Çıplak ayakla ilerlediğim yolda taşlar ayağıma batıyor,canım acımasına rağmen yürümeye devam ediyordum.Tanıyamadığım bu yer aşırı berraktı. güneş batmak üzere olacaktı ki, ufuk çizgisi kızıla bürünmüştü.
Üzerimdeki kıyafetler hafif esen rüzgarı bedenime çekiyor, üşümeme neden oluyordu. İki elimi kollarıma sürterek işleyen soğuk havayı engellemek istedim. " Umudu ol " nereden geldiği anlaşılmayan bu sesi tanımaya çalıştım. Etrafıma saldırırcasına bakarken,önümde ortalama yedi sekiz yaşlarında ki kız gözlerini bana dikmişti.
Bu da kimdi?
Hava bu kadar berrakken karşımdaki oldukça bulanık gözüküyordu. Dizlerimin üzerine çöküp " sen kimsin " dedim hafif pürüzleşmiş sesimle.
Bulanıklaşan görüntü bana yaklaşınca bunun Ateş'in kardeşi olduğunu anladım. Kız aramızdaki mesafeyi kapatmak istercesine bana daha çok yaklaşmıştı.Saçları gerçekten çok uzundu.
minik elini yüzüme koyarak bana gülümsedi. Oldukça sıcak olan elleri yüzümü okşamaya başlamıştı. "Gerçek huzuru onu kurtarınca bulacaksın" ne demek istediğini bi süre anlamamış olsamda, Ateş'den bahsettiği apaçık ortadaydı.
''nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum ona ulaşamıyorum " Dedim üzgün bir sesle.
Kız cevap vermek yerine tebessüm edip benden uzaklaştı.
"hey dur" dedim ayağa kalkarak. yaklaşmaya çalıştım ama nafileydi bir süre sonra gözden kaybolmuştu.
"Çisem" derinlerden gelen sesle attım kendimi. Ateş kaşlarını çatmış bana bakıyordu. vücuduma yapışmış elbiselerden fazlasıyla rahatsız olmuştum. Ayağa kalkıp banyoya koştum.
Gördüğüm rüya neydi bilmiyorum ama beni fazlasıyla etkilemişti. Açtığım suyu yüzüme vururken iyice çöktüğümü hissettim. kapıya vurulan yumrukları aldırış etmeden banyoya yöneldim.
sıcak suyun buharı daha şimdiden tenimi ısıtmıştı. Kıyafetlerimi çıkarıp banyoyu istila ettim.Saçlarıma sıcak su akarken kapının hızlıca açıldığını duydum.
Buda neydi ? Burada banyo yapılmaya bile izin verilmiyor muydu?
Ellerimi vücuduma sardım kapatmak istercesine. Ama bir kısmı hariç her yerim görünüyordu. Bu Ateşti. Ellerini koyduğu duş kabininin önünde bir kaç saniye bekledi . Açacağını düşündüm. gözlerimi yumup olduğum yere çöktüm.
çarpma sesiyle irkildim. Kimse yoktu. Ateş ne yapmaya çalışıyordu bilmiyorum ama beni korkutmaya başlamıştı.
"Çisem" Ozan bağırarak yanıma geldi.
"Bugün yürüyoruz dimi" dedi sırıtarak. Ateş birazdan evden çıkacaktı ve bizi görmesi iyi olmazdı.
Ozan'ı başımdan nasıl savacaktım bilmiyorum. "aa tabi" dedim sahte bir tebessüm attım.Okula girerken Hilal yanıma doğru koşup koluma girdi. "Naber Ozan" dedi gülümseyerek. Ozan "İyi " diyip yanımızdan uzaklaştı. Bu ikisi arasında bir sorun mu vardı.
Olsa da beni ilgilendirmezdi. Fazla irdelemeden sınıfa yöneldik. Tekin gelmemişti. Bu çocuĞun derdi neydi. Sanki on yıllık düşmanmışız gibi davranması kuşkulanmama neden olmuştu.
Sırama geçerken Nur "oo pamuk prensesimiz gelmiş" dedi alaycı sesiyle. Yanındakilerin gülmesi utanmama neden olmuştu. "Sanada günaydın boya küpü " diyip yerime oturdum. Sınıfta kuru bir sessizlik oluşmuştu.
Kapıda duran Tekin hafif gülümseyerek sınıfa girdi. Belli ki duymuştu. Nur'un bozulduğu her halinden belliydi. Sınıftan çıkarken Tekine omuz attı. "Günaydın" dedi Tekin sıraya otururken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
Chick-LitOnlar farklı yerlerde; kendi hayatlarının kendi hayallerinin savunmasız kahramanlarıydı. Taa ki çaresizlik çanlarını çalıncaya kadar.. "Ateş Ilgaz" ismini kendine çeken sıcaklığından alan , kapalı bir ku...