İşler iyice birbirine girmek üzereydi. Seçkin Hanımla Anlaşmamız, Ateşle gireceğimiz tehlikeli yol ve şimdide bu kimliği belirsiz kişi. Bana ne anlatmaya çalışıyordu.?
Beni nereden tanıyordu?
En önemlisi Ateşle ne alıp veremediği vardı.Bu sorular beynimi yerken Ateş'in elinden kağıdı alıp çöpe attım. "Biri benimle dalga geçiyor olmalı " diyip duvara yaslandım. Ateş bana tuhaf gözlerle bakıp "daha öncede geldi mi" dedi. Derin bir nefes alıp "evet ama başta umursamamıştım. Beni denize düşürende " diyip sustum.Bu çok tuhaftı. Hızlı adımlarla sınıfa doğru yürümeye başladım. Kendimi iyi hissetmiyordum. Olanları bir araya toplayıp düşünmem lazımdı. Ateş beni kolumdan tutup "neler olduğunu söyler misin artık " sesi kaygılı çıkmıştı. Şuan kesinleşmemiş birşeyi ona açıklayamazdım.
"Ateş biri sürekli bana birşeyler gönderiyor o çiftlik günü kedi işide yalandı. Bir adam sana güvenmemem gerektiğini söyledi. " dedim. Ateş sinirden olacak ki kolumu sıkıp"neden birşey söylemedin"
"Bilmiyorum o an korkmuştum"
"Korkman neyi değiştirdi o gün sen denize düşmedin biri düşürdü dimi"
"Evet "
"Kahretsin" diyip eliyle duvara vurdu. "Ateş Tekin'i nerden tanıyorsun" bu soru yersiz olabilirdi. Ama konuyla ilgisi de olabilirdi. O gün denize düşmem ve onun orada olması tesadüfmüydü? Sadece bunun cevabını öğrenmek istiyordum. Ateş dudak kıvırarak "aslında evet babamın ortağının oğluydu. Babamın ölmesiyle ortaklık bozulmuştu. Sadece bu" dedi.
"Tamam şimdi sınıfa girelim bu konuyu sonra konuşuruz" diyip sınıfa yöneldim.Ateş birkaç saniyeliğine arka da bakmış olsa da oda peşinde gelmişti. İlk dersimiz edebiyattı. Aklıma geçen hafta verdiği ödev gelmişti. Bunca karışıklık arasında onu gözden çıkarmıştım. Umarım son gün değildir diye dualar etmeye başladım. Tekin de de sorumsuzluk vardı. Ara demiştim aramamıştı.
Hoca masanın üzerine Kitapları koyarken " ödevler yapıldı mı " dedi. Sesimi çıkarmadan Tekin'e ters bakışlarımı attım. Onun umrunda değildi. Bu çocuk fazla içine kapanıktı.Düşüncelerini anlamakta zorlanıyordum. Herkes tek tek ödev dosyalarını hocaya getirirken "Çisem siz yapmadınız sanırım" dedi.
Utanmıştım daha ilk zamandan sorumsuz ögrenci gibi gözükmüştüm. Yavaşça ayağa kalkıp " ee hocam bu hafta küçük bir rahatsızlık geçirdim yarına ödev bitmiştir" bu sözü verirken anlık rahatlama yaşasamda o ödevi bir akşam içerisinde hazırlayamazdım. Onu geçtim iş adamını nereden bulacaktım.
Hoca bana gülümseyerek "tamam o zaman yarın getirirsiniz" dedi. Yerime otururken " siniz derken ödevi kimle yapıyorsun" Ateş'in hoşuna gitmesede "Tekin " cevabını verdim. Ellerini iki yana açıp "Allah'ım sana geliyorum" dedi.
Bu çocuk bu halde bile tatlıydı. Bazen ona kızsamda Ateş iyi biriydi. Hoca Ateş'e yönelerek " Aramıza yeni biri katıldı" , elini Ateş'in omzuna koyup "kendini tanıtırmısın" dedi. Ateş hocanın elini omzundan çekerken "birincisi böyle sırnaşık muameleden hoşlanmam adım Ateş bilmeniz gereken en fazla şey bu " Ateş sinirlenmişti. Ama sakin Olmayı beceremiyordu. Hoca "tamam hadi derse başlayalım" diyip tahtaya yöneldi.
"Ateş burası okul kendine hakim olmalısın yoksa"
" Yoksa ne beni okuldan mı atarlar" diyip alaycı bir ifadeyle arkaya yaslandı. Gözlerimi devirip önümdekilerle ilgilenmeye başladım. Kalemle kitabımı karalarken "Ateş Tekinle ne zamandır tanışıyorsunuz sonuçta burada seni herkes 18 biliyor" dedim. Ateş soruma " sen bu Tekin itiyle fazlamı ilgileniyorsun yoksa bana mı öyle geliyor" diye cevap verdi. Bunu düşünmesi saçmalıktı.
"Alakası yok sadece merak ettim sorun çıkarmaz umarım" diyip sıranın üzerine yattım. "Sorun çıkaranlar arasında olmadığına emin olabilirsin " dedi. "belli mi olur belkide" diyip sustum. Ona Tekinden şüpheleniyorum dersem onu mahvedebilirdi. Bir tesadüfle onun günahını da alamazdım.~~~
Gün çabuk geçmişti. Tabi bu sadece benim için. Ateş sıkılmıştı. Tavırlarından belli oluyordu. İstemeyerek Tekin'in yanına gidip "Bu akşam bize geliyorsun" dedim. Ateş'e beklemesini söylemiştim. Fakat onun ne yapacağı belli değildi. hızlı şekilde Tekin'i ikna edip yanına dönmeliydim.
Elindeki sigarayı dudaklarına getirirken "Nedenmiş o" dedi. Okulun içinde sigara içilmesi yasak olmalıydı. Bu çocuk Kuralları hiçe sayıyordu. " ödev Tekin kendine gel" diyip çantamdan bir ders önce Yazdığım evin adresini eline sıkıştırdım.
Ateş'in yanına giderken" o kuzenine söyle bir daha bana dokunursa canını okurum " dedi. Bunu Ateş' e söylersem bu Tekin'in son sigara içişi olabilirdi . Onu dinlemeden Ateş'in arabasına bindim. " ne dedi o lavuk" Ateş durup dururken sinirlenme potansiyeline sahipti. Bu onu çekilmez kılıyordu.
"hiç " diyip geçiştirdim. "neyse eve gidip sabaha kadar uyumak istiyorum" diyip arabayı çalıştırdı.Bir elimle saçlarımı toplarken "Ateş etrafında tanığın iş adamı varmı" dedim. Bu soru saçma olacaktı ki gülerek cevap verdi. " Hayır tanıdığım bir iş kadını var"
Salaklığımı devam ettirerek "ciddenmi kimmiş o" dedim.
Ateş soruma cevap vermek yerine daha çok gülmeye başladı. Bir elimi alnıma vurarak "kahretsin! Seçkin Hanım" Ateş sözümü tamamlamak istercesine "ya Seçkin Hanım" dedi. Neyse ki bende deli şansı vardı. Yanımdaki fırsatı göremeyecek kadar iyi bir şans. "Gülmede yolla ilgilen daha gencim ve ölmek istemiyorum" dedim.
Sürekli ölüm kelimesi kullanıyordum. Artık beynimde alışkanlık haline gelmişti. "Doğru genç ve aptal" neyse ki artık alışmıştım.
Ateş'i takmamayı öğrenmiştim. Eve az bir yol kalmıştı ki Ozan'ı yolda gördüm. "Ateş dur" bunu yapmayacağını bile bile durmasını istemiştim." o piç kurusunu arabaya almam" düşüncelerimi okuyan Ateş Ilgaz. "Hadi ama onunla ne alıp veremediğin var " dedim.
Bunu cidden merak ediyordum. Durup dururken bir insandan nefret etmek imkansızdı. " herşeye burnunu sokma!" Diye bağırdı.
Ateş'in acilen bir psikoloğa görünmesi gerekiyordu. Bunuda aklımın bir köşesine not etmiştim.Arabadan inerken gömleğimin kollarını kırdığım yere rüzgar baskı yapıyor tenimi gıdıklıyordu. Sonunda eve gelmiştik. Bu mutluluk vericiydi. Şuanda içimden uyumak geçsede yarın verilmesi gereken ödeve odaklanmıştım.
Ateş arabayı kilitleyip eve yöneldi. Gözüm kapıda çimenlerle uğraşan adama ilişti. Ona doğru birkaç adım atmıştım ki bana " sor" dedi. Anlamamıştım bunu neden söylemişti. Yada ona birşey sormak istediğimi nereden çıkarmıştı.
Şaşkın bir gülümsemeyle " neyi" dedim. " merak ettiğin şeyi" diye Karşılık vermişti. Aklıma sadece Ozan gelmişti. " Ateşle Ozan arasında ne var " dedim kararlı bir şekilde. O an bacaklarımdan yüzüme doğru şok edici bir sıcaklık gelmişti.
Karşımda bulunan adam hala çimleri biçmeye devam ediyordu. Sorumu sormamla ani duraksama yaşadı ve " Ateş sadece iç güdülerince hareket ediyor ondan nefret etmek için Ateş 'in bir nedene ihtiyacı yok " dedi. Ne demek istemişti ."Anlamadım Ateş nedensiz mi nefret ediyor" dedim. " aslında öyle ama başka bir nedeni var onu zamanı gelince öğrenirsin" diyip işine devam etti. Gerçek neydi. Beynim bu soruyla boğuşurken "Hey Çisem yukarı gel" Ateş camdan bana bağırmıştı.
" Peki teşekkür ederim" diyip eve yöneldim. merak bütün vücudumu alarma vermişti. Sirenleri yakmış gerçeği Öğrenmek istiyordum. Bu konuyu şimdilik askıya alabilirdim. Tekrar ilgilenmek üzere. " Ne var Ateş" diye odasına daldım.
Ateş yatağa uzanmış alaycı bir ses tonuyla " masajımı bekliyorum" dedi. Kapıyı hızlıca üzerine vurup " hadi ama yarına yetişmesi gereken bir ödevim var" bu durumdan kurtulmak için en güzel nedendi. Ateş istifini hiç bozmadan " bu benim sorunum değil " dedi.
Sinirle üzerimi çıkarmadan banyoya yöneldim ellerimi yıkayıp vücud yağını kaptım. Ateş iç çamaşırına kadar üzerini çıkarmış yatakta uzanmıştı.
Poposunu kapatan ince bir havludan başka hiç birşey yoktu. Tiksinerek yanına gittim. Elimdeki yağdan beline doğru akıtıp parmaklarımla ovmaya başlamıştım. Her hareketimde gevşiyor kıpırdamaya başlıyordu.
bacaklarını baş parmaklarımla ezmeye başladım. Masajda bu kadar iyi değildim şuan ellerim benden bağımsız gibi Ateş'in bedeniyle dans ediyordu. " Yeterli sanırım " diyip doğruldum.
" Tamam git hallet işini bir daha bu kadar kısa sürmez " diyip sırıttı. Dirseğimle kapıyı açıp odama girdim. Ellerimi banyoda yıkayıp üzerimi çıkardım. Kıyafet dolabından kenarları pembe siyah bir tayt üzerine bol bir t-short giydim.
Evet bu daha iyi olmuştu. Zilin sesini üst kattan duyabilmiştim. "Allah allah bu kadar erken gelmesi tuhaf" diye fısıldadım. Hızlı adımlarla merdivenlerden inip kapıya yöneldim. Kapıyı açıp "erken gel-" lafımı kesen kız gözlerini bana dikmişti.Benden bir kaç santim uzun topuklular üzerinde kusursuzca duran kız.
Beni baştan aşağıya süzüp "Ateş nerede" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
ChickLitOnlar farklı yerlerde; kendi hayatlarının kendi hayallerinin savunmasız kahramanlarıydı. Taa ki çaresizlik çanlarını çalıncaya kadar.. "Ateş Ilgaz" ismini kendine çeken sıcaklığından alan , kapalı bir ku...