Eveet ballar nasılsınız iyisinizdir umarım.Ben iyim gibi gözüküyor.Ehem direk konuya giriyorum.
Bildiğiniz üzere üniversite sınavından istediğim bölümü aldım.Kendi yaşadığım şehirden uzaklaşacağım.
Bu adaptasyon sürecinde buradan biraz uzak kalmam gerekiyor.Cidden büyük orabda buraya odaklanamıyorum. Kafamda yeni gideceğim şehir ve birçok sıkıntı var.O yüzden biraz anlayış :)
Keyifli okumalar :))
~~~~~~
''Son değil'' cümlesiyle başlayıp sürüklenmeye devam ediyordum.Seçkin'in yaptıkları yaşadıklarım birçok yalan hepsi saçma sapan ortada olup olmadığı belirli olmayan bir servet için miydi? diyerek defalarca küfretmeye devam ettim. Atakan'ın söyledikleri ve beni buraya sürüklemesi sadece bir oyundan mı ibaretti.
Yavaş yavaş üzerime bir ağırlık çökmeye devam ediyordu.Neredeyse ayakta gözlerim kapanmak üzereydi.Yapacaklarımı unutuyor ve önemsiz şeyleri düşünüyordum.
Sorumu yeniledim.''Atakan susma ve söylediklerime cevap ver''ellerimle vücudunu kavradım.Sarsmak için belirli bir çaba gösteriyordum.Ama o kımıldamadan gözlerimin içine bakıp sessizliğine gömülüyordu.Onun tercihi buydu.
''Neyden kaçıyorsun'' diyerek kükredim. Frenlenmem imkansızdı.Ağzımdan çıkan her kelime beni öfkeye daha çok itiyordu.
''Allah belanızı versin! Beni nasıl bir şeyin içine düşürdünüz ''Son kelime dudaklarımdan asılan bir iple çırpınarak çıkmıştı.
''Çabalıyordum.Lanet olası boktan hayatımda bir şeyler için çabalıyordum.Sonra bıktım.Bir kadın geldi ve bana vaatlerde bulundu. O Allah'ın belası hayattan bir antlaşmayla çıkacağımı sandım.Olmadı.'' diyerek olduğum yere çöktüm. Atakan'ın beni dinleyip dinlememesi umrumda değildi.
''Başka çarem yoktu.Adam akıllı bir lisede öğrenim görebilirdim.Ama bu boktan hayatı ben seçtim.Şimdi sizde kalkmış bana olmayan babamdan ve bir çok nedenle oyuna getirdiniz.Şimdide susmuş aval aval yüzüme bakarak bir açıklama yapmanı bekliyorum.
''Sen!bu lanet yere daha önce geldin mi'' Sorum belliydi ve bir şeyler fısıldamasını bekliyordum.Düşündükçe deliye dönüyor ve tekrardan soruyordum.
''neden?''
Atakan bir hışımla yanıma oturup ağaca yaslandı.Gözlerimin içine derin derin baktı.''Liseni bitirince benimle evlenmeni istiyorum''
Gülümsedim.Ardı ardına defalarca kahkahalara büründüm.Bu onun için yeterli bir cevaptı.
''Dalga geçmenin sırası değil'' diyerek kahkahamı destekledim.
''Ciddiyim Çisem seni bir tek ben kurtarabirim ve Ateş'ide'' diyerek ayağa kalktı.Sanki az önce hiçbir şey dememiş gibi gülümsedi '' Teklifi biraz düşün sonra bana cevabını söylersin.Tabi bunun için buradan gitmemiz gerekiyor'' dedi ve yola koyuldu.Ellerimdeki toprağı temizleyerek peşine takıldım ''Peki ya Ateş?'' diyerek endişemi belli ettim.Dinlemeden devam ediyordu.
''Atakan''diye bağırmamla durması bir oldu.Neşelenmişti sanki. ''Zavallı Çisem '' dedi. Sonra da hemen açıklama yaptı ''Önce benim sorduğum soruya cevap vermen gerekecek''dedi.Böylece amacını anlamış oldum.Bir süre sonra kolumdan çekip yürümemi söyledi. Saatlerce yürüdükten sonra olduğumuz yere oturup kalmıştık.Kafamı arkamdaki taşa yasladığımda Atakan koluma bir dirsek atıp '' ne yapacağına karar verdin mi '' diyerek fısıldadı.
Kararan gökyüzüne baktım.Eskiye dönmek için her şeyi verirdim. Kırkınlığım babamın yaptığı ve annemin hasta hali o günlerde dahi bu kadar stres içinde değildim.
Tam o anda ormanın içinden gelen bir çıtırtıyla irkildik.Atakan parmağını dudağına getirip sus işareti yaparken kendimi biraz daha taşa doğru çektim.Atakan bir kaşını kaldırıp ağaçların arasını süzdü.
Sonunda olayı kavramaya başlamıştık.Burnuma düşen ince yağmur damlasıyla gülümsedim. ''Buralarda birinin olduğunu düşünmüyorum.Basit bir yağmurdan ibaret'' diyerek de cümlelerime ekledim.
''Tamam o halde bir yer bulalım yağmur başlamadan'' deyip ayağa kalktı.''Atakan gerçekten yürüyecek halim yok'' deyip perişanlığımı belli ettim.
''Burada ıslanıp ölmeyi düşünmüyorsun herhalde. Yakınlarda gidebilecek bir hastanede yok unutma'' deyip yürümeye başladı.Bu kadar nankör olduğunu düşünmüyordum.Yürümekten ayaklarıma defalarca ağrı saplanmıştı bile. ''Şu ileride bir kulübe gözüküyor girelim mi'' diyerek oraya hızlıca yürümeye başladık.££Böyle yerlere hiç güvenmiyorum''
''Çisem sana dört yıldızlı otel ayarlayamam herhalde''
''Bilmem az önceki evde de bir ilgin olmadığını söyledin artık güvenebileceğimi sanmıyorum''
''Sana ilgim yok demedim ki'' deyince duraksadım.
''Sanki oraya daha önce hiç gitmemiş gibi haller sergiledin Atakan''
''Şuan ki konumuz bu mu?''
''Evet bu.Nereye gidiyoruz.Salak yerine koyma beni.Bizi buraya neden düşürdün''
''Çisem ben bir şey yapmadım diyorum.''Buna inanacağımı düşünmüyorsun heralde .Babanın o kadar saf olduğunu düşünmüyorum.''
''İster inan ister inanma gerçek bu nasıl bir açıklama yapmamı bekliyorsun''
''Benimle neden evlenmek istiyorsun?'' diyerek soru yönelttim.Bunu merak ediyordum.Ne kadar inanmayacak olsam da .
''Benim neden istediğimi boşver de sen ne diyeceğini düşün .Ateş'i kurtarmak istiyormusun?''Onaylarcasına kafamı salladığımda ''iyi o zaman döndüğümüzde onun sesini duyacaksın'' dedi ve kulübeye doğru devam etti.££Madem buradan çıkma yolunu biliyordun neden bizi oyaladın''
''Hiç bir şey bilmiyorsun Çisem her şeyi öğrendiğin gibi bunu da zamanla öğrenirsin'' dedi.
Kulübeye yaklaştığımızda Atakan seslendi kimse cevap vermedi.Herhangi bir anahtarda bulamadı.Kenarda bulunan odunlardan biriyle giriş kapısının camını kırp kapısını açtı. ''Bu yaptığın düpedüz canilik biliyorsun dimi''
''Pek değil'' deyip çiftlik görünümü olan bu kulübeye girdi.
Görünüşte tek odalık bir yerdi.Tuvaleti dışarıda bulunan bu yer tamamen rutubet kokuyordu.
''uzun zamandır kimse gelmiyor''
''belkide senindir'' deyip iğneleme yaptım.Gülümsedi ve sözlerimi askıda bırakmayı tercih etti.
''şimdi ne yapacağız yani burada duramayız'' deyip tekli koltuğa oturdum.
''kararını ver Çisem benimle evlenmek mi yoksa Ateş mi?''
''tabiki de seninle evlenmeyeceğim Ateş'i önemsediğimi mi düşünüyorsun''
''öyle mi'' deyip tekrar sırıttı.
Cebinden çıkardığı cep telefonunu gülümseyerek baktı.Şaşkınlıkla ayağa kalkarken ''senin cep telefonun var ve bunu şimdimi gösteriyorsun'' beni dinlemek yerine elindeki telefondan bir numara çevirdi.''Alo. Ateş'e verin'' dediğinde başımdan kaynar sular dökülmüştü bile.İçimde anlamadığım heyecan ile karışık bir korku belirdi.Atakan'a doğru bir adım attım. Hoparlörü açtığında duraksadım.
''Çisem o adama inanma bizi oyuna getirdiler.''Ateş'in sesini özlemiştim.Şiddet ve sinirini kelimeleriyle Atakan'a savuruyordu.Defalarca küfrettiğinde Atakan telefonu kapattı ve bana baktı.
''Benimle olmalısın'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRDAP
ChickLitOnlar farklı yerlerde; kendi hayatlarının kendi hayallerinin savunmasız kahramanlarıydı. Taa ki çaresizlik çanlarını çalıncaya kadar.. "Ateş Ilgaz" ismini kendine çeken sıcaklığından alan , kapalı bir ku...