47 | Çocukluk Hasreti

41 8 13
                                    


Merhabaaağğ yine ben geldim... Mental olarak iyi olmadığım için bölümlere başlamakta zorlanıyordum. Çalışmakta cabası tabi. Ama bugün daha iyiyim.. birkaç arkadaşımla konuşunca daha iyi oldum :)

Keyifli okumalar <3

BÖLÜM 47 | ÇOCUKLUK HASRETİ

"Benim çocukluğumun hasreti dinmez abi."

...

Yalım hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. Doktor olduğu için mi bilmem ama çok çabuk toparlanıyordu. Bacağındaki aksama da geçmek üzereydi. Hastaneden çıktıktan sonra ufak bir aksama olmuştu bacağında. Doktor neyseki önemli olmadığını bir süre sonra geçeceğini söylemişti.

Bu bir haftadır da Aysayı Liraz konusunda ikna etmeye çalışıyordum. 3 aydır abisi olduğunu kabul etmemişti. Liraz onunla ne kadar konuşmaya çalışsa da o konuşmamıştı. "Aysaaaa," dedim onu dürterek. Kollarını birbirine bağlayıp başını diğer tarafa çevirdi.

"Kızım hadi yaa." dedim onu bir daha dürterek. Kaşları çatık bir şekilde bana baktı. "Hayır dedim Bera niye uzatıyorsun hâlâ?"

"Üç aydır adamı süründürdüğün yetmez mi? Onun bir suçu yok ki. Hepsi Kahranın suçuydu ve o cezasını aldı." diyerek ona sarıldım. Dayanamayıp sarıldı bana.

"Aylardır bunu söylüyorsun ama onu nasıl kabul edeceğini bilmiyorum. Ben öldüğüne o kadar çok inanmıştım ki ne kalbim ne aklım yaşadığını kabullenemiyor. Üstelik yıllardır gözümüzün önündeymiş. Bir ara öldürmeyi düşündüğümüz adam aslında abimmiş. Ben abimi kendi ellerimle öldğrebilirdim Bera. Nasıl kabulleyim bunu?"

"Biliyorum çok zor kabullenmesi ama ona bir şans vermelisin Soror mea. Bunu yapmazsan ikinizi de üzersin. Bırak abinle bir arada ol. Hem bana Asili kabul et derken iyiydi. Şimdi de sen kabullen."

Şakayla karışık konuşmamın ardından güldü ve sarıldı. "Teşekkür ederim," dedi yanağımdan öperek. Gülümseyip sıkıca sarıldım ama sarılamadım. Karnımdan dolayı. Biz koltukta oturmuş sarılırken içeri Asil, Dağra, Yalım ve Arkın girdi. Arkını görmemle bakışlarımı ona çevirmeden gözlerimi Dağradan ayırmadım.

"Bir şeyler olmuş burada." dedi Asil gözlerini kısarak.

"Bir şey olmadı canımın yarısı. Liraz hakkında konuşuyorduk sadece." dedim Aysa'dan ayrılırken. Yalım yanımıza gelip Aysayı kollarının arasına aldı. Kendimi biraz geri çektim. İkisi de birbirini çok özlemişlerdi. Hele Aysa küçüklüğünden beri görmediği abisine kavuşmuş ama en büyük destekçilerinden birini kaybetme korkusu yaşamıştı. Bu yüzden onun Yalıma olan özlemi herkesin özleminden fazlaydı.

"Çiçeğim?" dedi Dağra alnımdan öperek.

"Efendim," dedim bakışlarımı ona çevirerek.

"Nereye daldın böyle?"

"Hiiçç önemli bir şey değil."

İç çekip saçlarımı öptü Dağra. Yerimden kalktım o sırada. Mutfağa gidip oradan çıkmamayı planlıyorum. Arkını gördükçe içim bir tuhaf oluyor ve gözlerim doluyordu. Üç aydır bu böyleydi.
"Mutfaktayım ben," dedim ve eğilip yanağından öptüm. Bir şey demedi Dağra. Adımlarımı Asile yönlendirip onunda yanağından öptüm. Gitmeden alnımdan öptü o da. Mutfağa yöneldiğimde iki adım sonra Yalımın sesini duydum.

"Bu tavrının sebebi ne?" diye sordu Yalım. Arkın burada olduğu sürece kimseyle konuşasım yoktu. Tartışmaya girmemek istememin sebepleri de bebeklerim. Bir kere onları kaybediyorduk zaten yine aynısını yaşayamam. Yalım'ın sorusunu görmezden gelip, koltuğa oturdum. Sakinleşmem lazımdı. Sinirlenme Bera, sinirlenme.

TABLOLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin