Bir oyunun içindelerdi ve beni de içlerine çekmişlerdi. Kaçtım yakalandım sonra tekrar kaçtım yine yakalandım. Zaman ilerliyordu ve ben çözüme ulaşamıyordum. Geçen zamanlar bana oyunu onların istediği gibi oynamam gerektiğini öğretti.
Kurtulmak içi...
Satır aralarında yorumlarınızıgörmek çok isterim ve sol alt köşede yıldıza tıklayıp oy verip destek olursanız sevinirim.
Keyifli okumalar dilerim.
Karnımın ağrısı uyutmuyordu. Yorganımı tekmeleyerek yataktan kalktım. Canım da tatlı bir şey istiyordu. Üstümdeki pijamaya baktım. Mickey Mouse desenliydi. Biri beni böyle görse tüm çizmeye çalıştığım profil mahvolurdu. Gecenin köründe herkes uyuyor rahatlığı ile mutfağa indim. Buzdolabını açtım ama tatlı adına hiçbir şey yoktu.
Tüm dolaplara tek tek bakmaya başladım. Üçüncü dolaptan sonra artık bulamadıkça sinirlerim tepeme çıkıyordu.
"Kırdın kırdın" dedi Yağız.
Bir irkildim ama belli etmedim. Dolapları çarparak kapattığımı daha yeni fark etmiştim.
Cevap vermedim son dolabı da açtım ve kurcaladım. Ama burada sadece baharatlar vardı. Sinirle kapağı çarptım.
"Ne arıyorsun yardımcı olabilirim."
"Tatlı olan her hangi bir yiyecek"
"Tatlı bir şey yok bulamazsın"
"Neden? Biz sert adamlarız tatlı tarzı şeyler yemeyiz tavrına mı giriyorsunuz"
"Yok artık ne alaka hepsini ben bitirdim diyecektim"
Şaşkınlık ve sinirle ona doğru döndüm "Bu evde senden başka birileri de yaşıyor. Bu kadar düşüncesiz olmamalısın. "
"Bu son dediğini duymamazlıktan geliyorum ve senin için kendime ayırdıklarımı bakacağım ama kalmadı diye hatırlıyorum"
"Hadi bak" dedim hevesle. Tatlı krizine girmiştim.
"Çık sen" şaka mı yapıyordu? Yerini gizliyor muydu?
"Birde saklıyor" dedim ve sinirle mutfaktan çıktım.
Ben niye Yağız'ın sözünü dinliyorum ki?
Sessizce mutfağı gözettim. Fırının altındaki çekmeye bakıyordu. Yerini öğrendiğim için rahatça salona geçtim. Biraz sonra salona Yağız girdi.
"Sadece bu kalmış" dedi ve çilekli bisküviyi uzattı.
"Düşüncesiz" dedim üzgünce ve ayağa kalktım. Karnım ağrıdığı için yüzümü buruşturdum. Odama çıktım ve mutsuz mutsuz bisküviyi yedim. Ama bu benim tatlı ihtiyacımı kesmedi.
Tüm tatlıları yediyse sonucuna katlanır diyerekten sinirle odadan çıktım. Üst kata Yağız'ın odasının önüne geldim. Onun odasını hiç görmemiştim. Kapısını çalmadan odaya girdim. Beyefendi yatakta yatıyor ve televizyon izliyordu. Hızlıca odada göz gezdirdim bu oda hepimizin odasından daha gösterişliydi.
"Senin yüzünden tatlı yiyemiyorsam sen de uyuyamazsın" dedim ve başında dikildim.
"Uyumuyordum zaten" dedi pişkince.
"Rahatlığa gel ya bu oda niye diğer odalardan daha büyük?"
"Kıskandın mı?"
"Hayır" dedim ama yalandı tüm gün evde olunca alan kısıtlılığı sinirimi bozuyordu. Yan tarafına geçip televizyon izlemeye başladım. Bir kaç dakika sonra Yağız kalktı ve kumandayı bana uzatıp odadan çıktı.
Rahatsız olduysa hiç umurumda değildi.
Hem karnım ağrıyor hem de tatlı istiyordum. Kanalları gezmeye başladım. En sonunda çizgi film kanallarından durmuştum Tom ve Jerry izliyordum.
Ben televizyona dalmışken Yağız odaya girdi. Elinde bir poşet, sıcak su torbası ve galiba çorap vardı. Poşetin içinde çikolata olduğunu fark ettiğim an bir hevesle poşete uzandım.
"Bence bana ettiğin lafları geri almalısın" dedi.
"Tamam geri aldım" dedim. Yağız bir şaşırdı. Şaşırmakta haklıydı normalde asla geri adım atmazdım. Sıcak su torbasını ve çorabı önceden uzattı.
"Ayağın çıplak geziyorsun olmaz. Vücudunu sıcak tutman lazımmış. Onu giy sonrada sıcak su torbasını tutarsın " dediğinde anlattıklarını şaşkınlıkla dinliyordum.
Yüz ifademden dolayı tekrardan konuşmaya başladı. "Az önce internetten baktım " dedi hızlıca ve konuyu kapatmak için "Ne izliyoruz" dedi.
"Ben seni rahatsız etmeyeyim artık" dedim. Sanki aramızda bir çekim vardı. Bu odadan hemen ayrılmak istiyordum.
"Kal" dedi biraz durdu "Yani tüm tatlıyı alıp kaçamazsın."
"Peki" dedim konuşmayı unutmuş gibiydim.
Poşeti açtım ve içindekileri bölüştürmeye karar verdim. Beş bana bir tane ona mantığıyla ilerliyordum.
"Çok adil bir dağıtım olacak gibi"
Elimdeki bir çikolatayı ona uzattım. Çikolata ellerimizin arasında kalmıştı. Ellerimizi ayırmıyordu. Ben elimize bakıyordum ama onun bana baktığını biliyordum. Gözlerine bakmaktan çekindim.
"Pijama çok yakışmış" dedi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şu an yer yarılsın ve içine gireyim. Kimse görmez diye böyle çıkmıştım. Sonra da unutup yine aynı şekilde odasına gelmiştim. Hızlıca elimi çektim ve yatağa yaslandım. Utanmış olabilirdim ama sonuna kadar inkar edecektim.
Hareketime Yağız güldü. Benim buna sinir olmam gerekiyordu.
Bilmem kaçıncı kez başlayan Tom ve Jerry izliyorduk. Sıcak su torbası iyi gelmişti. Tatlılar ise artık yoktu. Hemen bitirmiş olabilirdim.
Sabah olmak üzereydi ve biz hala çizgi film izliyorduk. Son bu bölümü izledikten sonra odama gidecektim.
"Yağız bey" diyerekten kapıya yüzlerce kez vuruluyordu. Uykumun en güzel yerinde benim odamın kapısında bağıranı kesinlikle dövecektim.
Bölüm sonu.
Biraz kısa bir bölüm oldu. Diğer bölüm daha uzun olacak şimdiden sözünü verebilirim.