Canlar yb geç geldi kusura bakmayın. Bu arada
Kitabı'n ismini değiştiriyorum. Anlaşma artık "GİRDAP" oldu . Multimedya da yeni kapak var umarım beğenirsiniz. Konu hiç bir şekilde değişmedi yine bir anlaşma var :) sizi seviyorum keyifli okumalar :))~~~~
Hayata bir sıfır geride başlamak nedir bilir misiniz?
Yada "18 daha gençliğinin Baharı" sözüne nazaran arkadan hiç acınmadan uçuruma itilmeyi?
Peki ya siz hiç sonbaharda kendisini bırakan dala küs olan yaprak?
Hayır mı?
Normal şartlarda bunu onaylardım. Ama ben gördüm.
Hırçın denizde boğulan kendisini bile kurtarmaya gücü olmayan bir adam. Yaslandığı duvarın aslında rolden ibaret olduğunu bilmeyen bir çocuk. Elimdeki fotoğrafa bakarken geçmişime çizgi çekmenin vakti gelmişti. Belki de şuanlık birşeyleri sineme çekebilirdim. Ateş işimi kafadan bitirmişti. Aksini iddaa etmem de imkansızdı. Ben gerçeklere doğru koşarken o önüme engel koymuştu . Nefesimi son kez tutup burnumdan verdim. Şu iki ayımı mahveden bu yerin havasını dahi almak istemiyordum. Burası benim için kötü bir anıdan ibaret olabilir miydi?
Sonradan aldığım ufak tefek Seçkin Hanım'ın aldığı çantaya koysamda eve gidince atacaktım. Tabi döndüğümde kapının kilidi değiştirilmiş bir ev bulmazsam. Ayağa Kalkıp çantayı kolumda kenetledim. Okul işide yalan olmuştu zaten. Güya okuyup biryerlere gelecektim. Her seferinde dizlerimin üzerine çöktüğüm engebeli yolda birşeyler öğrenmiştim.
Gülünç olacak ama fazla merakın Başıma neler getirebileceğini de. Sakin olmanın her zaman artılarını da gördüm Sessiz kalmanın eksilerini de. En önemlisi ise çabalamayı öğrendim.
Her tadsızlıkta hayata renk katamasam bile simsiyah etmemem gerektiğini de.
Yüzümde oluşan hafif tebessümü çizgilerden kırtarıp etrafıma tekrar baktım. Farkedemediğim detaylar vardı.
Mesela pencerenin önünde duran masa yada perdelerin rengi en tuhafıda kenarda bulunan üç gözlü komidin..
Gözlerimi hafif hayal kırıklığıyla devirip odadan çıktım. Birilerinin beni karşılamasını dahi beklemiyordum. Seçkin Hanım durumu biliyormuydu onuda bilmiyorum . Bildiğim tek şey gözümün açıldığıydı.Avuçlarımın terini kontrol edebilmek için hafif nemli havaya karşı serbest bıraktım. Diğer günlere nazaran yazın bitiminindeki yumuşak hava sertliğini bozmuş, zar zor ayakta duran güneşi bize göstermişti. Bulutlar içimdeki gerginliği süpürürken bahçede buraya ilk geldiğim günü hatırladım. Ateş ne kadar da nefret doluydu. Şimdi de değişen bir şey varmıydı bilmiyorum. Belki de beni sadece sürtük Görüyor olabilirdi. O gece üzerine saldırmam acizlik gösterimdi ne kadar inkar etmeye çalışsamda herşey ortadaydı.
"Çisem" Olduğum yerde durdum.Seçkin Hanım'ın yüzüne bakmaya Yüzüm değil halim yoktu. Ondan çocuk gibi kaçamazdım. Kanıtsız olduğu halde içimdeki his onun masum bir anne olmadığını söylüyordu. Bu saatten sonra bunu düşünmem işe yarayabilirmiydi.
" başaramadın Çisem" sesinin gerginliğini yutarak Yüzümü ona döndüm. Baştan aşağıya bir kez süzerek " sen başardın" dedim.
"Bundan ima çıkarmalımıyım"
" nasıl isterseniz"
"Peki. Ah günlüğün bende" diyip gülümsedi. Beynimce kendime küfürlere boğarken kaşlarımı çatıp bir şey söylemesini bekledim. Günlüğü Odamda saklamıştım. Bulunmasi imkansızdı yani öyle sanıyordum.
"Bir daha böyle bir şeye kalkışırken daha dikkatli olmalısın "
"Siz odamı mi kurcaladınız"
"Kurcalamak demeyelimde merak galiba"
"Neden " diye tısladım. Nedenini gerçekten merak ediyordum.
" son zamanlarda biraz şüpheli davrandın. Ne karıştırdığını bilmek istedim. Sana günlüğü kim verdi?"
Biraz tebessüm edip " artık bir Önemi yok Seçkin Hanım " dedim. Arkamı dönüp yürümeye başladım.
"Bu iş bitmedi Çisem. Kurtuluşun yok ." Diye tehdit savurdu. Neyin kurtuluşuydu. Zaten dipteydim. Elimde kalan başka ne vardı. Savurduğu tehdit içimi ürpertsede takmamaya çalıştım. Elime verdikleri telefonu çantamdan çıkarıp yola fırlattım. Bu bi nebze rahatlatma yöntemi olmuştu. her zamanki gibi otobüs durağına doğru yöneldim. Ozan'ı bayadır görmüyordum. Ne kadar iyi olsada onuda değersiz geçmişimde bırakmalıydım. Kalbimi yiyen acıyı unutmaya çalışıp hafif basılı çantamdan atlar öncesine ait akbili çıkardım. İçinde olup olmadığını bilmeden içi tıklım tıklım dolu otobüse bindim. Şansım ilk defa yaver gitmişti . Cama kafasını dayayıp uyuyan Amcanın sesi boğuk havayla birleşince çekilmez bir hal alıyordu . Şoförün ani frenleri bedenimi kısacak seviyeye getirmede mahalleme varabilmiştim. Bu küçük cehennemden kendimi sokağa attım. Herşey Bıraktığım gibiydi. Köşedeki bakkalcı Rüstem her zamanki gibi kapıda oturup gelen geçeni inceliyordu. Sokakta hiç Anlamadığım bir Neşe vardı. Her zamankine göre daha temiz bir hava yada soğuk iklimimden çıkıp buraya geldiğim içinmi öyle gözüküyordu. Gözlerimi yere odakladım. Apartmanın önüne güç bela varmamda içimdeki endişe beni yiyip bitirmişti."Çisem dönmüşsün" Irem bıraktığım gibimiydi bilmiyorum. Sanki biraz kilo almıştı. Saçlarını sarıya boyatması saf berrak yüzünü yok etmişti. Birşey Söylemek yerine hafifçe tebessüm ettim.
Ellerini boynuma sarıp " seni çok özledim" diyince biraz soğuk gibi geldi. Eski irem gitmişti. Yada ben öyle hissediyordum. Artık hayatımda İrem'i de istemiyordum. Ne kadar yakın olmuş olsak bile...
"Ondan arayıp sordun"diye çıkıştım. En son ben seni ararım Demiş olsamda içimden inşallah bunu hatırlamaz diye dualar ediyordum.
" ama Çisem hiç bir şey demeden çekip gittin"
" Irem beni yalnız bırak" Gözlerimi sıkarak bu cümleyi kursama da onu benimle sürükleyemezdim. İrem 'in ve ailesinin bana acımasına bu saatten sonra katlanamazdım.
"Ama -" derken sözünü kestim " git irem " diyerek devam ettim. Başkalarının konuşmalarını kesmek gibi bir alışkanlığım yoktu. Ateş birazda olsa üzerimde etki bırakmıştı.İrem'in duygu seline kapılmadan yüzüne Demir kapıyı kapattım. Basamakları zorla çıkan ayaklarım kapımın önünde kenetlendi. Önceden çıkardığım Anahtarı sokunca kapının açılması beni şok etmişti. Evin içindeki rutubet kokusu kimsenin girmediğine delaletti. Salona yönelip çantami kenara attım. Gelişi güzel uzandığım koltukta uyku beni Fazlasıyla dibe çekiyordu .~~~~~
Soluksuz uykumu bozan zille Gözlerimi araladım. Iki büklüm yattığım yataktan doğrularak belimi yokladım. Feci halde bir Ağrı saplanmıştı. Yavaş ve bitkin halde Kapıya yönelince Seçkin Hanım'ın geldiği günü anımsadım. Tedirginliğimi vücudumdan atıp kapıyı açtım. Karşımda ortalama yirmi eş yaşlarında uzun Saçlı esmer bir kız duruyordu. Attığı sahte tebessümü nazik bir dile çevirip elindeki Anahtarı bana uzattı. " evinizin Anahtarı ve bir kaç şey konuşmamız gerek " dedi. Evimin anahtarımı nasıl olabilirdiki ben bir şey sarın almamıştım.
"Benim evim yok "
"Babanız sizin olduğunu söyledi. " diyince kalbim anlık duraksama Yaşadı. Etraf bulanıklaşmaya' kadının sesi daha kalın çıkmaya başladı. Aklımdaki sesler gidip gelirken bir elin dürtmesiyle kendimi attım.
"Çisem Hanım iyimisiniz?"
"E-evet" diyerek kapıyı dahada açtım. "Buyrun " terlik uzatmadan ayakkabılarla içeri soktum. Zaten evin temizliğe ihtiyacı vardı. Kadın elindeki dosyayla koltuğa oturup çantayı karnında kenetledi.
" bakın Lafı fazla uzatmak istemiyorum . Babanız bu evin tahsilatını size devretti. Ayrıca bir Kafenin işletiminide üzerinize Aldı. Koltuğa otururken kinimi " babamdan gittik biz" dedim. Evet gerçekten gitmiştik. Ölene kadar..
" bununla ilgili yorum yapamayacağım"
"O nerede" diyerek kükredim. Kadın bana rağmen sükunetini koruyordu . "Mert Bey İstanbul'da " diyerek cevap verdi. Daha dün Gittiği bütün kapılarda arkasında. Vurulan adam şimdi Bey olmuştu. Gülünecek hali almıştı. "Beni nasıl buldunuz?"
"Buna verecek cevabımın olduğunu zannetmiyorum " diyerek elindeki dosyayı bana uzattı . "Bunları imzalamanız yeterli"
Uzattığı dosyayı bir elimle savurup ayağa Kalktım " Defolup burdan " nazikçe gelen bir misafire göre hareketlerim sert Olsada o adamın hiç bir Şeyini istemiyorum. Kadın elindeki kalemi masanın üzerine koyup ayağa kalktı. Çantasından bir kart çıkardı ve yanına koydu .
"Çisem Hanım Babanız sizin için çok uğraştı. Bunu hakediyorsunuz " diyerek Kapıya yöneldi arkasını son kez dönüp " siz buna değersiniz" dedi. Olduğum yere çökerken ağlamamak için dişlerimi sıktım. Ellerimi birbirine kenetlenip içinden küfürler saydırdım.geçen onca zamana rağmen şimdi gelmesi canımı acıtmıştı. Onunla ilgili Herşeyi silmeye çalışırken kendini hatırlatmasına ne hakkı vardı. Dosyayı görmemek için odama yöneldim.Girdap içinde boğulmaya başladım. İçinden çıkılmaz olaylar kontrolüm dışında gerçekleşiyordu. Bu ev çekilmez hale gelmişti . Midemden kasıklarıma inen ağrı regl dönemiyle en üst safhaya çıkmıştı. Lavobaya girip ağrımı dindirmek için Ağrı kesici aldım. Sıcaklığa birazda olsa ihtiyacım vardı. Yatağıma girince soğukluğu içimi ürpertti. Ellerimi karnımda birleştirip bacaklarımı kendime çektim. Annem böyle dönemlerde sıcak sütü asla eksik etmezdi. O gittikten sonra buna ihtiyacımın olduğunu dahi düşünmüyorum . Gözlerimi yumup geçmişime kısa bir yolculuk Yaptım. Şuna karar verdimki o adamın benden aldığı Herşeyi acıyı hissettirecek alacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
ChickLitOnlar farklı yerlerde; kendi hayatlarının kendi hayallerinin savunmasız kahramanlarıydı. Taa ki çaresizlik çanlarını çalıncaya kadar.. "Ateş Ilgaz" ismini kendine çeken sıcaklığından alan , kapalı bir ku...