Bundan sonra bölümler her pazar günü gelecektir.
Üzerime üşüşen soğuğun bir anda önünü kesmek istiyordum. Ellerimle kollarımı sıvayarak sıcaklığı bedenimde tutmak isredim.Hafif araladığım gözlerimi etrafa bakmak için kullandım. Elimle kafamı okşarken neden burada olduğumu anımsamaya çalıştım.Şimdi heryer zifiri karanlıktı.
Hala mini sinema salonundaydım.Saatin kaç olduğundan haberim olmadan belli belirsiz bir hareketle diklendim.Şimdi kıçımın üzerindeydi bütün ağırlık.Dayak yemiş gibi hissediyordum.Buda bütün eklemlerimin ağırdığını hissetmem için yeterli bir sebepti.Kapıya doğru sürünürken bir yandan da ayaklarımın yere basması için ellerimle yerden destek aldım.Midemde inanılmaz bir ağrı ağzımda anlayamadığım bir acılık vardı.Belkide bunlar sadece yediğim mısırdan kaynaklanıyordu.Yere dökülmüs bir kaç adet mısırı görunce bir elimle hepsini toparlayıp tabağın içine koydum.Merdivenleri zorluklada olsa çıkabilmiştim.Dışarıdan vuran gün ışığı gündüzün işaretçisiydi.Hava oldukca sisliydi.Gidip yatağımda derin bir uyku çekmek için vazgeçilmezdi.Mutfağa yöneldim.Dün bir kez gördüğüm kadön şuan karşımda kahvaltı hazırlıyordu.Anlaşılmaz gözlerle bana baktı.Baştan aşağıya beni bir kez südü .Yanıma geldiğinde şefkatli elleriyle saçlarımı okşsrken "Çisem neredeydin kızım" diyerek fısıldadı.Hic birsey olmamış gibi gülümsedim.Aynı hissayati ona vermek için bir elimle sırtını okşadım."Ben iyim" sadece iki kelimeden oluşan bu cümleler dudağımdan çıkarken elimdeki tabağı yavaşca masanın üzerine bıraktım.
"Şey adınız neydi"
"Ayşe sultan günaydın"bu ses o kadından değil kapıdan giren Atakandan geliyordu.Hiçbirşey olmamış gibi yanına yaklaştı. Yanağına bir öpücük kondurdu.Gözleriyle beni incelerken dün akşamı hatırlatır vaziyette bir ifadeye büründü.Dudak kıvrımlarını büküp "e hani hazır değil mi kahvaltı" deyip Ayşe Sultan'ı bir kez daha öptü.Ayşe Sultan Atakanın kollarını sıvazlarken "Salona geçin siz hadi geliyorum"deyip işine geri döndü.Adam son bir kez daha bakıp yanımdan öylece sıyrıldı.
Akşam söyledikleri hala aklımdaydı.Bizimle ilgili birşeymi biliyordu.Ateş'e hemen söylemelimiydim yoksa sır olarak bende kalmalımıydı.Yutkundum ve salona doğru hareket ettim.Merdivenlerden inen Ateş'e baktığımda içim oldukça rahatlamıştı onun yanında nede olsa güvende hissediyordum.Aynı süzgeçlikten oda geçirdikten sonra merdivenin dibinde bana baktı.
"Ben çıkıyorum .Sen iyi misin"
Tam ağzımı açacaktım ki Atakan "Ateş "diyerek seslendi.Yanımıza doğru yürürken gözlerini benden ayırmıyordu.
"Nereye daha kahvaltı yapmadın" deyip kolunu tuttu.
Ateş ifadesiz birşekilde "yok çıkmam gerek patronun büyük emri.Giderken atıştırırım birşeyler" dryip gülümsedi.Bir kaç saniye sonra sadece kapı sesi ve Atakan ile ortamdaki sessizliğimiz başbaşa idi.
Kapının önünden ayrılmak istedi."Neden yalan konuştuğunuzu biliyorum" dedi.
Bu sefer kalbim durmuştu.Yüzümü ona döndüğumde ağzımı açmamak için zor tuttum.
"A-anlamadım ne demek bu" deyip yanlış anlamak için Allah'a dua ettim."İkinci bir kez tekrarlamayacağım"dedi sert haliyle.
Şimdi evi terkedip defolup gitmek için güzel bir sebepti."Babamı kandırdınız "deyip bir adım bana doğru attı.
"Hayır bakın biz "
"Siz ne? Gidecek yerin yoktu.Ateş ile nasıl bir oyun içindesiniz seni neden kuzeni olarak tanıttı."
O an rahatlasammı bilemedim.Onun yalandan anladığı tek şey Ateş'in benim kuzenim olmamasıydı.
"Üzgünüm gidecek yerim yoktu"deyip tekrar yalan konuşmak zorunda kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
ChickLitOnlar farklı yerlerde; kendi hayatlarının kendi hayallerinin savunmasız kahramanlarıydı. Taa ki çaresizlik çanlarını çalıncaya kadar.. "Ateş Ilgaz" ismini kendine çeken sıcaklığından alan , kapalı bir ku...