17.BÖLÜM

167 28 4
                                    

Okula kaydımızı yaptırırken çok üzgündüm. Emre tam olarak kendi yaşıtlarının sınıfında, yani dokuzuncu sınıfta olmasına rağmen ben yedinci sınıf yerine dördüncü sınıfa kaydımı yaptırabilmiştim. Bunun sebebi, üç yıl önce annem vefat ettiğinde kardeşlerimle yeterince ilgilienebilmem için babam okulu bırakmamı teklif etmesiydi. Bu beni gerçekten üzmüştü, ama yapmak zorundaydım. Şuan kalbimde yoğun bir şekilde acı, üzüntü, ve pişmanlık duygularını hissediyordum. Çünkü benden üç yaş küçük öğrencilerle beraber okuyacaktım. Normalde yaşı o kadar önemsemem ama okul hayatımın sonuna kadar bunun sürecek olması beni üzmüştü.

Emre, ben, ve Yiğit Abi kayıtlarımızı tamamladıktan sonra okul bahçesine, oradan da çıkış kapısına doğru yürüdük. Kapıya doğdu ilerlediğimiz sırada kapıya yaslanmış, kollarını birbirine bağlamış, başını yere eğmiş bir şekilde duran Metehan'ı gördüm.  Biz oradan geçerken başını kaldırdı ve bakışları beni buldu. Bana sıcak bir şekilde gülümseyip, merhaba dercesine elini salladığında hemen ben de ona gülümsedim ve elimi salladım. Çok şaşkındım, ve şaşkınlığımın nedeni şuydu; o kadar güzel gülüyordu ki, dişleri o kadar güzeldi ki, gülünce gözleri kısılıyordu ve sol yanağında derin bir gamze beliriyordu. Çok iyi birisine benziyordu.

****

Gece su içmek için uyanmıştım. Suyumu içtikten sonra Emre'nin odasına doğru yol aldım. Uyuyor muydu acaba? Bugün eve gelene kadar suratı asık, mutsuz ve düşünceliydi. Eve geldiğinde de yaptığım patates kızartmasından yememişti, iştahı olmadığını söyleyip odasına geçmiş, bir daha da çıkmamıştı. Ben bunları düşünürken odasının önüne gelmiştim ama kapısı yarıya kadar açıktı. Önce üç kez kapıyı tıklattım ve biraz bekledim. Aynı şeyi tekrarladım ama hala bir ses yoktu. Birdenbire kalbime bir ağrı saplanmıştı. Sol gözümden bir damla yaş düştü. Ama hemen elimle onu sildim ve omuzlarımı dikleştirdim. Evin diğer yerlerine bakabilirdim. Kesinlikle ona bir şey olmamıştı. Kesinlikle şuan diğer odalardan birindeydi. Peki neden kendimi bu söylediklerime inandıramıyordum? Neden her saniye kalbimin ve başımın ağrısı artıyor ve gözyaşlarım peş peşe akıyordu? Onu da mı kaybetmiştim?

Telaşla Emre'nin odasından çıkıp sırasıyla banyoya, oturma odasına, mutfağa, balkona ve tuvalete baktım. Yoktu. Hiçbir yerde yoktu işte. Evimizin çıkış kapısına sırtımı dayadım ve yavaşça aşağıya kaydım, ardından yere oturup bacaklarımı kendime çekip dizlerime sarıldım. Başımı dizlerime gömdüm ve sarsılarak ağlamaya, bir yandan da düşünmeye başladım. Şimdi kim bilir neredeydi? Ne yapıyordu? Ona bi şey mi olmuştu? Yoksa kendi rızasıyla beni bırakıp gitmiş miydi? Gitmiş olsa çok üzülürdüm, ama ona asla kızmazdım. Bir nedeni vardır. Hem ona bir şey olmasından iyidir değil mi? Beni bırakıp gitse de bir şey olmaz. Yeter ki o iyi olsun. Ona bir şey olmasın.
Seni seviyorum Emre..

Emre'den:

Yetimhanedeki geçmişim aklımdan gitmiyordu. Metehan'ı görünce gelmişti aklıma. Neden tekrar çıkmıştı ki karşıma? Neden..

Kalbimdeki acıyla, evimizin dış kapısının dışındaki kısma sırtımı yasladım ve yavaşça aşağıya kaydım. Bacaklarımı kendime çekip dizlerime sarıldım, ardından kalbimdeki acıyla, beynimdeki düşüncelerle beraber başımı dizlerime gömdüm. Düşündükçe gözyaşlarım daha hızlı dökülüyordu. Ebrar kesin şuan mışıl mışıl uyuyordu. Peki ya ben? Artık uyuyabilecek miydim? Çok canım yanıyordu. Boğazımdan bir hıçkırık kaçtı. Gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Artık ağzımı kapatmış, hıçkırarak ağlıyordum. Evimizin kapısı çelik olduğu için içeriye fazla ses gitmezdi. Bu yüzden rahattım. Ebrar'ın güçlü olması için ben de güçlü olmalıydım. Dayanmalıydım. Ebrar için...
Seni seviyorum Ebrar...

NEDEN BEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin