Selam güzel meleklerim.Sizi çok özledim malum yazmayıda. Bundan sonra bol bol beraberiz.Bir iki üç ard arda birçok kitap yazabilirim dermişim :)
Lafı fazla uzatmadan hemen bölüm paylaşmak istedim.Bir önceki bölümü okuyup devam etmenizi tavsiye ederim.Keyifli okumalar.
******
Yıldızlar bütün ihtişamıyla yeryüzüne yansıma yapıyordu.Ağaçlar itaatkar bir şekilde eğilmiş yaratıcılarına saygı gösteriyolardı.Tenimizi okşayan rüzgar artmaya başladığında Atakan ateşe biraz daha yaklaştı."Buradan çıkmamız gerek"deyip soluklandı.Ellerini birbirine sürterek soğuk havaya meydan okuyordu.
Derin bir iç çekerek havanın bana yetmediğini düşündüm.Doymak için daha çok nefes alıp verdim.Bir odun parçasının ucunu ateşe yaklaştırarak karıştırmaya başladım.Ben karıştırdıkça ateşten çıkan küçük parçacıklar havada süzülmeyi devam ettiriyordu.
Söze başlamak için dudaklarımı araladım. Atakan ile göz göze gelmek istemiyordum. Aklımda sürekli Ateş vardı.Ondan ne istiyorlar. Seçkin oğluna bunu nasıl yapabiliyordu.Belki de haberi yoktu.Kadını oyuna getirmiş olabilirler miydi?
Düşüncelerimi gizli bir el ile kafamdan sildim.
''Sence ne kadar daha beklemeliyiz?'' bu sefer ellerini iki yana açarak ''bilmiyorum '' dedi.
Tek kaşını kaldırıp gökyüzünü süzdü. Bu sefer bulutlar hafiften etrafı sarmalamaya başlamıştı,Bu da gecenin daha soğuk ve kuru olacağına işaret ediyordu.
''Bana güven buradan kurtulacağız '' diyerek beni tatmin etmeye çalışıyordu. ''Emin değilim.Etrafına bir baksana evi geçtim bir ışık dahi yok''
''Aramadık bile.Bunu düşünmek için fazla erken '' dedi. Gözlerini parlatarak ''artık uyumalıyız yarın yorgun bir gün olacak'' diyerek ayağa kalktı.
''ateşe yakın uyu ne olur ne olmaz'' deyip sırıttı.Aklınca beni endişe düşürmeye çalışmıştı.
Atakan'ın yüzünde alışılmadık bir ifade belirdi.Gözlerini henüz kapatmamıştı.Ben hala oturmaya devam ediyordum. Atakan'a tekrar baktım.O devamlı gördüğüm kibirli ve öfkeli maskesi düşmüş yerine gerçek bir kader çıkmıştı.
Herşey kontroldeymiş gibi görünüyordu.Sanırım şimdilik. Havaya tekrar bakıp Atakan'ın henüz kapanmamış gözlerine bakarak ''gece yağmur yağabilir''diyerek uyarıda bulundum.
Umursamamış gibi sırtını dönerek ellerini başınının altına yastık görevi görmesi için birleştirdi.
''iyi geceler'' diyerek duyup duymadığını ummadan bende ona sırtımı döndüm.Karşımda bir orduyu teşkil eden ağaçlara odaklandım.Belli belirsiz suretleri göz önüne getiriyordu.Karanlıktan pek korkmazdım.Ama güvensiz bir ortamda benim güvenli uyumam konusunda tereddütdeydim. Uyumamak konusunda beynimle savaşıyordum. Sonrasında gözlerim beynime yenik düşüp biraz uyumanın fayda olacağına kanaat getirmişti.
Gece boyunca rüzgarın sürekli esmesi ve rahatsız bir ortamda yatmamla ayaklanmaya çalıştım.Boynum çoktan tutulmuştu.Biraz ovuşturarak Atakan'a doğru baktım.Ormandan bana doğru geliyordu.
Geceye rağmen kavurucu sıcak başımı döndürüyor ve dudaklarımın kurumasına neden olmuştu.Dilimle dudaklarımı gezdirerek Atakan'a ''günaydın'' dedim.
''Sanada.Ormanın biraz aşağısında bir patika gördüm .Belli ki bir yere çıkıyor.Bir kaç eşya alıp yola koyulalım'' dedi.
Henüz yeni uyanmışştım. Ayaklarıma felç vurmuşcasına hareketsizdi.İçimdeki his de yürümek istemiyordu.Başımı gökyüzüne kaldırarak canımı tehlikeye attığım kişi için dua etmeye başladım. Saatler öylece geçivermişti.Öğlen vaktine yakın soluklanmak için bir ağacın altına oturduk.Çantada ki su şişesindeki sudan bir yudum aldım ve Atakan'a uzattım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
Chick-LitOnlar farklı yerlerde; kendi hayatlarının kendi hayallerinin savunmasız kahramanlarıydı. Taa ki çaresizlik çanlarını çalıncaya kadar.. "Ateş Ilgaz" ismini kendine çeken sıcaklığından alan , kapalı bir ku...