3.Bölüm : "Son Gün"

46.2K 1.4K 221
                                    


Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gözlerimi açtım. Güneşin yakıcı ışınları camı delip odanın içini aydınlatıyor, istemesem de sıcaklığı gözlerimi yakıyordu.Telefonuma baktım saat 05.30 nasıl ya ilk defa alarmla kalkmamıştım. En şaşırtıcı yönü ise o rüyayı görmemiştim.

Derinden bir of çekip sırtüstü döndüm. Gözlerimi tavana dikmiştim. Sessizlik, böyle durumlarda aklımdan milyonlarca şey geçer. Geleceğime odaklandım yapacaklarıma yaşadıklarıma...

Bursumu kaybedeli bir hafta olmuştu bugün okuludaki son günümdü. Annemin bir  çare uğraştığı geleceğimi yerle bir etmiştim.

Hayallerimin yok olmasının verdiği acıyla gözümden düşen yaş yastığımı ıslatmıştı. Böyle olacağını tahmin etmemiştim. 4 senemi geçirdiğim okuldan mezun olamadan ayrılmak.. Kendime lanetler okunmaya başladım. Bu hayatta hiçbir işe yaramayan başkalarının acıyarak baktığı yetim kız olmaktan nefret ediyorum.

Kendi ayaklarımın üstünde duramamaktan nefret ediyorum. Her sabaha aynı uyanmaktan nefret ediyorum. Yalnız olmaktan, beni yalnızlağa iten her şeyden nefret ediyorum. Doğrusu ben kendimle hiç barışık yaşamadım. Hayata,hatta beni yalnız bırakmak zorunda kalan anneme, çocukluğumu zehir eden babama kırgınım.

Sol elimin tersiyle tenimde kalan gözyaşı sildim.Daha akşam yıkandığım için saçlarım fena gözükmüyordu. Tarak vuramayacak kadar halsizdim.

Dün gecenin verdiği mayışmayla eklemlerim ağırıyordu. Son kez üniformamı giydim.yüzümün soluk olduğunu fark ettim.Hafif bir allık canladırmaya yetti. Sürdüğüm rimel gözlerimi güzel göstermişti. Açıkçası hoşuma gitmişti.

Saçlarımı omuzlarımdan belime kadar uzanacak şekilde düz bir örgü yaptım. Doğuştan gelme sarı saçlarım camdan giren güneşle parlıyordu. Gözlerimin kahverengi olması insanların boya olduğunu düşündürmesine neden oluyordu.

Ne var ki her sarışın olan ya çakma yada mavi gözlü olmak zorunda mıydı?

Daha baharda olduğumuz için üzerime siyah ceketimi geçirdim. Mutfaktan kendime atıştırmalık bişeyler alıp evden çıktım. Otobüs tıklım tıklım nefes almakta zorlanır hale gelmiştim.

Bi çare kendimi ilk durakta dışarı attım. O otobüste boğulmaktansa okula yürümeyi tercih ederdim. Nasıl olsa son günüm bir sorun çıkacağını sanmıyorum.

Birkaç adım attım ki koluma bir omuz darbesi " naber Çisem" bu İrem'di. Bu ne neşe, hiç bir şey olmamış, içimdeki sıkıntıyı bilmiyormuş gibi davranması sinirlerimi bozmuştu. Yada yine aşırı alınganlık yapmış yanlış anlamıştım."idare eder" derken sesim canlı çıkmıştı. "Akşam babamla konuştum. Biliyorum kabul etmek istemeyeceksin ama okul masraflarını karşılamak istediğini söyledi" neydi bu şimdi dalgamı geçiyordu.

" Kimseye muhtaç değilim gerek yok" ağzımdan dökülen sert cümleler İrem'in yüz ifadesini değiştirmişti. "Bak İrem anlıyorum yardım etmek istiyorsun bunun için çok teşekkür ederim ama artık Faruk amcadan gelecek parayı istemiyorum." derken elimi omzuna atmış, sert cümlemi telafi etmek istemiştim.Sonuçta onlara bağlı kalamam bu sefer değil, okuldan çıktıktan sonra kendime bir iş bakacağım bir miktar para biriktirdikten sonra açıktan son senemi bitireceğim.Kurduğum plan az da olsa içimi rahatlatmıştı.

İrem ile kol kola okula girerken Merve'nin yanımıza doğru geldiğini fark ettim."Çisem" bu güne kadar adımı ağzına ya bir kez yada iki kez almıştı. Ben ona şaşkınlıkla bakarken"bugün gidiyormuşsun tüh çok üzüldüm ama olsun hayat buradan ibaret değil" demişti.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin