23. BÖLÜM : "GİT"

7.3K 520 41
                                    



Hatalarımı üçe beşe katlayan zihnim beni labirentte kaybetmeye devam ediyordu. Bir bacağımı attığı bataklıkta diğerini çekerken hayat beni tamamen yutuyordu.
Tıpkı Jean Paul Sartre"nın de dediği gibi "hayatta yapılacak o kadar hata var ki aynı hatayı tekrarlamanın bir anlamı yok"belkide beni bu zorluklara iten şey hatalarımı tekrar etmemdi.
Ne kadar isyan etsemde geri adım atmak gibi bir şansım yoktu. Ya olduğum yerde pes edip ölümün kılıcını boğazıma dayayacaktım, yada ilerleyip keskin dikenler üzerinde yürümeye devam edecektim.
Kalp atışlarım evi sarsacak seviyeye ulaştığında kapı tıklamasıyla ani reaksiyona geçip durdu.

Gir emrini almadan kapının açılması saygızlığın en üst safhaya çıkmasının göstergesiydi. Üzerime yapışmış dar kesim elbiseyi ütüleme hareketiyle gezdirip bedenimi kapıya yönelttim. Nefesini kontrol edip karşımda duran Alev'e tuhaf gözlerle baktım.
Fuşya elbisesi, omuzlarını örten dantel ayrıntıları ve üzerinde kusursuz durduğu topuklu ayakkabıları onu bir yıldız göstermeye yetiyordu.
Bir eliyle saçların beline hapsederken diğer eliyle az önce belirsizce araladığı kapıyı kapattı.

Sükunetimi korumak zorundaydım. Bazı olaylardan dolayı Alev aklımdan tamamen çıkmıştı. Onun yanında biraz sönük kalsamda benim karakterim bu siyah elbise de yatıyordu. Sadelik asalettir felsefesine dayanarak kendimi rahatlatmaya çalıştım. Ortamın sessizlığini Alev'in hafif sırıtması bozdu.
Dudağındaki parlak ruj dişlerinin beyaz lığını ortaya çıkarırken Ateş'in neden etkilendiğini farkedebilmiştim.
Alev'in kızların bile dikkatini çekebilecek güzelliği vardı.Ama bana acıyan gözlerle bakmasına izin veremezdi.
Gözlerini ayakkabılarımdan saçıma kadar göz hapsine tutup "sen!" diye vurguladı. Kaşlarımı catıp kafamı soru sorar gibi hafifçe salladım. Mimiklerim tamamen kontrol altındaydı.
Ateş'ten uzak duracaksın!" diye emir verici ifadeyle bana bir adım attı. Topuklularla olunca Alev'le aynı boya ulaşıyordum.
Ayakkabılarımın parmak uçlarına yaptığı basınç rahatsız olmama neden olmuştu."bunu yapmam için bir neden yok" diye irdeledim.

"O benim sevgilim" beklediğim cevap tamda buydu.

"Sevgilin olması umrumda değil"

"Umrunda olmalı aptal kız"

"Doğru ya ben aptal bir kızım. Sense aptal bir kaltak" diyip alaycı bir ifadeyle karşılık verdim.
Bunu ona ne tür bir cesaretle söylemiştim bilmiyorum ama beni basit bir hizmetçi görmesine izin veremezdim. Onun bakire olup olmadığını bilmediğim halde keskin bir tahminde bulunmuştum.
Nede olsa Ateş ile fazla yakındılar.
"Sen ne dediğini sanıylrsun?" diye kükredi Alev. Haksız da sayılmazdı. Durumu kurtaran kapı sesi beni azda olsa rahatlatmıştı. Ateş Alev'e bakarak " çok güzel olmuşsun " dedi. Gözlerini benden ıskalayıp elini Alev'in beline koydu. "Gitsek iyi olur"
Alev bana suratsız bir ifade atıp " kesinlikle " diye tısladı. Bu nefret vericiydi. Bir eliyle kavradığı kapıdan çıkarken bana dönüp "şu üzerindeki saçma kıyafeti çıkar "dedi. Bu onur kırıcıydı özelliklede Alev'in yanında. Kapının üzerine örtülmesiyle boy atmasına gözüm ilişti. Elbise kadar da kötü durmuyordu.
Hem kötü olsa bile Ateş'un neden hoşuna gitmesin ki . Saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yapmam elbiseyi dahada belirginleştirmişti. Seçkin Hanımın düzenlettiği dolabı hızlıca açtım.
Küçük el hareketiyle askılıkları kontrol ederken gözüme elbise kılıfı takıldı. Daha önce bunu görmemiştim. Sakin bir şekilde dolaptan çıkarıp yatağın üzerine serdim.
Fermuar açınca kırmızı rengindeki elbiseyi askısıyla ayağa kaldırdım. Yere kadar uzanan bu balık elbise arkası iki iple çaprazlanmış, göğüs bölgesinin ortasından göbeğe kadar uzanmış dekolteye sahipti. Yüzümdeki şaşkınlık kılıfın içerisindeki kağıtla iki katına çıkarken elbiseyi hafifçe yatağın üzerine bıraktım.
İğne yardımıyla tutturulmuş kağıdı elime aldım.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin