25.BÖLÜM

172 28 11
                                    

İnstagram sayfalarımızı takip etmeyi unutmayın!
@nedenbenwattpad
@nedenben.wattpad

****

Sabah gözlerimi açtığımda annemin kolları arasındaydım. Annem hâlâ uyuyordu. Uykusu o kadar hafifti ki, kalkmak için hafifçe kıpırdadığım an uyanırdı. Bu yüzden o uyanana kadar bekleyecektim.

Bazen sevdiklerimiz için fedakarlıklar yapmamız gerekir. Hatta bazen bizim iyiliğimize olacak bir şey, değer verdiğimiz kişinin zararına olacaktır. Böyle bir zamanda bile o kişi için büyük fedakarlıklar yapmamız, gerçekten değer verdiğimizi gösterir. Ama o kişinin bizim verdiğimiz sevgiye, değere layık olup olmadığını kimi zaman hemen anlarız, kimi zaman da bu yıllarımızı alır. Bu hayatta edindiğim tecrübelerden biri de kimseye olması gerektiğinden fazla değer vermememiz gerektiğidir. Bu kişi ister en yakınımız olsun, ister üç saniye önce tanıştığımız birisi. Kime çok fazla değer verirsek, o kişinin gözünde değerimiz azalır. İnsanoğlu böyledir. Değer bilmez. Kimi insanlar da vardır, hiç kimseden değer görmemişlerdir. O insanlar değeri hak eder. O insanlar verdiğiniz değerin kıymetini bilir. Umarım bunları çok geç olmadan anlarız.

Ben bunları düşünürken aklıma bir anda bu günün '18 Eylül Pazar' olduğu geldi. Yarın okullar açılacaktı... O kadar heyecanlıydım ki! Uzun bir süredir sorunlarla boğuştuğum için aklıma hiç gelmemiş olan önemli sayılacak bir durum geldi. Emre'nin Metehan'a olan sebepsiz nefreti...

Gözlerimin önüne bir anda Metehan'la ilk karşılaşma anımız geldi. Ne kadar rezil olmuştum ama! Asla yüzüne bakamazdım onun... Okulda da sık sık karşılaşacağımızı sanmıyordum. Bir bağlantımız bile yoktu ki, neden karşılaşalım?

Düşüncelerimden sıyrıldığımda önce sol tarafıma, yere baktım. Yani Ayşe'nin uyuduğu yer yatağının olduğu tarafa. Tamamen masum bir şekilde uyuyordu. Daha sonra sağ tarafıma, yani anneme doğru yavaşça çevirdim başımı. O esnada sessizce beni izleyen annemi görünce bir anda irkildim. Ben korkunca annem içten bir şekilde kıkırdadı, ve gülümseyerek saçlarımı okşamaya başladı.

-Günaydın canım.

-Günaydın meleğim. Rahat uyudun mu?

-Evet. Çok rahattım canım.

-Hâlâ deli gibi yatıyor muyum?

-Hmm.. Biraz?

-Ah! Kusura bakma.

İkimiz de gülüştük, ardından annem aklına bir şey gelmiş gibi bir anda gözlerini büyüttü ve hızla konuştu.

-Hadi hemen kalkalım da kahvaltı hazırlayalım. Şimdi uyanır diğerleri.

-Tamam.

Annem ve ben, benim yatağımdan kalktık, yatağımızı, üzerimizi ve saçlarımızı düzeltip sırayla lavaboya girdik. Annem ve Ayşe benimle, Ali ise Emre ile kalıyordu.

Annemle beraber kahvaltıyı hazırlarken, her ne kadar sormaya çekinsem de sormam gereken o soruyu sordum:

-Anne? O adamları şikayet etmemiz gerekmez mi? Yani... Bize çok zarar verdiler. Sadece böyle bekleyecek miyiz?

-Aslında ben de bunu çok düşündüm. Ve benim fikrim şu. Bence bir süre hiçbir şey yapmadan beklemeliyiz. Çünkü para kazanıp iyi bir avukat tutmazsak onlar bizi alt edebilirler. Dolayısıyla, yeterince para kazanana kadar beklememiz daha iyi olacaktır. Sence?

-Haklısın. Mantıklı bir fikir. En iyi avukatı bulmalıyız.

Annemle işimize devam ederken epey dalgındım. Annemin fikri gerçekten mantıklıydı ama bunun yanı sıra, epey büyük bir sorunumuz da vardı. Ne yaparsak yapalım, nereye gidersek gidelim, her anımız tehlikedeydi. Mesela yarın okullar açılıyordu. Emre, ben, Ali, Ayşe, hepimiz ayrı tehlikedeydik, annem ayrı tehlikede. Annemi evde tek bırakamazdık. Beynim o kadar yorgundu ki...

NEDEN BEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin