♛ 17. Bölüm - Geri Dönüş ♛

2K 126 10
                                    

Bu bölüm ve sonraki bölümde bazı gerçekler ortaya çıkıyor. Önceden ne düşünüyordunuz bu konularda fikirlerinizi satır aralarında görmek isterim 😊

Taytımın dizleri yırtık üstüm toz toprak kaplıydı. Derin bir nefes aldım. Kulağımda kulaklığın hissinden emin olarak adımlarımı attım. Kapının önünde ki adamlar beni tanımıştı.

Ağlamalı bir ses ile "Timur nerede?" dedim. Kötü şeyler düşün ve ağla komutuna beynim sadece komik anları hatırlayarak cevap veriyordu. Ciddi olmaya kendimi zorlayınca olmuyordu.

Adamlar şaşkındı ama biri kapıyı açtı diğeri ise eve bildiriyordu. Bahçeden geçerken adamlar tuhaf bir şekilde bakıyordu. Eve yaklaşırken kapı açıldı ve Yahya çıktı.

Beni incelediğinde üstüm başım mahvolmuş bir haldeydi ve tam zamanında ağlamayı becerebilmiştim.

Verandadan hızlıca indi ve "Yenge iyi misin?" dediğinde bedenimi artık taşıyamıyormuşum gibi kendimi bıraktım ama düşmeden tuttu.

Zamanlama bu kadar mı olur dedirtircesine Timur da evden çıkmıştı. Yanıma geldiğinde Yahya'nın verdiği destekten ayrılmıştım. Timur'a yaslı şekilde duruyordum. Elimi ona sardım ve kafamı göğsüne denk gelecek şekilde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sinirlerim bozuldu ve ağlama oyunu biraz gerçeğe dönüşmüştü. 

Kulaklıktan ses geldiğinde çaktırmamaya çalıştım ama irkildim. "Oscar ödülü sahibi Ahu Tekdemir" birkaç hışırtı sonrası "Bu performanstan çok etkilendim gidip köşede ağlayacağım" dedi Seza gülerek, sesi sol kulaklıktan geliyordu. Aksel'den gizli verilen kulaklıktandı.

Sesten irkilmem ağlamam ile birleştiği için dikkat çekmedi ama Seza tüm dikkatimi bozmuştu. Daha ağlayamazdım. Bende ağırlığımı biraz daha Timur'a vererek ayakta duramadığım izlenimi güçlendirdim. Timur iki elini bacaklarımın arkasından geçirdi ve beni kucağına alarak içeriye aldı. Kafam omzuna düşmüş gibi yaptım.

Arkadan Yahya geliyordu. Yahya robotunun yine kaşları çatıktı. Bu sinirli duruşu olmadığını anlayacak kadar onu iyi tanıyordum. Şu an soru işaretleri vardı kafasında durumu tartıyordu. Timur beni yavaşça koltuğa bıraktı ve hemen yan tarafıma oturdu.

"Neler oluyor?" bir elini yanağımda gezdirdi "Anlatmak ister misin?" dedi Timur.

"Ben partinin olduğu gün sana kurtar beni mesaj vermeye çalıştığım için sinirlendiler" olayı sanki yaşıyormuşum gibi üstümde omuz kısmı yırtık olan kazağımın biraz altını tutarak yüzümü buruşturdum. Omuz kısmımda koca bir morluk vardı. Cengiz hoca ile eğitim sırasında güzel bir dirsek darbesi yemiştim "Zor kaçtım" dedim.

Yahya ve Timur morluğa bakıyorlardı " Sana vurdular mı?" dediğinde cevap olarak ağlamaya başladım. Kulaklıktan ses gelmediği sürece dikkatim bozulmaz ve ağlardım. Timur bu sefer sarıldı ve saçlarımı okşadı "Tamam canım geçti" diye sakinleştirmeye çalışıyordu. Ne kadar bu şekilde kaldık bilmiyorum ama daha durmayacak kadar rahatsız oluyorum. Kendimi yavaşça geri çektim.

"Odana çıkaralım seni dinlen" dedi aslında hemen kabul etmek kendi işime gelirdi ama oyun açsından gerçeklik katmak istedim.

" Hayır" dedim panikle "Yine gelir götürürler"

Sol kulaklıktan önce küçük cızırtı geldi ve sonra Seza konuşmaya başladı "Şu an çok kırıldım" dedi gülerek.

"Korkma kimse götüremez" dedi ve Yahya'nın arkasında ki adama işaret verdi ve odaya çıktım. Kapının önüne gelmeden adam durdu.

Seza'nın şakaları biraz da olsa gerginliği hissetmemi sağlıyordu. Odada yalnız kalmıştım ve biraz sonra sağ kulaklıktan cızırtı geldi ardından "Ne durumdasın Ahu?" diye sordu Aksel.

VEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin