İki yıl sonra...
Bu eve geleli neredeyse iki yıl olmuştu. Bugün 31 Aralıktı. Ben büyümüştüm. Ve, artık o morlukların neden oluştuğunu anlayabiliyordum. O iğrenç adam şükür ki daha ileri gitmiyordu. Gündüzleri evde olmuyor, geceleri eve geliyordu. Ne zaman kaçmaya yeltensem kapı kilitli oluyordu. Artık 13 yaşımdaydım ve her şeyin anlamını, nedenini biliyordum. Her şeye aklım eriyordu. Artık boşu boşuna kaçmaya çalışmıyordum. Ne de olsa kaçamıyordum.
****
Saat 5 olmuştu ve Ekrem gelmişti. Elinde bir sürü poşet vardı. Aceleyle gelip beni her zaman olduğu gibi yanaklarımdan öptü. Ona birşey diyememek, bu yaptıklarına engel olamamak beni üzüyor, çocukluğumu elimden aldığı gibi yaşama sevincimi de elimden alıyordu. Şu sıralar içeceğime uyku ilacı atmaya bile gerek duymuyordu. Bir şekilde bu adamdan kurtulmazsam her şey bitecekti. Yaklaşıyordu, hissediyordum. Ekindeki poşetleri içeriye taşıdı ve bana seslendi:
-Ebrar gelsene. Sana göstereceklerim var.
Yanına gittiğimde orta boy bir çam ağacını, çam ağacının süslerini, balonları, bütün süsleri poşetlerden çıkarıp bana gösteriyordu.
-Biz hiç Noel kutlamazdık. Annem hoşlanmazdı.
-Ama artık kutluyoruz, değil mi?
Tehditkar bir şekilde bana baktı. Sadece kafa sallamakla yetindim. Bu deli adam karşısında elimden başka ne gelirdi ki? Son bir poşet kalmıştı.
-Bu da sana özel. Sürpriiz!
Elinde kısa pileli, siyah, kolsuz bir elbise vardı. Yaşıma göre biraz kadınsı, ve fazlasıyla da kısa olduğunu düşündüğüm bu elbiseyi elime tutuşturdu ve giymem için odaya yolladı beni. Giyindikten sonra saçlarımı at kuyruğu yapıp içeri geçtim. Ekrem, elinde bira şişesi, baştan aşağı beni süzdü ve gülümsedi.
-Çok güzelsin.
Başımı başka tarafa çevirdim. Gelip çenemi tuttu ve başımı kendine doğru döndürdü. Eğilip önce yanağımı, sonra omzum ve boynumun arasını öptü. O böyle yapınca birkaç adım geriledim.
-Böyle yapma abi.
-Ama bugün yılbaşı Ebrar. Bugün serbestiz.
Sırıtarak elime bira şişesini tutuşturup ağzıma götürdü. Ama bu sefer ona kanmayacaktım. Artık o saf Ebrar değildim. Bazı şeylerin farkındaydım artık. Ağzıma içkiyi doldurup acı tadını aldım, ama kesinlikle yutmamakta kararlıydım. O kendisine de bir şişe almak için gittiğinde şişeni içine geri tükürdüm ağzımdakileri. O bana doğru döndüğünde,
-İçmesem olmaz mı abi?
Diye sordum. Bana anlamaz bakışlar atıp,
-Neden? Sevmediysen viski de var?
-Hayır hayır! Canım istemiyor.
-Peki sen bilirsin.
Dedikten sonra o art arda içmeye başladı, ben de nasıl kurtulacağımı düşünmeye...
****
Gece olunca üzerimi değiştirmek için odaya girdim. Kapıyı kapatacağım sırada Ekrem kapıyı itekleyip açtı.
-Niye beni orada bırakıp geldin?
Sarhoş olmuştu. Hem de fazlasıyla...
-Üzerimi değiştirip yatacaktım. Neyse ben banyoda değiştiririm.
-Yok ya! Ne gerek var canım? Beraber değiştiririz.
Son sözünü söyleyip üzerindeki tişörtü sıyırıp attı. Ben tam banyoya doğru hızla giderken belimden çekip beni kendine bastırdı. Sırtım ona dönük, çok yakın bir şekilde duruyorduk. Ondan kurtulmaya çalıştıkça daha sıkı tutuyordu.
-Abi ne yapıyorsun? Bırak.
-Yeter artık. Sabredemiyorum! Engel olmayı bırak güzelim. Çok acımayacak.
Diyip boynuma yapıştı, ve beni yatağa fırlattı. Çığlık atıp kaçmaya çalıştım ama nafile.
Hani acımayacaktı? Benim.. İffetim acıyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEDEN BEN?
JugendliteraturBir yardım elinin bana uzanmasını, bir sihirli değneğin bana dokunmasını, bir iyilik perisinin yanıma gelmesini, her ne olursa olsun bir şeyin beni bu karanlıktan çekip çıkarmasını istiyorum. Ama ne yazık ki bir filmde değiliz. Kızın en ihtiyaç duyd...