Hayatımın en zor dakikalarını yaşamış olabilirdim.
Ahu'yu hiç bu kadar gözü dönmüş bir şekilde görmemiştim.
Aksel ve Belma'yı parçalayacaktı desem yeriydi.
Aksel'in tehditlerini ben takmıyordum ama Ahu fena halde takılı kalmıştı.
Cevabını verecektim ve benim olanı geri alacaktım. Sakince halledecektim ve bunu keyif alarak yapıyordum. Yılların alışkanlığı veya sona gelmenin rahatlığı da üstümdeydi.
Bir noktada bende sinirlenmiştim Ahu için kim tehlikeli olabilirdi. Ben vardım burada ve izin vermezdim.
Ahu biraz da olsa haklıydı. Konu birbirimizin güvenliği olunca beynimizde şimşekler çakıyordu. Ben biraz daha kontrollüydüm veya öyle sanıyorum.
Ahu üstünü değiştirmeye çıkmıştı. Masaya ittirdiği için üstüne kahve lekeleri sıçramış. Bir turda buna dair olan sinirinin bastırıp sakinleştirmem gerekti.
"Bunu yapamam Yağız bey" dedi Burhan. Ahu artık her işini gizlice onunla hallediyordu ve bu sıkıntı olabilirdi.
"Daha önce yapmıştın" dedim. Ahu'nun Hasan Erkan'ın yanına gittiğini o haber vermişti.
"Kriz durumlarında esneklik sağlayabilirim diye düşündüm. Onun dışında yaparsam Ahu hanıma ihanet etmiş gibi olurum ve bunu asla yapmam" dedi Burhan.
"Sevmediğin bir şey vardır. Bu kadar övgü olmaz" dedi İsmail. İşini övmek ve bize haber taşımayacağını söylemek dışında hiçbir konudan bahsetmiyordu.
"Var" dedi ve elindeki Ahu'ya ait olan açık kırmızı renk çantayı yukarıda tutarak "Hepsi cırt renkler ve Ahu hanım asla çanta kullanmıyor. Neden taşıdığımı anlamıyorum?" dedi Burhan.
Gerçekten en büyük sorunu buymuş gibi çantaya nefret edercesine bir bakış attı.
"Bir çanta taşımak ile klasın sarsılmaz Burhan" dedi Ahu merdivenlerden aşağıya inerken.
"Doğrudur Ahu hanım" dedi Burhan ve hızlıca salondan çıktı.
"Kahverengini tekrardan sevmeye mi başladın" dedim. En son senin gözlerine benziyor diyerek kıyafetleri yüzüme fırlatmıştı.
"Hiç sevmekten vazgeçmedim ki" derken eli yanağıma koymuş yavaşça okşarken dudaklarıma doğru iyice yaklaşmıştı.
Yalancı bir öksürük araya girerek "Tamam renkleri seviyorsunuz anladık. Artık çıkalım mı?" diye Yahya robotu konuştu. Bizi böldüğü için robot deme konusunda Ahu'ya artık hak veriyordum.
"Kırmızıyı da seviyorum" dedi Ahu ve kapıya doğru yürümeye başladı.
"Ne kırmızısı diye sorarsak kan kırmızısı mı der yoksa ojemdeki kırmızılık mı der" dedi İsmail kısık sesle.
"Belli olmaz Ahu bu" dedi Yahya.&
İkimizin de görüşme talebi üzerine şu an Hasan Erkan ile karşı karşıya oturuyorduk.
Ahu ile anlaşması için yardımcı olacaktım ama söze ilk onun girip amacını belli etmesini bekledim.
"Neden Timur'un yaşamasına izin verdin?"
"Benim önceliğim Ahu. Senin önceliğin ise öğrendiğinde hissettiğin duygulardı. Gerçekten ben varken onu öldürmenin sana düştüğüne mi inandın. Ben bilmiyor muydum ona cezasını vermeyi? Ahu'yu düşündüm. İntikamını kendi almak istiyordu. İçinin soğumasını istiyordu ama sen kendine öncelik verip kızının içindeki yangını söndürmesine izin vermedin" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEZİR
ChickLitBir oyunun içindelerdi ve beni de içlerine çekmişlerdi. Kaçtım yakalandım sonra tekrar kaçtım yine yakalandım. Zaman ilerliyordu ve ben çözüme ulaşamıyordum. Geçen zamanlar bana oyunu onların istediği gibi oynamam gerektiğini öğretti. Kurtulmak içi...