♛ 42. Bölüm - Ruhen Kaybolmak ♛

779 67 30
                                    

Çok yoğun bir dönemden geçiyorum ve bölüm yazmak benim için cidden çok zor. Bunu hem geç gelen bölümlerin nedenini açıklamak adına hem de yorumlarda sizi göremediğim için yazmak istedim. Yorumlarınız benim için motivasyon kaynağı oluyor, masa başına oturmak için bir güç oluyor. Düşüncelerinizi görmek isterim.

Keyifli okumalar ❤

"Yarına eve davet edebilirim. Ne dersin sende tanışırsın"

"Olur"

Umarım anlaşabilirdik çünkü Atayarlar'ın evi bir kaosu daha kaldıracak kadar sağlam değildi. 

Birkaç dakika sonra kapı çaldı ve Nilüfer gelip Yağız'ın toplantıdan çıktığını haber verdi.

"Evde görüşürüz" dedim ve ayağa kalktım.

"Görüşürüz" dedi Aksel.

Odadan çıktım ve Yağız'ın odasına doğru ilerledim. Nilüfer'e geldiğimi haber verme demiştim. Kapıyı tıklattım ama 'Gel' demedi veya içeriye kabul eden bir tepki yoktu. Ben nezaketimi göstermiştim ama cevap alamamıştım. Kapıyı açtım ve direkt girdim. Yağız'ın öfke saçan gözleri beni buldu. Bakışları değişti ama hala kaşları çatılıydı. Ayağa kalktı ve yanıma doğru geldi. Bir, iki adım bende ona doğru attım.

Elimi yüzüne doğru uzattım çatılı kaşlarına dokundum "Bir şey mi oldu?" dedim.

"Düşüncelerde boğuluyor olmam yetmiyormuş gibi oda sen kokuyordu ve sen yoktun."

Güldüm "Haber vermemelerini ben söyledim." ellerimi yüzünden çektim ve ellerini tuttum.

"Küs müsün?" dediğinde kenetli olan parmaklarımızı hareket ettirdim.

"Konuşmuyorsun?"

"Konuşuyorum"

"Kırıldın?"

"Seni seviyorum" dedim.

"Bu kırıldığın gerçeğini değiştirmiyor" gözlerime dikkatli bakıyordu. Ardından hemen "Bende seni seviyorum" dedi.   

"Beni artık anladığını biliyorum"

"Seni kırmış olduğum gerçeğini kendi içimde bile atlatamıyorum. Seni pamuklara sarmak isterken kırmış olmam-" sözünü öperek kestim. Benim yavaşça öpüşüm karşısında kontrolü Yağız aldı.

Elini enseme attı ve beni daha ne kadar çekebilirse o kadar çekti. Öpüşleri derinleşti. Dudakları, dudaklarımı kendi tesiri altına altmıştı. Kendimi tutku ve heyecana kaptırmışken güç alabilmek adına Yağız'ın koluna sıkı sıkı tutunuyordum.

Bir anda kapı gürültüyle açıldı ve biz birbirimizden nefes nefes kalmış bir şekilde ayrıldık. "Abi haberlere baksana" diye içeriye dalan kişi Seza'ydı.

Ardından "Gözlerim, beynim hayır, olamaz. Görmedim ve unuttum" dedi. Bakışlarım hiç ondan tarafa dönmedi. Özel hayatım ihlal edilmiş gibi hissediyordum. 

"O kapıyı bir kerede çalarak gir" diye Yağız söylendi ardından "Ne olmuş? "dedi. 

"Gündeme düşmüşsün, düşmüşsünüz. Neyse Ahu burada zaten sürprizi bozmuş oldum galiba, ben gidiyorum" dedi ve ardından odadan çıktı. 

"Sürpriz değil öylesine içimden geldi diye yaptım" dedi.

"Ne yaptın hayatım?" dedi sakince. Yağız masaya doğru yaslanmış ve beni de kendine doğru çekmişti. 

"Senin sosyal medyan yokmuş, birde bana sosyal medyam için resim çekilelim dedin" diye önce aklıma takılan durumu söyledim.

Elleri saçlarımda gezerken "Güzel bir şey elde ettiğim yararlı bir yalandı. Pişman değilim" dedi. 

VEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin