♛ 48. Bölüm - Kıskançlık♛

682 56 14
                                    


"Birini felaketi olacağım ve bu kesinle Yağız değil" dedim. Gözlerinin içine ona olan nefretimi belli ederek baktım "Gözüme batıyorsun Seza ve ben anlayışlı bir kadın değilim"

"Doğruları söylüyorum Ahu Tekdemir"

"Bir daha ima yaparsan Seza konuşabileceğin tek cümle bana ölmek için yalvarmak olur. Şimdi gidebilirsin" dedim.

Buna sinir oluyordu. Ben istediğim sürece bu evde durabilecek olması onu delirtiyordu.  Cevap mı veremedi yoksa ayak sesleri var diye mi sustu emin olamadım. 

Mutfağın girişinde Yağız'ı gördüğümde "Güzelim, ne yapıyorsun?" diye sordu sonra gözü karşıda duran Seza'ya değdi ve "Sorun mu var?" diye ortaya sordu.

Yanına doğru ilerledim ve  "Sevgilim" diyerek elimi boynuna doladım ve dudaklarına öpücük kondurup "Kahve yapıyorum sen de ister misin?" diye sordum. 

"Yok sevgilim" dediğinde bakışları Seza'ya doğru döndü ama o hızlıca çıkmıştı. "Bir şey mi dedi?" diye sordu. 

Her an kırılacağımdan ve geçen yaşanılanların bir daha olmasından korktuğu belliydi ama olmayacaktı. Daha yıkılmayacaktım. Bir an eski anlara dönmüş kendimi kaybetmiştim. Daha olmazdı geçmiş geçmişte kalmıştı ve ben tek değildim. 

Bir anda nasıl yıkıldıysam bir anda da toparlandım. Bir daha yıkılmamak üzere.

"Hayır, kahvenin yerini sordum" dedim. Seza olayı çok derindi ve ben bunu çözecektim. 

"Özür dileme görevi nasıl geçti?" diye sordu. 

"İsmail ile güzel geçti çikolatamı geri bile verdi. Yahya ona abi dememi istiyor. Aksel'e kahve götürünce onu zehirleyeceğimi düşündü. Yani güzel geçti ama sinir de ettiler. Kenarıya yazdım artık sonra hesaplaşacağız"

"Sen yaparsın" dedi ve alnımdan öptü. Ben kahveyi hazırlayınca salona geçtik. Herkes burada toplanmıştı. Niye toplanmıştık? 

Yağız ile yan yana koltuklara geçer geçmez  "Dinliyoruz" dedi Yahya, hayır abi, hayır abim. 

"Dinleyelim" dedim. Neyi dinleyeceğimizi anlamadım. 

"Planı neden bozdun?"

"Beni mi dinliyorsunuz?" dedim şaşırarak.

 Ben anlatacağım demiş miydim? Hayır. 

"İyi, konuşmak istediğimde dinlersiniz" diyerek kahvemden bir yudum aldım. 

"Bir anda Hasan Erkan'ın neden gittiğini bize söyler misin? Seni korumamız için her şeyi bilmemiz gerekir" dedi Aksel.

"Beni korumanıza ihtiyacım yok" dedim. 

"Hoş geldin eski Ahu, güle güle anlayışlı Ahu" dedi abim. 

"Senin korunmaya ihtiyacın yok da biz seni yine koruyalım fazla koruma göz çıkartmaz" dedi İsmail. 

"Öğrenmemiz gerekiyor" dedi Yağız. 

Niye bu kadar gereksiz bir noktaya takılmışlardı ki? Gitmişti işte daha ne istiyorlardı. 

"Artık kendi kafasında  ne kurduysa Yağız ile onun arasında tercih yapıp onu seçeceğimi düşüncesine kapılmış. Böyle bir tercihte esamesinin bile okunmayacağını anlayınca gitti"

Bana Yağız mı kendin mi dense Yağız derim gelmiş bana babana silah çekiyor diyor. Onun tarafında olmamı istediğini belli ediyor. Olacak şey miydi?  

Konuşmanın bu kısmı kapatılmıştı. Başka konulardan söz edildikten herkes dağılmıştı ve biz de odamıza çıkmıştık. 

"Demek beni tercih ettin" diye beni kendine doğru çekti. 

VEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin