34.Bölüm : ''Küçük Bir Esaret''

9K 384 68
                                    




Meleklerim benim hepinizi özledim ha :)) umarım iyisinizdir ben çok yorgunum . Büyük bir maratondayım ve ygs sınavına hazırlanıyorum.Bilirsiniz Mart 13 sınavım var ve sayılı günlerim kaldı biraz kendimi sıkmak zorundayım. Burayı boşladığımı biliyorum ama elimden geldiğince yb paylaşacağım. Bu arada vote ve yorum sayısı işe yaramış görünüyor. Ozaman bu bölümede sınırlama koyalım :)))

100 vote ve 70 yorum :)) umarım beni kırmazsınız herşeyi yb için yapıyoruz :)) ben bile keyifli okumalar :))


''gök yüzünde dolanmaya ne dersin? '' bu cümleler Ateş'in dudaklarından dökülürken zevk alırcasına kafamı salladım. Biraz daha yaklaşıp bedenini bedenime yasladı. Kaasını boynuma gömüp gözlerini kapattı.

'' ne yapmaya çalışıyorsun?'' derken biraz irkildim. Kendimi altından çekmeye çalışırken beni tamamen kenetlendi. ''sus'' diyerek hafif tatlı ses tonuyla emir verdi. Nefesini suyun gıdıklamasıyla birlikte tenimde daha iyi hissediyordum. Beden zevki değil ruh zevki önemliydi bu durumda. Hafifçe gülümsedim.

Az önceki durumumuzu zihnimden koparıp atmak istiyordum. Sanki hiç yaşanmamış gibi. Ama bu beni ona daha çok bağlamıştı. Öpüşmek mi belki daha önce defalarca yaşadım. Hikayelerdeki hiç öpüşmemiş kız değildim belkide ama ruhunu bir adama bağlayacak kadar temizdim. Ellerimi suyun içinden çıkarıp Ateş'in saçlarına daldırdım.

O okşanmasını seviyordu. Bunu belki de defalarca dile getirmişti. Parmklarıma bir annenin şevkatini yükleyerek parmak uclarımla masaja devam ettim. Gözlerini tamamen kapatıp gülümsedi. Bu belki de sevişmelerin en haz verici haliydi.

*****

''Ceketini giy hava soğuk'' Ateş'in hafif uyarıcı tonuyla yatağımın üzerinde ki ceketimi üzerime geçirdim. Dışarıdaki havanın uğultusunu tamamen duyabiliyordum. Neyse ki dolmuşla dolanarak eziyete maruz kalmıyorduk.

Apar topar bir kaç eşyamı küçük bir çantaya basıp ''hazırım'' diye fısıldadım.Ateş hafif gri rengindeki atkısını bağlarken''solgun görünüyorsun'' deyip ortaya bir tez attı. Gözlerimi hafifçe devirip karşımda bulunan göğüs hizama ulaşmış aynaya baktım. Eskisine göre daha iyiydim ama yine de hafif çöküşün farkıdaydım. Aman umrumda değil dermişcesine hafifçe sırıttım. ''sende süper gözüküyorsun diyemem'' deyip şakayla karışık bir cümle kurdum.

Ateş kaşlarını kaldırıp '' gidelim mi? ''diyerek soru yöneltti.''

''en hızlı şekilde'' evet en hızlı şekilde bu odadan ayrılmak istiyordum. Utancımı yenen bu odadan . Hiç değilse tekrar tekrar görmek zorunda kamayacağım bu odadan.Benim minik sırrımı içine çeken duvarlara son kez bakıp odadan ayrıldık. Kapıya henüz çıkmıştik ki soğuk bizi içine çekmek istedi.

Dudaklarımı birbirine bastırıp hızlıca burayı terketmek istiyordum. Trabzn'un havası beni çarpmadan. Parmaklarımın üşümeye başladığını hissettim. Cebimde daha güvende olabilirlerdi. Başımı yere eğip burnumu ceketimin içine sokmaya çalıştım.

Bir insanın vücudunda en çok üşüyenlerden biri burundur. Fazla bilimsel olsa da şuanda bulunduğum titreme, bunu kanıtlar nitelikteydi. Büyük bır hızla arabaya geçip buz gibi koltuğa oturdum. Popoma burnumdan çok soğuk işlemişti. Ateş klimaları yakmıştı ama nafileydi. Havanın yıkıcı soğuğu arabayı çoktan esir almıştı.

''nereye gidiyoruz'' diyerek soru yönelttim. Trabzon'a geleli bir ilerleme katedememiştik. ''Önce hastaneye sonra eve'' deyip iyice koltuğa yaslandı. Yarım saatlik yolculuğumuda hiç konuşmadık . Küçük bir şehir olmasına rağmen insan kalabalığı çok dikkat çekiciydi. Ateş insanların so

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin