Keyifli Okumalar 🖤
🩹🎨
Pembe bulutların üzerinde yürüdüğümü hissetmeye çalışıyordum ama tek hissedebildiğim, çıplak ayaklarımı bastığım soğuk parkeydi.
Hani sevgili olunca insan pembe bulutların üstünde yürüyordu?
Hayır, külliyen yalan! Henüz böyle bir şey yaşamamış, daha çok strese girmiştim.
Şikayet ettiğim yalnızlığımın kapısından giren Ecevit'le daha mutlu olacağımı sanırken o iş öyle olmamıştı.
Çünkü yalanlar vardı; bir sürü, hemde bir sürü...
Çizim yapmak zorunda olduğum zamanlarda sunduğum bahanelerim, sergiye gittiğim geceler söylediklerim, mesleğim, hayatım, neredeyse bunların hepsi yalandı hakkımda bildiklerinden.
Her ne kadar beni kendi sorularıyla ya da izlenimleriyle tanıyor olsa da, mazinin karabasanı oradaydı; tam aramızda. Ve vakti geldiğinde üstümüze çörekleneceği aşikardı.
Kocaman dünyanın içine sığdırmaya çalıştığım benliğim yalanların kölesi olmuşken o karabasan, çökeceği güne kadar elinde tuttuğu aynayla bana yalanları izletmeye yeminliydi.
Kendimi kaybetmişliğimin arasında sadece ufak mutluluklara ihtiyacım vardı. Yaptıklarım ve belki de yapacaklarım beni zaten mutsuz ediyordu. Ama başkalarına yardım etmek öyle değildi; bu durum, kendimi işe yarar hissetmemi sağlıyordu.
Ayağıma takılı pranga hareketlerimi kısıtlarken kendim için değil fakat başkaları için bir şeyler yapabilecek konumdaydım. Şimdiyse bu mutluluğun bedelini, Levent'e gebe kalarak ödüyordum.
Derin bir nefes alıp, "Şebnem'i ikna edene kadar canım çıktı," diyerek kendini koltuğa atan Levent'e ters bir bakış attım.
"Sağ ol," dedim memnuniyetsizce. "Eminim çok zor olmuştur," diye eklediğimdeyse gülüyordum. Çünkü zor oldu demesi tamamen yalandı. Allah bilir, Şebnem'e yemeğe gidelim demiştir, o da hemen asıl olayı unutmuştur. Şebnem'in çok uzatacağını bildiğimden Levent'i devreye sokmuştum.
"Bunun karşılığı ne istesem?" deyip biraz durdu ve düşünür gibi baş parmağını yanağına ritmik hareketlerle vurmaya başladı. Hareketi kesip irileşmiş gözleriyle bana baktığında, "Buldum," dedi parmağını şıklatıp. "Organize edilen yemeğe geliyorsun."
Sözleri buz dolu bir kova olup başımdan aşağıya döküldüğünde, "Saçmalama!" dedim sinirle.
"Hadi ama Füruz, sadece iki saatliğine."
Yakup, sonunda Zafer Beyi ikna etmişti ve birkaç hafta sonra cumartesi gece Kamer Ailesinin evinde yemek yiyeceklerdi. Sergi gecesinde benim ne kadar içten olduğumu söylemiş ve katılmam için de ricada bulunmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Dördü
RomanceYaralarım öyle derin kesiklerden oluşuyordu ki, ruhumun tuvalini acıya boyuyordu; bense o yaraları kapatmak yerine, bir eczanenin kapısından girip her yeri kan revan içinde bırakırken yara bandı almak istediğimi söylüyordum. Oysa kaç dikiş atılması...