Kapı deliğinden bakıp da karşımda Ekrem'i görmemle geriye doğru bir-iki adım sendelemem bir olmuştu. Bu adamdan ciddi anlamda kurtulduğumu düşünüyordum ama görünen o ki, bana kafayı takmıştı ve beni bırakmaya niyeti yoktu. Ne yapacaktım ben şimdi? Ben bunları düşünürken kapının oradan Ekrem'in sesi duyuldu:
-Kapıyı açmazsan bir daha Emre'yi canlı görebileceğini sanmıyorum prenses!
Bu neydi şimdi? Bu adam delirmiş olmalıydı! Sırf bana zarar gelmesin diye Emre'yi tehlikeye atamazdım. Yapamazdım. Onun canının yanması benim daha çok canımı yakardı. Geriye kalan tek seçenek ise beni dehşete düşürmeye yetecek bir seçenekti. Kendimi boşverecektim. Emre için...
-Tamam! Tamam geliyorum seninle.
Kapıyı açarken söylediğim sözler her ne kadar canımı acıtsa da, Emre'ye bir şey olduğunda canımın acıyacağı kadar acıtamazdı. Ekrem karşımda zafer kazanmış bir edayla gülümserken, benim gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı bile. Bu nasıl olmuştu? Nasıl Emre'yle gerçekten mutlu olup kardeşlerimi kurtarabileceğimizi düşünecek kadar aptal olabilmiştim? Ah! Ben her zaman hayalperest bir ahmaktım zaten. Hiçbir zaman gerçek mânâda mutlu olamayacak bir ahmak hem de..
Dışarı çıktığımda ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı. Hemen ağzımı kapattım sıkı sıkı. Biz yürürken o bir anda durdu ve ikimizin başını eşit seviyeye getirecek kadar eğildi. Baş ve işaret parmağı ile çenemi tutup yüzümü kendi yüzüne çevirdiğinde ona tiksintiyle bakıp elini sertçe ittirdim.
-Dokunma bana!
-Hmm.. Senin bana gücünün yeteceğini sanmıyorum doğrusu. Ama şimdilik senin dediğin olsun prenses.
-Bana prenses deme. Benim bir adım var. Hatta mümkünse muhabbet bile etmeyelim.
Dişlerimin arasından nefretle söylediğim bu sözlere güldü ve ayağa kalkıp elimi tuttu. Elimi sertçe onun elinden çekip ona döndüm. Tane tane konuşarak,
-Sana, az önce, bana, dokunmamanı, söylemiştim. Değil mi!
-Şimdilik sana sabrediyorum ufaklık. Ama bana bir kez daha dil uzatmaya kalkarsan Emre'ciğini göremezsin! Anlaştık mı?
Cevap vermek yerine başımı eğdim. Yürümeye devam ederken elimi tekrar tuttu, bir şey diyemedim. Bakışlarımı karşıma çevirdiğimde bir bana, bir Ekrem'e, bir de elimize bakan ve olayı anlamaya çalışan Emre'yle karşılaştım.
-Aah! İyi insan da lafın üstüne gelirmiş! Hoşgeldiniz Emre bey! Bizde tam Ebrar'la beraber evimize dönüyorduk!
-Ne evi lan?! Ebrar benimle kalıyor! Ebrar gel benimle.
Yumuşak bir sesle bana söylediği cümlenin ardından nazikçe bileğimden tutup beni kendine çekti. Ben tekrar ağlamaya başlamıştım. Elimi Ekrem'den kurtarıp Emre'nin arkasına saklandım. Emre bana dönüp fısıldayarak konuştu:
-Sakin ol Ebrar. Bu adama gücümün yeteceğini sanmıyorum. Şimdi ben onu biraz oyalayacağım, elimi sıkı tut. Üç deyince evimize doğru koşacağız. Tamam mı?
Sessizce söylediği bu sözlere mırıldanarak 'tamam' deyip sıkıca elini tuttum.
-Şimdi buradan gidecek misin? Polis mi çağırayım?
-Ebrar'ı almadan gitmeyeceğim. O benim lan! Sen kim oluyorsun?!
-Öncelikle, Ebrar kimsenin değil. O bir eşya değil. İkincisi de, sen gitmezsen biz gideriz.
-Hı?
Ekrem algılamaya çalışırken Emre elimden çekerek koşmaya başladık. Geriye bakmaya korkuyordum. Ya peşimizden geliyorsa?
Evin önüne geldiğimizde Emre'nin anahtarı sayesinde eve girip koltuğa oturduk. Emre bana bir bardak su getirdi ve yanıma oturdu.
-Anlatın bakalım Ebrar Hanıım... Bu adam kimdi, ve kapıyı neden açtın?
Olanları bütün çıplaklığıyla anlattığımda gözleri öyle korkunçtu ki, hayal gördüğümü sandım. Nasıl bir anda bu kadar değişebilmişti?
Ayağa kalkıp elleriyle yüzünü sıvazladı, ve koltuğun yanındaki sehpaya bir tekme savurdu. Sehpanın bir ayağı kırılmıştı. Öyle korkuyordum ki koltuğun bir köşesine sindim. Emre sürekli bağırıp küfürler ediyordu. Nasıl sakinleştirecektim onu?
-Emre!
Öyle güçlü bağırmıştım ki bir anda donup bana baktı. Şaşkın görünüyordu iyi ama, niçin şaşkındı?
-Neyin var senin, sakin ol!
-Ben.. Şe, farkında değildim. Kusura bakma Ebrar. Kendimde değildim sanırım. Çok korktun mu?
-Korktum. Canavar gibiydin!
-Özür dilerim, çok özür dilerim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN?
Teen FictionBir yardım elinin bana uzanmasını, bir sihirli değneğin bana dokunmasını, bir iyilik perisinin yanıma gelmesini, her ne olursa olsun bir şeyin beni bu karanlıktan çekip çıkarmasını istiyorum. Ama ne yazık ki bir filmde değiliz. Kızın en ihtiyaç duyd...