~~~~~
4 gün sonra...
"Ateş bunu onlara yapamazsın" ona doğru bir kaç adım atıp oturduğu koltuğa ellerimi koydum. "Çisem son kararım onlar bu evden gidecek" bu sefer kararlı gözüküyordu. Bunu onlara yapmak zorunda değildi. Ozan iyi biriydi bunu ona yapamazdık. Gidecek yerleri yoktu. Çalacak kapılarıda.
Ozan ile Merve yi evden gönderirsek ikiside okulu bırakıp çalışmak zorunda kalacaktı. "Ateş! Onların burada yardıma ihtiyacları var" diyip diretmeye başlamıştım. "Seçkin Hanım'a sordunmu bu kararını" gözlerini yerden kaldırıp bana dikti. "Bu evde kimseye hesap vermem ben gidecekler" diyip ayağa kalktı.
Bu çocuk duygudan yoksunmuydu.
Ateş kapıya yönelmişti ki "sende babanı kaybettin" dedim. Bunu istemsizce söylemiştim. Bir şeyleri fark etmesi gerekiyordu. Ama Ateş bütün algılarını kapatmıştı. Kapıyı tutan elini çekip bana doğru sinirli adımlar atmaya başlamıştı. Elini boğazımda kenetleyip cama yapıştırdı. Bunu alışkanlık haline getirmişti.
"Seni sürtük babamın lafını dahi edemezsin" . Şuan sinirliydi ve ne dediğini bilmiyordu.
"Ateş ben" sözümü kesip "ne sandın kendini diğerlerinden tek farkın daha ateşli olman" diyip hafifletti. Kırılmıştım.
Her zamanki gibi kırmıştı. Bana sürtük demesi yetmediği gibi dalgada geçmişti. Nefes alış verişim bi anda durdu. "Ben özür dileyecektim" diyip odadan çıktım. İlk defa gözyaşlarıma hakim olmuştum.
Beynim aynı kelimeleri tekrar edip duruyordu. Alt kata indiğimde Merve bana doğru yaklaşıp "Çisem neyin var" dedi. Ona birşeyler anlatmak içimden gelmiyordu. Kendimi dışarı attım. Tekin'in hızlı adımlarla bana doğru geldiğini farkettim.
Sinirden gözlerim dönmüştü. Kafamı kaldırdığımda Ateş camdan beni seyrediyordu. Bunu fırsat bilip Tekin'e birkaç adım attım. Bir elimi ensesinde birleştirip dudaklarına yapıştım. Tekin'in şaşkınlığı gözlerine vurmuştu. Daha çok bastırdım.
Tekin dudaklarını hiç hareket ettirmiyordu.
Bu umrumda değildi. Kendimi geri çektiğimde Tekinin ağzı açık kalmıştı. Bana tuhaf gözlerle bakarken Ateş'in bize doğru koştuğunu gördüm. Ateş soluğu yanımızda alınca Tekin'i yakasından tutup bir yumruk darbesi indirdi. Ozan koşup olaya müdahale etmek istese de Ateş'in gözleri kıpkırmı olmuş sinirden Tekin'e daha çok darbe indiriyordu. "Ateş yapma" defalarca tekrar edip elinden sıyırmaya çalışsamda olmuyordu.
"Ateş Tekin'i seviyorum " diyince yumruğunu sıktığı eli yavaşcâ indirip yüzüme baktı. Saçları önüne düşmüş gözleri nefret kusuyordu. Ateş doğrulurken Tekin kendini sıyırıp kenara çekti. Merve Tekinle ilgilenirken Ateş yüzüme odaklanmıştı.
"Ne dedin sen diyip bana yaklaştı.
"Ben " sesim daha yumuşak çıkmıştı. Ateş "sen ne" derken bana bir tokat indirdi. Aldığım darbeyle yere düşerken Ateş'e hiç bakamıyordum. Yanağım Ateş gibi yanıyordu. Bu karşısında savunmasız durduğum adam bana babamı hatırlatmıştı. "Çisem ben"diyip yanıma eğildi.
Bir elimle uzattığı eli iterken ayağa kalkmaya çalıştım. Dudağımın kenarı patlamıştı. Merve Tekin'i bırakıp yanıma geldi. Ayakta sendeleyerek Merve ile bahçeden çıktık. Yolda hiç konuşmamıştık. "Nereye gidecez Çisem" diyince sorusuna "sen değil ben gideceğim " dedim. Bu garipsenir bir davranıştı.
Yanımızdan boş geçen taksiye el attım. Arabaya binerken bir el. Kapıyı tuttu "Çisem lütfen gelmeme izin ver" bu sefer haklıydı yanımda yanımda birine ihtiyacım vardı. Bir süre duraksayıp " tamam" dedim.
~~~
"Çisem sana diyor" Merve'nin beni dürtmesiyle kendime geldim. Adam dikiz aynasından bana bakarken "nereye gideceksiniz küçük hanım" dedi. Aklıma bir yer gelmiyordu yanımda para da yoktu.
Sonda Ateş ile gittiğimiz yer iyi olur diye düşündüm. Adamın yolu bilmesine imkan yoktu mecbur ben anlatacaktım. "Gideceğimiz yer bir çiftlik komutuma uyarsanız getirebilirsiniz " dedim.
Tam olarak hatırlamasamda birşeyler hayalen canlanıyordu. Yolu yarım yamalak tarif edebilmiştim. Çiftliğin önüne gelince "şey üzerimde hiç para yok sonra ver-" dicektimki sözümü kesip arkasına döndü.
"Hep aynı palavra " diyip bağırdı. Merve çantasına uzanıp bir miktar para çıkardı. "Tamam Çisem takma" diyip adama verdi.Arabadan inince Merveye "sen o parayı nereden buldun" diye soru yönelttim. "Annemden kalan bileziği sattım aldığım bir miktar paraydı. Zor günler için saklıyordum. Bugünde bavulları toplarken çantama koydum"dedi.
Annesinden kalan bileziği satması canımı acıtmıştı. Ben olsam satmazdım annemden bana kalan sadece anılarımızdı.
Taksi giderken Merveye bir kaç adım daha yaklaşıp "o evden gitmeyeceksiniz söz veriyorum" dedim. Tamam Merve ile yaptıgımız kavgaların haddi hesabı yoktu. Ama herkes ikinci bir şansı hak ederdi.
Merve ile çiftliğe doğru adım attık. Hatırladığım kadarıyla Ateş evden çıkarken anahtarı saksının altına koymuştu.
Çiçeği kaldırıp altındaki anahtarı görünce sevinesim gelmişti. Eve girerken Merve "kızım burası süper" dedi. Bu söylediğine tepkisiz kaldım. Çünkü Ateşle gittiğim her yer bana acıdan başka birşey hatırlatmıyordu.
Anahtarı mutfak masasının yanına atıp koltuğa oturdum. Merve karışımdaki masanın üzerine otururken "Çisem O çocuğu seviyor musun" diye sordu. Derin bir nefes alıp sorusunu askıda bırkatım.
Merve ellerini önünde birleştirip "peki ya Ateş?" dedi. Bu sorunun cevabını bilmiyordum. "Merve biraz odun toplamaya ne dersin" diyince tebessüm edip ayağa kalktı. Kafamı koltuğun kenarına koyup gözlerimi tavana diktim."Para nerede" babamın haykırışı kıyafetlerin yere düşmesiyle şiddetleniyordu. Annem bedenimi sarmış yatağın kenarına çökmüştük. "Korkma kızım" sesi ağlamaklı çıkmıştı. Beni ne kadar koruyabilirdi ki. Dudağından akan kan beyaz elbiseme damlarken hıçkırıklarım annemin eliyle hapsoluyordu. Babam dolabın kapağını kapatıp bize doğru yaklaştı. Annenin saçından tutup yere savurdu.
Beni kaldırıp odadan dışarı atarken annemin yerde kıvrandığını görebiliyordum. Babamın bacağını ellerimle kavrayıp "lütfen baba "dedim. Onda hiç acıma duygusu yoktu. Eliyle anlıma bir darbe uygulayarak beni yere düşürdü.
Beline sardığı kemeri çıkartırken bana son bi bakış atıp odayı yüzüme kapatmıştı. Annemin çığlıkları evi sararken kapıya darbeler indiriyordum.
Kenarda bulunan tahtadan yapılmıs oyuncağı mı elime alıp kapının camına saldırıyordum. Anlık sessizlik kapının açılmasıyla bozulmuştu.
"Seni küçük sıçan diyip elimdeki oyuncağı aldı. Tokat darbesiyle yere düşerken annemle göz göze gelmiştim. Elini bana uzatıp "kızım" derken gözyaşlarına hakim olamıyordum. Anne"Anne doğrulduğumda Merve elleriyle bedenimi yatıştırmaya çalışıyordu. "Sakin ol Çisem sadece rüyaydı" diyip sürahiye yöneldi. Etrafa şaşkınlıkla bakarken kanter içinde olduğumu fark ettim. Nefes alışverişim olan hızıyla devam ediyordu.
Merve bana suyu uzatırken "ne gördün " dedi.
"Hiç " diye geçistirip tekrar uzandım.
İçim geçmişti. Hava iyice kararmış şömine yakılmıştı. Merveye bakıp "teşekkür ederim" dedim. "Sorun değil sen bize yardım etmeye calışıyorsun" bu sefer biraz daha inandırıcı gelmişti. Şuanda beni anlayabilecek tek kişi oydu.
"Merve""Efendim "
"Annen? Onu hiç tanıdın mı"
Merve gözlerini benden çevirip yere baktı. "Aslında hayalen bir kaç şey hatırlıyorum""Peki Ozan senin gerçek kardeşin olabilirmi?"
"Sanmıyorum babam ben küçükken onu yetimhaneden almış"
"Neden annenin çocuğu olmuyormuydu"
"Bilmem Ozan ile beraber büyüdük ona çok alıştığım için böyle sorular sormak hiç aklıma gelmedi"
"Peki " diyip gülümsedim. Soracağım daha çok şey vardı ama Merve'yi şüphelendiremezdim. "Neden sordun" diyince "hiç merak ettim diyip geçiştirdim""Sence Ateş simdi ne yapıyordur" aslında Merve'nin sorduğu bu sorunun cevabını ben bile bilmiyordum.
"Bilmiyorum. Acıktın mı " diyip ayağa kalktım. "Galiba" diye cevap verince dolaba yöneldim. Dolap ağzına kadar doluydu. En ideal yemek makarnaydı. Elime alıp "makarna " diye gülümsedim. Bol ketçapla süper yenilebilirdi.
~~~
Bir tencere makarnayı Merveyle bitirmiştik. Eski okulumda yapılan komik anları anlatıp durduk. Biraz da olsa gülebilmek bana iyi gelmişti. "Çisem sana çok büyük haksızlık yaptım" dedi Merve elindeki çatalı masanın üzerine koyarak.
Aslında doğruydu ama onu küçümsemek mahçup düşürmek istemiyordum. "Sorun yok kimse böyle olsun istemezdi" diyip içten bir tebessüm ettim.
Ellerimi kapının çalmasıyla çektim.
Merve ile anlık göz göze gelmemizle ikimizde yavaşca ayağa kalktık. Kapıya yönelirken "çisem açmayalım gecenin bu vaktinde" Merve'nin korkusunu anlayabiliyordum. Kapıyı hızla açınca etrafa bakındım kimse yoktu.
İçeri girerken gözüm yerdeki kutuya ilişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
ChickLitOnlar farklı yerlerde; kendi hayatlarının kendi hayallerinin savunmasız kahramanlarıydı. Taa ki çaresizlik çanlarını çalıncaya kadar.. "Ateş Ilgaz" ismini kendine çeken sıcaklığından alan , kapalı bir ku...