3. Bölüm - Kaçış

5.3K 243 40
                                    

Her istediğinize sahip olamayabilirsiniz ve her istediğinizi de bir insana yaptıramazsınız. Bunu o adama dile getirmek isterdim.

Bir adam ile yaptığım saçma sapan konuşmanın üzerine bir ay geçti. Dile kolay ama akla zarar tam otuz gün oluyor.

Ben ise her günü kurtulmayı denedim. Her gün yine aynı başarısızlıkla bitmişti. Keşke bunu deseydim, keşke bu şekilde çıkmayı deneseydim düşünceleri hiç bitmiyordu.

Dışarısı ormanlık bir alandı kaç kere kurda kuşa yem olurum ama burada duramam düşüncesi ile kaçmıştım fakat yarı yolda yakalanıp geri getirilmiştim. Sayısız ve etkisiz kaçma planlarım işe yaramıyordu.

Hepsi robot gibilerdi, Timur ne derse onu yap şeklinde programlı olmalıydılar. Özellikle Yahya robotu kendisi Timur'un sağ kolu oluyordu. Dinlediğim konuşmalardan ve tavırlarından anlaşılıyordu.

Her kaçtığımda itina ile geri getirirdi. Her kaçma girişimimde engellenmiştim. Çevremde bir çember kurarlar ve beni engellerlerdi.

Otuzuncu günün sabahı odanın kapısı yine çalındı. Her zamanki gibi hışımla kalktım ve açtım. Yahya gelmişi.

" Kahvaltı hazır" dediğinde etrafıma bakındım sadece sert olabilecek cisim olarak klima kumandası vardı. Alıp ona fırlattım ama artık alıştığı için hemen kaçınmıştı.

" Hepinizin canına okuyacağım" dedim elimi ona doğru sallayarak "Bir de normalmiş gibi davranıyorlar" sitemi ile kapıyı yüzüne kapattım.

Timur denen adam o günkü konuşmadan sonra görmedim. Başıma adamlarını dikmişti ama kendisinden haber yoktu. Haber almak istemiyordum ama artık gitmem gerekiyordu. Kaçma girişimleri bulunmadığım zamanlarda yemek yiyor ve bulunduğum odada zaman geçiriyordum. Koskoca evde kapalı duruyordum. Arada bir Yahya geliyordu.

Kahvaltı masasına oturdum. Yahya diğer bir uçta duruyordu. Yine aynı olayları yaşıyordum. Bugünde yine kaçmayı deneyecektim. O yüzden besin almam gerekiyordu.

Kapının oradan sesler geliyordu ama adamlarından biridir diye bakmadım. Adımlar oturduğum masanın başını bulduğunda Timur'u gördüm.

" Merhaba" dedi ve başta ki sandalyeyi çekip oturdu. Kaşlarım çatıldı ve sinirli bakışlarımı ona sundum. Otuz gün sonra karşıma çıkıyordu. Yaptığı bir saçmalık yokmuş gibi muhabbet etmeye mi çalışıyordu? Bunu çok yanlış kişiye yapıyordu.

" Beyefendi sonunda teşrif edebildi. Yaptığın saçmalığı farkına varmışsındır umarım" bir hışımla kalkıp yakasına yapışsam sinirimi çıkarsam anca rahatlardım.

" Kabullenebilmen için seni biraz yalnız bırakmak istedim. Umarım evimize alışabilmişsindir"

"Kabullenme diyor ya" derken elimi masaya koymuş alnımı avcuma yaslamıştım.

Trajikomik.

"Zamanla beni seveceksin" dedi kendinden emin bir tavırla.

"Seni seveceğimden o kadar eminsin yani?" bir an sakinleşip onunla mantıklı bir şekilde konuşmaya çalıştım. Onunla ne kadar mantık çerçevesine konuşulur işte orası muammaydı.

"Eminim"

"O zaman adam gibi karşıma çıksaydın. Düzgünce tanışsaydık." dedim sinirle derin bir nefes aldım oturdum "Bak bu olanları unutalım. Ben buradan gideyim. Sende doğru bir şekilde karşıma çıkarsın." suyuna gitmekte fayda vardı.

"Ben senin yanına o şekilde gelmiş olsaydım. Şu an cenaze namazını kılıyor olurduk."

Şu an acımam falan mı gerekiyordu. İnside Out filmi gerçek olsaydı. Şu an kesinlikle benim komutamda öfke olurdu ve bu durumda diğerleri asla geçmek istemezdi.

VEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin