Yayımlanma tarihi 17.07.2022
Giriş cümlesi yazdığıma ve yayımladığıma hala inanamıyorum. Geçen seneden beri paylaştım, paylaşacağım diye diye bugüne kadar ertelemek zorunda kaldım. İlk dört bölümü peş peşe yayımladım. Bunu iki sebebi var. Birinci hikayeye girebilmeniz için diğerini ise okuyunca anlayacaksınız.
Kimsesizlik
Bir kelime, on bir harf ve bir mahvolan hayat.
Savrulmak
Bir kelime, dokuz harf ve tüm yaşanmışlıklar.
Bunlar hayatımın başrolü olan iki kelimeydi.
Bu kelimeleri iki yana çektiğimde onları yöneten kelimeyle karşılaşıyorduk.
Sevgisizlik
İnsan var olduğunu nasıl hisseder? İşte bunu sorunun cevabı kesinlikle sevgi.
Hayatımı yönlendiren kelime bunun olumsuz halini almıştı. Benim hayatım daha başlamadan acısı yazılmıştı.
"Bir tane daha" adamın sesi sert çıkıyordu ama kafasının bulandığı da anlaşılıyordu. Mekanın içinde değişen ışıklar koyu mavi, kırmızı arada geçen beyaz renk gözlerimi ağrıtıyordu. İçeceği hazırladım ve adamın önüne doğru ittim. Özel bir gece kulübünde servis kısmında çalışıyordum. Bu işi kısa süreliğine bulmuştum. Bir haftalığına gece 21.00'dan 04.00'e kadar buradaydım. Yıllardır çalıştığım işten kovulduğum için saatler ve ortama bakmaksızın kabul ettim. Oturduğum yerden kira ve faturalarım kendiliğinden ödenmiyordu. Yeni bir iş bulana kadar her fırsatı koşula bakmaksızın değerlendiriyordum.
Tezgahın arkasındaydım ve önümdeki taburelerde olan kişiler fazla değildi. Yüksek bir kesime hitap ettiği için ayrı localar vardı. Bu kısma genelde tek gelenler oturuyordu. Ben ise bu kısımdan sorumluydum. İş yüküm nispeten daha az denilebilirdi. Biri el işareti yaparak yenilemem gerektiğini anlatmaya çalışıyordu. Biri kafasını tezgaha yaslanmış içkinin etkisiyle söyleniyordu. Tam kenarda oturan kişi ise sevgilisinden ayrılmıştı. İçeceğini hazırlarken tüm yaşadıklarını anlatmıştı.
Son servisi de yapıp çıkacaktım. Saat tam 04.05 geçiyordu. Fazla bile kalmıştım. Adamın önüne içkisini koydum ve kapının oradaki sorumlu adama bakındım. Göz göze geldiğimizde kolumdaki saati göstererek işin bittiği mesajını vermeye çalıştım. Mesajımı almış olacaktı ki buraya gelmeye başladı. Arka kısma geldiğinde " Ahu sen çıkabilirsin" dedi.
Başımla onayladım ve personel odasında doğru geçtim. Verdikleri önlüğü çıkardım ve çantamı alıp çıkışa doğru ilerledim. Personel kapısından içeri eşya taşınıyordu. Kargaşaya bulaşmak istemedim. Mekanın çıkışını kullanacaktım. Dans eden çiftleri aşarak çıkışa yönlendim.
Tam kapının önündeyken gün boyu 'bir tane daha' diye bağıran adamı gördüm. Önünden geçmek üzereyken adam yürüyemedi ve tökezledi. Düşüyor diye refleks ile kolundan tuttum. "İyi misiniz?" diye sordum ama önce elimi üzerinden çektim.
"İyiyim" dedi ama bu sefer de dengesiz ilerliyordu.
"İsterseniz kapıda ki adamlara söyleyelim size taksi çağır-" devam edemedim çünkü duvara doğru yan tarafa sendeledi.
Bırakıp gitsem şu anlık kafam rahat olurdu ama bu tarz yerlerde ki kişiler değerli müşteriler oluyordu. Çoğu ünlü bir iş adamıydı sorunlu başıma bir anda yeni bir sorun daha alabilirdim. Şimdi düşse kayıtlara baksalar olay olabilirdi ve haftamı tamamlayıp para mı almama engel çıkardı. Başı yere doğru duruyordu ve gözleri kapalıydı. Adamın kolundan destek olarak çıkış kapısına getirdim.
"Yardımcı olun" dedim. Kapıdaki adamlar ilk bana doğru döndü. Onlar yardıma gelmeden bir sürü adam daha etrafımızda dizildi. Bir bela mı diye düşünürken adamlar yaklaşmadan önündeki düğmeleri iliklemeye başladılar. Kendi adamları olmalıydı. Biri yardımcı olmaya geldiği an hızla orayı terk ettim. Buranın çıkışında taksiler müşteri bekliyordu genelde biraz daha ilerledikten sonra birine durması için el işareti yaptım.
Evimin adresini verdikten sonra kulaklığımı taktım. Yorucu bir gün olmuştu ve eve gidene kadar ayakta kalabilmek enerjisi yüksek ve sesli bir müzik açtım. Gece çıktığım için çalıştığım yer dönüş masrafını ödüyordu. Adrese geldiğimizde şoförden fiş istedim. Ödemeyi yaptıktan sonra indim.
Evim çıkmaz sokakta kaldığı için taksiler girmiyordu. Biraz yürüdükten sonra evin girişine geldim ve anahtar ile açtım. Bu evi yurttan çıkmama bir hafta kala bulmuştum. Sahibi acil şehir değişikliği yapacaktı ve kiracı işini hemen halletmek istiyorlardı.
Part-time uzun süre çalışmıştım ve ayrıldığım an bir eve çıkacak kadar para biriktirmiştim. Ev sahibi gitme durumu oldukları için fiyat konusunda pazarlığı güzelce yapmıştım ve evi tutabilmiştim. 1+1 ve eşyalıydı. Eski bir ev değildi. Konum olarak sıkıntısı yüzünden tercih edilmiyordu. Doğduğum günden beri yurtta olan ben için ise kendine ait bir alanının olması paha biçilmezdi.
Altı senedir bu şekilde düzen tutturmuştum. Üniversiteden mezun olduktan sonra yönetici asistanlık işi bulmuştum. İki senedir çalışıyordum ama en son ortamda dönen oyunlar sinirimi bozmuştu. Fevri bir insandım zaten ve kovulmuştum. O yüzden kısa süreliğine bu işi bulmuştum.
Her dakikamı çalışarak geçirebilirdim. Zaman benim için o anlarda akıyordu. Meşgul olmadığım her zaman bana cehennem gibi geliyordu. Saatlerce boş boş duvarı izlediğim ve yaşamı sorguladığım her zaman ölümün kıyısında oluyordum.
Çalışma saatleri kesinlikle uygun değildi ama yeni bir iş bulana kadar birkaç gün idare edecektim. Yani hayat bana bu sefer iyi davranır da iş bulabilirsem diyebilirdim. Hayatım hep bir taraflara savrulmak ile geçti. Yine bir çıkmaza savrulmadan kendimi sağlama almam gerekiyordu.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Düşünceleriniz benim için değerli ve önemli.
Hikayeye girebilmeniz açısından ilk dört bölümü aynı anda yayımladım diğer bölüme bekliyorum😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEZİR
ChickLitBir oyunun içindelerdi ve beni de içlerine çekmişlerdi. Kaçtım yakalandım sonra tekrar kaçtım yine yakalandım. Zaman ilerliyordu ve ben çözüme ulaşamıyordum. Geçen zamanlar bana oyunu onların istediği gibi oynamam gerektiğini öğretti. Kurtulmak içi...