yanına doğru koştum. Tam yanına vardığım sırada başka taraftan da benim yaşlarımda bir çocuk geldi ve teyzeye iyi olup olmadığını sorarak yerden kaldırıp elini öptü. Öyle hoşuma gitmişti ki yakından ilgilenmesi... Ardından teyze teşekkür edip adını, nerede oturduğunu sordu oğlana. Adı Ali'ydi, ve bulunduğumuz yerin biraz gerisinde oturuyordu. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki, bayılacak gibiydim. O an beni fark ettiğinde mahcup bir şekilde gülümseyerek adımı sordu, ve limonata içmeyi teklif etti. Okula geç kalmış olsam da kabul ettim, ve o günden sonra sürekli konuşmaya başladık. İkimiz de birbirimizi seviyorduk, her şey çok güzeldi, ama birkaç ay sonra onlar başka şehre taşındı, ve bir daha görüşemedik.
-O yüzden mi Ali'nin adı Ali?
Annem utanarak başını yere eğdi. Bu evet demek oluyordu sanırım.
-Soyadını hatırlıyor musun?
-Ölmez. Ali ÖLMEZ.
O kişiyi bulacaktım, ve annemin yıllar sonra mutlu olmasını sağlayacaktım. Kim bilir, belki o da annemi unutamamıştır...
****
Annabel Lee
Senelerce senelerce evveldi
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz
İsmi; Annabel Lee
Hiç birşey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekten başka beni
O çocuk ben çocuk, memleketimiz
O deniz ülkesiydi
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee
Göklerde uçan melekler
Kıskanırlardı bizi
Bir gün işte bu yüzden göze geldi
O deniz ülkesinde
Üşüdü bir rüzgarından bulutun
Güzelim Annabel Lee
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni
Mezarı oradadır şimdi
O deniz ülkesinde
Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskanırdı bizi
Evet! Bu yüzden 'Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi'
Bir gece rüzgarından bulutun
Üşüdü gitti Annabel Lee
Sevdadan yana kim olursa olsun
Yaşca başca ileri
Geçemezlerdi bizi
Ne yedi kat göklerdeki melekler
Ne deniz dibi cinleri
Hiç biri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee
Ay gelir ışır, hayalin erişir
Güzelim Annabel Lee
Orda gecelerim uzanır beklerim
Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim!
O azgın sahildeki
Yattığın yerde seni...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN?
Teen FictionBir yardım elinin bana uzanmasını, bir sihirli değneğin bana dokunmasını, bir iyilik perisinin yanıma gelmesini, her ne olursa olsun bir şeyin beni bu karanlıktan çekip çıkarmasını istiyorum. Ama ne yazık ki bir filmde değiliz. Kızın en ihtiyaç duyd...